Şehit Piyade Teğmen YUNUS GÜL / Adıyaman..
Kuzey Irak Pençe- Kaplan harekatında şehit oldu..
Resmine baktıkça , hüznüm artıyor.
Boynu bükülmüş hafiften. Gülümseyişi bile buruk.
Bakışlarında bir hüzün var bana göre.
Siyah dalgalı saçları geniş alnında , kara bir kaderin habercisi miydi ?
Bilinmez o zamanlar..
Daha teğmen..
En güzel çağlarının , baharının başında.
Koca yüreğine sevdalar doldu mu ki ?
Yoksa, askerim , gözü yaşlı sevdiceğimi bırakamam ardımda mı dedi ?
Bilmeden yazdım bunları..
Ama bildiğim bir şey var ki ;
Hangi ananın ağıdını duyacağız , bundan sonra?
Yunus Gül teğmenin ;
Anasının yüreğindeki ateşi kim söndürür ki ?
Ah be evlat , yaşatamadık sizi..
Affetme bizi
Oğuz Aksaç , söyler yanık ve içten .
O güzelim türküyü.
İnsanın içine hüzünle sevda birlikte karışır gibi bir duyguyla dinlenir.
Sözleri bir yare değil , bin yare açar insan olanın yüreğinde.
***
Düz dara yar düz dara yar zülüfün düz dara
Doksan dokuz yarem var sen açtırdın yüz yara
Uy aman aman aman burası Adıyaman
Alem düşman kesilir seni sevdiğim zaman
***
Korono virüs olanca hainliğiyle sürerken , dünyanın bir yerinde savaşın acı çığlığını duyuran Teğmen Yunus Gül de karıştı şehitlerimizin arasına.
Bugün çok canım yanıyor , yüzüne bakmalara kıyamadığımız şehitlerimiz, Anadolu analarını acılarla bırakıp gittiler. Geride kalanlar, şehit haberlerine alıştılar. Anlık acı duyuyorlar , haberleri izlerken. Sonra ; hayat sürüyor , kardeşim diyen diyene..
Kim anımsıyor isimlerini ?
***
Piyade Yüzbaşı YİĞİTCAN ÇİĞA
Evladını sadece 10 gün görebildi.
Babası Diyarbakır / Sur ilçesinde şehit olduğunda 33 yaşındaydı, evladı Sare Çiğa henüz 2,5 aylıktı.
Sare Çiğa şimdi 4 yaşında.
Yaşanan acıların içindeki hayatlarını kim biliyor ?
Hangimiz; neler oluyor o yaşamlardan geride kalanlara diye merak ediyoruz mu ?.
Taze gelinler, kucak bebeği olan evlatlarına ” baba” sözcüğünün anlamını nasıl anlatıyorlar ?
Gün 24 saat nasıl geçiyor , babasız ?
Acılarla sürecek yaşamın ağırlığı altında nasıl ezim ezim eziliyorlardır belki de ,yüreklerinde yarım kalan sevdaların acısı ve özlemini bileniniz var mı ?
Ben sadece bir iki şehit yakınının acılarını biliyorum.O kadar. Gurbetten özlem dolu sözlerle onlara dokunmaya çalışıyorum. Okyanusta bir damla misali.İşte bu kadarcık , onlara dokunmayan bir halkın içinde yaşarken acılarını sadece yüreğimde duyuyorum. Ama bu yetmez. Yetmemeli. Bi şey yapmalı. Öylesine dokunmalıyız ki , minnet ve duanın ötesinde bir şeyler yapmalıyız. Ama ne ? Bileniniz var mı ?
Çok içtenlikle soruyorum!..
Kırk yıla yaklaşan terörün hainliğini yaşayan ülkemizde daha farklı bir şeyler yapabilir miyiz ?
Aklım erdiğince , yüreğim yettiğince soruyorum.
Ne yapalım ?
Çok özel bir şey olsun , yüreğim öyle diyor.
Dost eli uzansın istiyorum. Sıcak ve içtenlikle olmalı.
Bir etkinlikten daha fazlası olsun diyorum.
Törenlere gerek kalmadan , insani ve dostlukla ..
Mesela , Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) , Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD), Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) , ve diğer sivil toplum kuruluşları ile toplumsal bir dayanışma yapılabilir mi ?
