Aslını sorarsanız zor iş… soru çözmek, kendimizi tanımak, ne istediğimize karar vermek… özellikle de yaşınız 13- 14 ise bu daha da zor…
Bu satırları kaleme almaya aslında online test uygularken karar verdim. Biliyorsunuz ki eğitim öğretim sürecine yüz yüze ve online birlikte devam ediyoruz.
Online süreçte bir çok platform bizlere destek verirken bunlardan bir tanesi de online deneme yapabileceğimiz portallar, böyle bir sistem de öğrencilerimle online deneme yapıyoruz. Sorulara verdiğimiz süre, soru türüne göre değişim göstermekte…
Ayrıca sevgili yavrucaklar süre ile yarıştıkları gibi birbirleri ile de yarışıyorlar çünkü her sorudan sonra sıralama değişiyor. İyi yanı gerçekten sınava hazırlanıyorlar, çünkü süreçte doğruyu bulmak kadar süreyi iyi kullanmakta oldukça önemli.
Süreçte en iyi olmak için, iyi bir okuma becerisi yetmiyor aynı zamanda iyi bir anlama ve yorumlama becerisi gerekiyor. Çok soru görmek ve çok soru çözmek yararlı tabiki, fakat ya duygular süreçte neler yaşıyorlar bir bakalım isterseniz.
* Öncelikle çok heyecanlılar inanılmaz bir heyecan yaşıyorlar,
* Korkuyorlar ya yapamazsam korkusu taşıyor çoğunluğu, her soruya bu bakış açısıyla bakan olduğu gibi bazılarına korku ile bakan da mevcut.
* Ya kötü yaparsam kaygısı, ya geride kalırsam kaygısı, ya bilmediğim yerlerden gelirse kaygısı,
* Sürekli doğru cevabı bulduğu halde ya bir daha ki soruyu yanlış yaparsam endişesi,
“Nasıl olsa sonlara kaldım, bırakayım ben bu işi yapamam.” Düşüncesinde olanlar,
* Ortalardayım benden daha iyi olanlar var asla onları geçemem
*“Öğretmenim bildiğimi heyecandan unuttum, yanlış yaptım.” diyenler.
* Vazgeçenler, direnemeyenler,
***
Tüm bunlar gösteriyor ki, çocuklarımız zor bir süreçten geçiyorlar, zor bir sınava hazırlanıyorlar. Kendilerinin bu süreçteki yeterlilikleri ile ilgili genel olarak olumsuz kanılara sahipler.
Birçoğu ise bu durumun farkında değil, duygularına kapılarak oradan oraya sürükleniyorlar.
Aslında belki de bunun bir “süreç” olduğunun farkına varmadan direkt olarak sonuca odaklanıyorlar.
Başlamamız gereken ilk nokta bunun bir süreç olduğunun farkına varmalarını sağlamak olmalı, bu süreci ne kadar verimli geçirirler ise sonuç o kadar iyi olacaktır.
Başka bir söylem ile süreçte yaptıkları her şey onları sonuca hazırladığını görmelerini sağlamak olmalı.
Süreci iyi yönetebilmeleri için ise kararlı olmaya, disiplinli çalışmaya, motivasyona ihtiyaçları var. Bunlardan önce de;
Ne yapmak istediklerine,
Ne kadar yapabileceklerine,
Ne kadar bu süreçte gayret göstereceklerine,
Eleştirilere ihtiyaçları olduğuna,
Deneyimleri dinlemenin yararlı olduğunu fark etmeleri gerekmektedir.
Süreçte her ne kadar bilgi, birikim, deneyim zihinsel beceriler önemli ise de duyguları yönetebilmek de oldukça önemli.
***
Bu yazıda, son günlerde birçok öğrencimden gelen soruları, telefon ile görüştüğüm veliler ve özel danışanlarım ile yaptığım çalışmalarda gördüğüm eksikliklere de cevap olmaya çalışalım.
IQ hepimizin bildiği gibi zihinsel beceri anlamına geliyor. Zihinsel tüm beceriler IQ kapsamında değerlendirilir. IQ testler ile ölçümü yapılabilmektedir. Yapılan araştırmalara göre toplumuzda her 100 çocuktan ikisinin üstün yetenekli olduğu belirtilmektedir. IQ testleri yaşa göre farklılık göstererek yapılır;
* 90 ile 120 puan aralığı normal zeka olarak adlandırılırken,
*120 ile 130 arası parlak zeka ya da bizlerin deyimi ile zeki çocuklar (bilimsel olarak ise 90 ile 130 arası normal zekadır)
*130 puan üzeri ise üstün yetenekli çocuklar olarak adlandırılır.
