Fotoğrafta gördüğünüz dünya kültür mirası, İtalya’da 13’ncü yüzyıldan kalma bir kasaba olan Sermoneta.
Doğal dokusu korunarak günümüze kadar gelmiş olan bu kasaba, sosyal medyada paylaşılan fotoğrafı ile dikkatimi çekti. Fotoğrafın altına yapılan yorumlar ise çok daha ilginçti.
Bu şirin kasabanın fotoğrafını, “İtalyanlar tarihine ve kültür mirasına sahip çıkıyor” diye paylaşmış birisi.
Hemen altındaki, “E ne oldu çok mu önemli abdestsiz basılan sidik kokan mahalle” yorumunu görünce, diğer yorumları da okumaya devam ettim. “Bu işin sonu nereye varacak” diye. Zaten tartışmayı başlatan da bu yorum olmuş. Söz ağızdan çıkmaya görsün, esiri eder insanı.
Bilgisizlik, ilgisizlik, kıskançlık ve öfke içeren yorumların arasında az da olsa gerçekten bilgili, bilinçli ve alaycı yorumlar da vardı. Ancak yorumlara genel olarak bakıldığında tarih ve kültür haricinde daha çok birbirini tanımayan insanların konudan sapmış dil kavgasıydı.
Sosyal alanda paylaşıldığı için hakaret içermeyen birkaç yorumu, sosyokültürel açıdan ele almak üzere alıntıladım.
“Abdestli gezilen yerleri de gördük”
“Utanmaz İtalyanlar bu köyü yıkıp AVM yapmamışlar”
“Buralarda hiç mi deprem olmaz ne biçim gavur bunlar”
“Evlere sıva yapıp yolları asfaltlamak lazım”
“Buraya Türkiye’den on tane müteahhit göndereceksin bu binaların tamamını kentsel dönüşüme sokup yerine duvar gibi sıra sıra beton apartmanları dizer”
“Burada TOKİ yok mu?”
“Biz eskiyi sevmeyiz ne demiş atalarımız, eskiye rağbet olsa bitpazarına nur yağardı”
“Türkiye’de tarihi çok eski antik şehirler varken neden İtalya reklamı yapıyorsun?”
“Kırık dökük zaten. Iyy fare doludur içi. Tavan arası örümcek akrep bağlamıştır. Yık gitsin. Şöyle tertemiz beton 5 katlı apartmanlar olsun. Miss”
“Bizde olsa İstanbullu elitler gelir taş ev diye bunlar alınır ya kafe ya restoran olur bir de tadilat adı altında bir yıkım, ne tarihi doku kalır ne de orijinallik. Örnek Alaçatı, Urla”
Düşünce ve yaklaşım itibari ile birbirine benzer art arda sıralanmış bir sürü yorumun arasında, nihayet birisi son noktayı koymuştu, öz bir yorumla.
“13. Yüzyıldan beri tarihini korumuş bir ülke. Ne yazık ki bizim kültürlü geçinenlerin de sidik kavgası. İşte fark burada”
Bakış açıları, duygular, düşünceler, beden dili, sözlü veya yazılı ifadeler kısaca bilişsel, duyuşsal ve psikomotor tepkiler neticesinde ortaya çıkan davranışlar, aynı zamanda kişilik özelliklerini de ortaya koyuyor.
Elbette toplum kültürü, aile, eğitim, öğrenim, yaşam şartları gibi etkenlerle farklı düşünce, zevk ve beğenilere sahibiz. Ve kendimizi, kendi kişilik özelliklerimizle temsil etmekte özgürüz. Ancak bu özgürlük bize, farklı düşünce, inanç ve zevke sahip olanlara karşı bilenme, saldırma veya hakaret etme yetkisi vermez.
Kaldı ki ulaşılabilirliği kolay ve genele açık olan sosyal alanlarda yaratılan bilgi kirliliği ve mantık süzgecinden geçmemiş yorumların kısaca düşünmeden sarf edilen sözlerin toplumsal yönlendirme etkisi, göz ardı edilmeyecek kadar tehlike arz ediyor.