Ben soruyorum sadece.
Sorularıma yanıt gelir mi ? Bekleyeceğim. Bilemiyorum .
Sare Çiğa babasının cenaze töreninde feryat ederken izledim televizyonda. Henüz minicik bir bebek. Sadece 2,5 aylık. Nasıl duydun babacığının gidişini..Nasıl anladın onu bir daha göremeyeceğini.
Ölüm adın kalleş olsun diyoruz ya , ama genç ölüme ne diyeceğiz, bilen var mı ?
Bu mutluluk çok kısa sürdü.
Gurbet kızım, gurbet torunum Sare’nin annesi.
Metanetini koruyan , Sare kızını özenle yetiştirmeye olağanüstü çaba harcayan genç bir anne.
Ailesiyle ve sevenleriyle muhteşem bir dayanışma içindeler.
Gıpta ile izliyorum.
Gördükçe gururlanıyorum.
Kaya ailesi evladına ve torunları Sare’yi sahiplenmenin ötesinde, özenle emek vermeyi sürdürüyorlar.
Yaşamın bu kıyısında onlar çok şanslılar.
***
Şehit Jandarma Teğmen ABDULSELAM ÖZATAK.
Hakkarili idi. Dokuz kardeşini terörden kaçırıp onlara ev kiralayıp , onları Ankara’da okutan bir ağabey. Hüzün dolu bir yaşamın baharında sona eren hayallerin sahibi.
Karayağız bir delikanlı.
Diyarbakır / Sur ilçesinde şehit verdik onu.
Şimdi geride kalan 9 kardeşini kim okutuyor ?
Bileniniz var mı ?
Anasının yüreğinde yanan ateşin sönüp sönmediğini soran var mı ?
Geride okuyan kardeşlerinin okullarını bilen var mı ?
Devletimiz biliyordur , evet bilsin de zaten.
Bizler, halk olarak ne biliyoruz ?
Onlara sevgiyle dokunabiliyor muyuz ?
Anne – babasına ne kadar yakın olduk ?
Bu soruları çoğaltabilirim. Bizler , onlar , sizler ne yapalım da bu şer odakları bitip tükensin.
Canlar , yiğit evlatlarımız yaşasın.
***
Ağıtlar yakıldı.
Jandarma Şehit Teğmen Abdulselam Özatak için.
Cenaze töreninde sordular ; haklarınızı helal ediniz diye.
Ben de şimdi bir kez daha sorayım; Aziz şehidim sen bize canını ve hakkını helal ettin mi ?
……………..!
Sıra geldi vedaya , evlada yüreği yanarak son bakış bunlar.
Ana yüreğini , yüreği yananlar analar anlar ancak.
Hani söyler dururuz da , acısını bilenler bilir.
” Ateş düştüğü yeri yakar”
Ateşi düşüren hainlerin , ateşi çok olsun.
Emperyalizmin şerefini yitirmiş hainleri , ateşlerde kalın, söndüreniniz olmasın.
Işıklarda uyu Abdulselam Özatak teğmenim.
Aziz şehidim.
Minnet , dua ve özlem ile selamlıyorum seni. Bir ana yüreğinin selamı gibi.
***
ŞEHİT KOMANDO ER MURAT AKMAN.
Çocuk Esirgeme Kurumunda yetişen,
Bebek yüzüne bakmalara kıyamadığımız, gencecik , aziz şehidimiz.
Ana kucağı görmeyen evlat.
Şehit Komando Er Murat Akman’ın Türk Milletine yazdığı son mektubunu internetten buldum. Kimin kaleme aldığı yazılı değil. Yazarına teşekkürlerimle…
Yakın zamanda tekrar gündeme gelen, yaşadığı hayatı “Bölük” adı altında 2017 yılında filme de aktarılan Şehit Murat Akman’ın mektubunu tekrar hatırlayalım. Hayırla yad edelim. Kendisinden Türk milleti adına Allah, ebeden razı olsun.
Kimdi Murat Akman?
Akman, dünyaya geldiğinde ailesi tarafından bir çöplüğe atılarak terk edilmiş ve Çocuk Esirgeme Kurumunda büyümüş. 18 yaşına geldiğinde de evi gibi bildiği Çocuk Esirgeme Kurumundan (ÇEK) ayrılmak zorunda kalmış ama ÇEK ile bağlantısını hiç koparmamış ve orada ki çocuklara yardımcı olabilmek için elinden geleni yapmış.
