Hani bazı yerlerde yazar ya “Dikkat Yüksek Gerilim Hattı” diye, tam da öyle bir sürece giriyoruz. AKP ve küçük ortağı MHP; Türkiye’yi oldukça yüksek bir gerilim hattına doğru hızla itiyor.
İşaret fişeği İstanbul emniyet müdürünün değiştirilmesiyle atıldı.
Yeni emniyet müdürü Mehmet Ağar ekibinden. Operasyonlara uzak olmayan, hatta tecrübeli bir isim…
Anlaşılan o ki, ortalık ısınacak.
İktidar bloku kendisine yakın olanları dışarıda, uzak olanları içeride istiyor..
Mesela, CHP-HDP milletvekillerinin dönem sonu beklenmeden içeri atılması.
İstanbul il başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun yedi yıl önce attığı tweetler nedeniyle aldığı 9 yıl 8 ay 20 günlük hapis cezasını istinaf mahkemesinin onaylaması. Kararın İstanbul seçimlerinin tekrarlandığı ve AKP’nin farklı bir oyla kaybettiği 23 Haziran’da açıklanması
Yaklaşık 15 gün önce AYM’ nin Selahattin Demirtaş’la ilgili tutukluluk süresi makul süreyi aşmıştır kararına rağmen serbest bırakılmazken; Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker’in özel af sayılabilecek bir yöntemle tahliye edilmeleri.
Devlet Bahçeli’nin aklına FETÖ hükümlüsü Mümtazer Türköne’nin gelişi. “Şehit ağabeyi olan Mümtazer Türköne’nin davası tekrar ve titizlikle değerlendirilmelidir.” Çıkışı. Ne garip tesadüftür ki, bu çıkışın da 23 Haziran’a denk gelmesi
“Titizlikle” kelimesine dikkatinizi çekmek isterim. Türköne’nin davası Yargıtay aşamasında ve Bahçeli açıkça yargıya müdahale ediyor.
Bu arada 07 Haziran 2015- 01 Kasım 2015 seçimlerinde iktidar partisinin oylarını on puan birden nasıl artırdığını hatırlatmak isterim. Eminim ki, hatırladıklarınızdan mutlu olmayacaksınız.
Suruç’u -Ankara Garını- Ceylanpınar’ı…
Yazıyı; düşünür, toplum bilimci, felsefeci Engels’ten bir alıntıyla bitirmek istiyorum. Bakın hatırlamak istemediğimiz olayların nedenlerini nasıl açıklıyor. Hem de yaklaşık 150 yıl geriden…
“Bizler emekten yana olanlar, yasa dışı yöntemlerden, şiddetten, kaostan değil yasal mücadeleler sonunda elde ettiğimiz başarılarla gelişebiliriz. İktidarları korkutan; şiddet, kaos, kargaşa değildir, bizim oylarımızın artmasıdır onları korkutan. Meşruiyet içindeki gelişmemizi engelleyemeyen iktidarlar kendileri yasallığın dışına çıkarak, yasallığı kendileri ortadan kaldırırlar…”