Genel olarak insanlar zihinsel beceri olarak aynı aralıkta bulunmaktadır. Mantık, muhakeme, sözel muhakeme, görsel okuma, resim, müzik vb öğrenebileceğimiz her şeyi IQ ye dahildir.
Bir de EQ var. EQ duygusal zekâ anlamı taşır. Duygularımız sevinç, mutluluk, hüzün, kaygı, endişe, yetersizlik hissi, özgüven ve benzeridir.
“Duygusal Zekâ, nasıl düşündüğümüzü, hissettiğimizi ve nasıl davrandığımızı tanımanın, anlamanın ve seçmenin bir yoludur. Başkaları ile olan etkileşimlerimizi ve kendimiz hakkındaki anlayışımızı biçimlendirir. Nasıl ve ne öğrendiğimizi tanımlar; öncelikleri belirlememize izin verir; günlük eylemlerimizin çoğunu belirle. Araştırmalar, duygusal zekânın hayatımızdaki “başarının” %80’inden sorumlu olduğunu öne sürüyor.”
FREEDMAN
Sınav sürecinde gelen sorularda yaptığımız gözlemlerde eksik kısmın duygusal zekânın yeterince doğru yönlendirilmemesi olarak görmekteyiz.
Aslında birçok çocuğumuzun zihinsel becerileri birbirine çok yakın olmasına rağmen süreçte gösterdikleri yeterlilik birbirlerinden farklılık göstermektedir. Duygusal yeterliliklerinin farklı olması onların süreci yönetmelerini ya da yönetememelerini belirliyor.
“Duygular, mantığın sinir ağlarında yer alır.”
Antonio DUMASİO
Bu noktada duygusal zekayı ölçen bir test olmadığı gibi, geliştirilmesi için de herhangi bir egzersiz ya da çalışma bulunmamaktadır.
Burada yazacaklarım yapılan araştırmalardan yola çıkarak saha da kullandıklarımızdan oluşmaktadır. Tabiki yararını gördüğümüz çalışmalardan…
Geliştirilmesi gereken belki de ilk yön karar alma ve uygulama becerisi olmalıdır. Kendi kararlarını almayı öğrenmeyen bir çocuk sınav sürecinde yapılması gerekenler altında eziliyor, oysa kendi kararı olsa çalışma performansı onu daha üst derecelere taşıyacak.
Hayatında küçük kararlar almasını sağlayın bunun için en basitten zora sorularla yönlendirebilirsiniz;
* En çok sevdiği yemek,
* En çok sevdiği arkadaş,
* En çok sevdiğin özelliğin,
* Kendin de sevdiğin özellikler, gitmek istediğin okul vb…
Bu ve benzeri soruların cevaplarına kendisi karar vermeli, bizlere düşen sabırla onların cevaplarını bulmaları olmalı.
Duygusal zekâyı harekete geçirecek başka bir nokta ise, geçmişte ki olumsuzluklar yerine olumlu yönleri ortaya çıkartmak olmalıdır. Mesela başarılı olduğu bir sınav, ders ya da konu olabilir. Burada doğru sorularla yetersizlik duygusunu nasıl yenebileceği üzerine gidilip olumsuzluk olumluya çevrilebilir.
Bulunabileceğimiz önerilerden biri de diyelim ki beklediğinden kötü sonuç geldi, olumsuzluklar içinde böyle bir durumda her şeyi bırakmasının ona neler kazandıracağını ve neler kaybettireceğini listelemek olacaktır.
Unutmayalım ki beyin her zaman duyguları sever fakat işlemek ve uygulamak hatta ikna olmak için somut delilleri daha çok sever, daha çok inanır.
Bu çalışmaların hem okul öğrencilerim hem de özel danışanlarım üzerinde oldukça fazla yararını gördüm.
Sınav sürecinde sevgili gençlerimizi, canımız çocuklarımızın duygularını yabana atmadan, zihinsel becerileri doğru duygular ile kullanabilecekleri ortamlar sunmak ve PLATON’un dediği gibi; “ Tüm öğrenmelerin duygusal bir temeli olduğunu” unutmamanız dileğiyle
Döndü Öğretmenim emeğinize sağlık. Deneyim ve araştormalarınız çok çok değerli ve aynı zamanda yol gösterici. Çalışmalarınızın devamı bizlere yol göl gösterecek.