Askerlik görevini komando olarak yerine getirirken devletin kendisine bağladığı maaşı da kendisini büyüten ÇEK’e, çocukların ihtiyaçları için göndermiş.
Çıktıkları operasyonlarda hayati tehlike olması sebebiyle her operasyon öncesi son mektubu olabileceğini düşündüğü bir mektubunu birlikte büyüdüğü bir arkadaşına ulaştırmış.
Murat Akman’ın birlikte büyüdüğü arkadaşı, Akman’ın geri dönemediği bir operasyon sonrası kendisine ulaşan son mektubu Akman’ın vasiyeti üzerine medyaya belirli bir meblağ karşılığı devreder. Ödenen bu para da ÇEK’e bağışlanır.
Jandarma Komando / Er Şehit Murat Akman’ın Mektubu
“Bu yazı bir komando er mektubudur ve siz bu mektubu gazeteden okuyorsanız ölmüşüm demektir. Bir ailem olsaydı bu mektubu onlara yollamak isterdim ama yok.
Size koğuştaki ranzamdan yazıyorum. Şu an etrafımda Adana, Ağrı, Sivas, Edirne, Diyarbakır, Ankara, Antalya, İzmir, Urfa, Trabzon… Türkiye’nin dört bir yanından birbirini tanımayan ama birbirlerinin canını korumaya yemin etmiş bir sürü asker var. Birazdan operasyona gideceğiz, tek dileğimiz kayıp vermeden geri gelmek.
İlerde ölürsem eğer diye bir mektup yazmak çok zor. Aklına getirmek istemez ya insan ölümü, hani her zaman bir umut vardır ya. Askerliğim bittikten sonra yırtıp atacaktım bu mektubu ama şu an okuyorsanız yırtamadım demektir. Zaten pek de kalem tutmaz elim. Silah tutmayı daha iyi bilirim. Sizi korumam için, siz öğrettiniz silah tutmayı.
Tuhaf olan siz bu mektubu okurken ben neden öldüğümü bile bilmiyor olacağım. Ya bir mayına bastım ya da yediğim birkaç kurşun. Bileniniz var mı ben nasıl öldüm?
Kışlada her televizyona bakışımda birbirinizi öldürdüğünüzü birbirinizin canını yaktığınızı gördüm. Müziğin sesini çok açtı diye komşusunu vuranlar. Gücü kadına yetenler. Cebindeki on lirası için adam vuranlar. Kız arkadaşına baktı diye alayını bıçaklayanlar.
Bileniniz var mı ben, kimi korumak için öldüm?
Eti az pişti diye garsona çıkışan adam; sen rahat uyu diye kurşunlar başımın üstünden geçerken ben dağda her bulduğumu kesip yedim.
Arabasını solladılar diye levyesini kapıp arabadan inen adam, beni bir çöp bidonuna atıp giden anam; söylesene ben kimin için öldüm?
Yetimhanede ve askerde en güzel şeyin ekmeğini bölmek olduğunu öğrendik biz. Peki size neyi bölmeyi öğrettiler?
Sizi önce Allah’a sonra birbirinize emanet ediyorum.
Ben sizden razı oldum
Allah da sizden razı olsun.”
***
Murat Akman, nasıl şehit oldu?
Jandarma Komando/Er Murat Akman, 14 Haziran 2004 günü saat 23.00’te Şırnak/Beytüşşebap-Mezraa’da emniyet görevi icra eden birliğe, PKK/KONGRA-GEL terör örgütü tarafından uzun namlulu silah ve roketatarla güvenlik güçlerine açılan ateş sonucu şehit olmuştu.
***
Bugün sağ ve sağlıcakla yaşıyorsak , huzur ve güvenle nefes alıyorsak bunu siz şehitlerimize borçluyuz. Bu borcu ödeyecek bir karşılık bulamamanın acısını yüreğimde duyuyorum. . Can verip bedel ödeyen sizler, aziz şehitlerimiz , ışıklarda uyuyun. Üzerinize yıldızlar yağsın. Sizi yaşatamadık , bizleri affetmeyin..