Sonbaharın gamları, ürkütüyor insanları.
Dursunbey’in çamları, çalışkandır insanları,
Balıkesir’in hanları, şıngırdaklı camları,
Ne güzeldir, la mekanları… diyerek sözleri dizelim, kendi özümüze dönelim.
Çok zamandır, seyr-u sefaya çıkmadım. Büyük şehrimizin, büyük cadde, sokak ve gezinti alanlarında. Bu gezintimde değişik düşüncelere kapıldığımı paylaşmalıyım.
Büyük şehrimizin, büyüdüğünü görmeyenlere tavsiyemdir; şehrimize; Kara Tepe’den, Çırpılı Dede’den, Üçpınar’dan bir de Ali Hikmet Paşa Meydanı’ndan… Bakmayı öneririm. Bakmak yetmez, bakıp görmenizde yarar var.
Karesi, 6 Eylül ilçelerinin yerleşkelerine baktığımızda; yeni yaşam alanları, eğlence ve dinlence alanlarının varlığı insana huzur vermektedir. Park ve bahçelerin, ana yol ve caddelerin bakımında sorun yok,
Ama ancak ve lakin; Atatürk Şehir Hastanesi ve Balıkesir Devlet Hastanesi çevre sokak ve caddelerinde ki ticari alanların, seyyar satıcıların cadde ve sokağa bakan, mekan sahiplerinin kaldırım işgallerine maşallah demek gerekir.
Bırakalım, hastane, postane diğer alanları, Balıkesir merkezde Milli Kuvvetler, Örücüler Caddesi, Zağnospaşa Cami çevresi, Yeni Çarşı, Ali Şuuri İlkokulu çevre sokak ve vatandaşın dinlenme alanlarının, çay ocaklarınca parsellenmesi, kamu alanlarının gaspına yönelik değil midir?
Herkes, araba park işgallerinden yakınırken, insanların alışveriş ve dinlenme mekanlarının kullanımının, yeniden gözden geçirilmesinde sonsuz yararlar var.
Büyük şehrin, büyüklüğü; insanlara sunduğu hizmetler açısından değerlidir, ancak; büyük şehri küçülten görüntülere fırsat verilmemelidir.
Asıl mekandan ayrı işgal edilen, cam mekanlarla daraltılan cadde ve sokak işgalleri hiç hoş görüntü oluşturmuyor. Oy uğruna kentin görüntüsüne zarar verilmemelidir.
Güney Marmara’nın incisi,
Kuva-yi Milliye Şehri Balıkesir’imizin “Koca Köy”, koca kasaba görüntüsünden kurtarılması, çağdaş, yaşanabilir, sanayi, tarım, kültür ve dinlence- eğlence merkezine dönüştürülmesi anlamlı olur.
900’ü aşan mahallesi ve 20 ilçesiyle; kuzeyde Marmara, batısında Ege Denizi’ne açılan turizm, sayfiye merkezleriyle; Bursa ve Manisa sanayi kentleri arasında sıkışıp kalmış bakir bir “Büyük Şehir”.
Milyonu aşan nüfusuyla, insanlarına yaraşır görünümde olması huzur vericidir.
Görünür ve görünmeyen her türlü doğal afetlere hazır duruma getirilmesi, yangınlar, su baskınları, hastalık salgınlarına ve beklenmedik durumlar için; “büyük şehrin” cadde ve sokaklarına açılan mekanların, kaldırım ve toplanma alanlarının işgal edilmemesine, özen gösterimlesi beklenir etkili ve yetkililerden.
* İ D U R A K İ * Toplumun huzur, güven ve barışına hizmet edenler başımızın üstünde. Toplumun huzur ve barışına zarar veren, güvenliği bozanları fark etmek gerekir.
Birazda kendimize dönelim. Toplu taşım araçlarında ki bed görüntüler. Cinsiyet, yaş, fark etmez. Sabah ve öğleden sonra okulların ve çalışanların mesailerine gittikleri zaman dilimleri. İnsanların sokağa çıkma gezinti yapmaları gayet insani davranışlardır, yadırganamaz.
Ancak; okuldan yorgun çıkan öğrenciler, mesaiden gergin çıkan çalışanların evlerine ulaşma saatlerinde de; toplu taşım araçlarına binen yaşlı, genç emekli dul fark etmez. Otobüslerde tek tek oturmaya pek meraklıyız. İç koltuğa yerleşiriz, bir başka insan geldiğinde yerimizden kalkmak zul gelmektedir. İki bayan , iki erkek yan yana oturmaktan, selamlaşıp, birlikte yolculuk yapmakta engelliyiz.,
Engelli, hamile, çocuklu, çok yaşlılara saygımız sonsuz.
Genç emekli ve yaşlılarımızın evden çıkış ve dönüş saatleri bozuk olduğu ayrı bir üzüntü.
Bu gamlanmanın ötesinde; toplu taşım araçlarına binimlerde ki izdiham, insanların birbirine ön vermesi, sıraya girme alışkanlığı olmaması engellerinin maşallahı var.
Mutlu mesut, bahtiyar yaşayanlarımıza sağlık, esenlik içinde gamsız günler dilerim.