Bayramın ilk günü bitiyor.
Sabahtan beri elim klavyeye gitti geldi, gitti geldi.
Hani insanların akın akın göç ettiği ve tatile çevirdiğimiz, bu nedenle de “eski bayramlar nerdee… nerde eski bayramlar” diye hayıflandığımız tatilli bayramlar var ya…
O bayramları arar olduk iyi mi?..
Bu bayram, hiç olmadığı kadar sessiz ve mahzun bir bayram…
Evet yine sahillere kaçamak yapanlar var ama..
I-ıh.
Bu sefer kentler sessiz.
Yalnız.
Bir değişik hüzün var havada.
Güneş sıcak ama sıcak değil.
Gök mavi ama her zaman huzur veren maviliği yok; renklerin ıssızlığı olur mu; ıssız mavi bugün…
O yüzden elimiz bir gitti, bir geldi klavyeye.
Ta ki “Balıkesir 24 Saat”in instagram hesabında mendil ve demir 2,5 liralık parayı görüne kadar.
Klavyeye hamle yaptıran o foto oldu.
Süheyla Teyze’yi hatırlattı çünkü.
Küçüklüğümüzün; o eski bayramların en güzel bayram harçlığı an’larında…
Süheyla Teyze hayatta olduğu sürece her bayram beyaz mendil verirdi bize.
Özenle katlanan içine de demir 5 lira koyardı.
İstisnasız.
Dua mı istedi bilmiyorum ama rahmetle anıyorum kendisini ve diğer kaybettiğim el öptüklerimi.
O demir paralar ne de önemliydi o zamanlarda.
2,5 lira…
5 lira…
Şimdiki 2000 ve devamında doğan versiyonlar; kağıtların en büyüğünün peşinde koşuyorlar, ki onların da suçu yok böylesine aç gözlü hale gelmelerine.
Bizler sebep olmadık mı aslında o bozulmaya.
Teknoloji, telefon, internet, iş koşturması arasında boşlama, yorgunluk…
O demir paralar “çok büyük” paralardı bizim çocukluğumuzun…
Babamın 2,5 lira verdiği bayramlarda Süheyla Teyze’nin 5 lirası…
Hazineydi.
Bu bayram mahzun.
Kalabalıklar içinde yalnızlıkları yaşıyoruz.
Bir virüsün kasıp kavurduğu zamanlardan geçiyoruz.
Belki biraz muhasebe yapmamıza vesile olur ne dersiniz?..
Önce an’ı yaşamayı unutmamamız gerek.
Gerçek değil mi unuttuğumuz:
Sadece şu “an” var. Anın mucizesi.
Bugün ilk kez açan çiçeğini kokladığın, güzel demlenmiş bir çaydan aldığın yudumun, sana gülümseyen bir yürekten gelen bayram kutlama mesajının mucizesi gibi misal…
Ne demiş Can Yücel baba?
“Nefes almak bayramdır mesela,
Günün birinde soluksuz kalınca anlar insan”
Soluksuz kalmayacağımız bayramlar diliyoruz herkese.
Beterin beteri varmış; şu an normal an’larda olsak…. Tatil yöreleri felç, market rafları çekirge sürüsü istila etmiş gibi boşalmış olacaktı.
Ama yine; bayramlaşma da bayram harçlığı da olacaktı…
Demir paralarımızın yüzüne bakan yok artık.
Zamanı tüketirken an’ı elimizden kaçırmamamız dileğiyle.
Son pişmanlıklara gerek kalmadan her nefesi bayrama çevirmemiz temennisiyle…