Kitreyle yoğunlaştırılmış su üstünde, özel hazırlanmış boyalarla oluşturulan desenlerin kâğıt üzerine geçirilmesi yoluyla yapılan süsleme sanatıdır. Ebruyu internet ansiklopedisi Vikipedi böyle tanımlıyor. Ebru sanatının ne zaman ve hangi ülkede çıktığı bilinmiyor. Doğu ülkelerine özgü olduğu düşünülmektedir. Batıda ‘’Türk Kâğıdı’’ olarak da adlandırılmaktadır.
Günümüzdeki bilinen ebru tarzındaki eserler, ilk kez Orta Asya-Osmanlı coğrafyasında ortaya çıkmıştır. Ebruculuk, Osmanlı döneminde başlı başına bir sanat ve iş koluydu. UNESCO tarafından 27 Kasım 2014 tarihinde somut olmayan kültürel miras olarak tanımlanmıştır. Battal, taraklı, bülbülyuvası başlıca geleneksel ebru çeşitlerindendir. Ebru sanatının unutulmaması için büyük emek veren usta Necmeddin Okyay’ın, geliştirdiği ebru türü ise çiçekli ebrudur.
Genel hatları ile ebruyu öğrenmek isteyen herkes genellikle buna benzer bilgiler ile karşılaşır. Benim gözümde ebru çeşitli çiçek desenler ve Osmanlı dönemini anımsatan desenler ile canlanıyordu. Belki de kültürel miras olarak sahip çıkmamız gereken ebru sanatı ile yakından ilgilenmediğim için farklı düşünceler aklımda uyanmıyordu.
Gerçi şuanda ebru sanatını öğrenen, bu sanat ile uğraşan, eserler veren biri değilim. Ama olmak için can atıyorum.
Tarihi sanatı, bugün ile bugüne dair pek çok unsur ile buluşturan sevgili Vildan Köken ile tanışınca bunu anladım. Ebru sanatçısı ve ustası olan Vildan hanım, Biz Sanat Atölyesi’nde başarılı çalışmalara imza atıyor. Ayvalık merkezde bulunan ebru atölyesini, bu salgın günlerini geride bırakınca mutlaka görmeye gitmelisiniz. Kendisinin ve öğrencilerinin ortaya koyduğu ebru çalışmalarını görünce, hayallerinizin ebru sanatı ile buluşacağına inanacaksınız.
Tabii ki bunun için en önce işi en başından öğrenmeye başlamalısınız. Sevgili Vildan hanım da zaten böyle yapmış. Önce kendisi ebru kursuna gitmiş. Bu çabası sadece kurs ile sınırlı kalmamış. Kendini ebru sanatına adamış. Geleneksel ebru sanatında yer alan desenlerin dışında, Atatürk, Che gibi tarihi isimlerin, günümüzün tanılan ve sevilen isimlerin, kadını anlatan figürlerin, doğanın asıl sahibi can dostlarımızın yer aldığı çalışmaları üretmeye başlamış. Bu başlangıç hiç şüphesiz benim gibi pek çok kimsenin de ebruya ilgi duymasını sağlamıştır. Bu ilginin aratarak devam edeceğini biliyorum.
Evimde bulunmaya devam ettiğim sürece, hayal dünyamı zenginleştirmeye devam ediyor ebru eserleri. Özgürlük timsali atlar, gönlünce dans eden bir kadın, varlığımı borçlu olduğum Atamın yer aldığı eserler ve nicesi … Atölyede ebru tezgâhının başındaymışım gibi hissediyorum. Ayvalık’ın tarihi sokağını görürken bir yandan da atölyenin bahçesini görmekteyim Aslında bulunduğum yerin ve zamanın hiçbir önemi kalmıyor. Ebrunun su ile dansı beni adeta büyülemiş gibi. Vildan hanımdan daha çok öğrenip ebru sanatı ile bütünleşmeye çalışıyorum. Bugünlerde sadece hayal ve istek olarak kalsa da ebruyu umarım ve dilerim ki çok sevdiğim Ayvalık’ta öğrenirim.
Biz Sanat Atölyesi’nin bugünü ebru ile buluşturan çağdaş eserleri gibi asıl Vildan hanımın dostane yaklaşımını unutmamak gerekir. Sevgili ustamızın kapısı, ebru sanatına ilgi duyan herkese açık. Sanatçı duyarlılığını her halinden anlıyorsunuz. Hiçbir şey söylemeden, hadi denemekten çekinme, sende yapabilirsin gibi teşvik edici sözleri sevgi dolu kişiliği ile kulağınıza fısıldar.Birebir özel bir eğitim ile ebru sanatının bütün inceliklerini öğrenmek mümkün. Bu fırsatı kaçırmayalım diyelim.
Vildan hanım ve öğrencileri, atölyenin ebru kanadını oluşturuyor. Biz Sanat Atölyesi’nde, resim çalışmaları da gerçekleşiyor. Ayvalık’ta Orhan Peker Sanat Galerisi gibi pek çok mekânda atölye, sanatsever ile buluşuyor. Her bir sergide takdir ve beğeni görmeye devam eden Biz Sanat Atölyesi’ne nice başarılı sanat dolu yıllar diliyorum. Sevgili Vildan hanımın, ebruyu sevdiren, tanıtan takdire şayan emeğinin hak ettiği gibi karşılığı bulmasını diliyorum. Güzel bir günde, Ayvalık’ın güzelim havası ile ebru ile buluşmak üzere sevgilerimi, selamlarımı gönderiyorum.
Kazdağ Çiğdemi nefes aldığı sürece sanat ve sanatçının yanında yer alacağından hiç kimsenin şüphesi olmasın. Unutmayalım ki Ata’mızın dediği gibi ‘’Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.’’
