Emekli bir öğretmenin mektubunu bir kez okuyun. Yüksek sesle okuyun yanınızdakiler de duysun..
Bu mektubu bize bugünlere taşıyan o muhteşem bilim kadını Muazzez İlmiye Çığ öğretmenimize minnet duyacağınızdan hiç kuşkum yok.
O bizim Sümer Kraliçemiz.
Okuduğu Sümer tabletlerini , Türk okuruna ve bilim tarihimize kazandırırken nelerden vazgeçti kim bilebilir ?
Sevgili okurlarımız, son Sümer Kraliçemiz Muazzez İlmiye Çığ kitapları ile buluşmalısınız. Çok şey kazanacağınızdan adım gibi eminim.
104 yaşına giren yiğit bilim kadını, sizi saygı ile selamlıyorum. Minnettarım. Siz çok yaşayın emi.
SÜMERLİ LUDİNGİRRA’NIN MEKTUBU…
Üç bin altı yüz yıl öncesinden size bir mektup var deseler tepkiniz ne olurdu?
Sümerli bir şair ve öğretmen olan Ludingirra binlerce yıl öncesinden bize bir mektup yazmış.
Mektubunda şunları söylüyor;
“Ben bir Sümerli öğretmen, şair ve yazarım.
Yaşım yetmiş beşi bulduğundan öğretmenliği bıraktım fakat şairlik ve yazarlık ölünceye kadar sürecek.
Bu yaşam öykümü daha çok gelecek kuşaklar için yazmaya başladım.
Bizim ulusumuz, dilimiz, geleneklerimiz, sosyal yaşantımız, sanatımız unutuluyor artık.
Bu güzel ve uygar ülkemize her yerden göz diktiler.
Göklere uzanan basamaklı kulelerimizin, görkemli tapınaklarımızın, arı gibi çalışan çarşılarımızın, her tarafa ulaşan kervanlarımızın, dümdüz uzanan yollarımızın, bol ürün veren tarlalarımızın, nehirlerimizde ve açtığımız kanallarda salına salına yüzen teknelerimizin, her türlü bilgiyi veren okullarımızın ünü uzak ülkelere kadar yayıldığından; ilkel olan bu ülkelerin halkı kıskandı bizi.
Fırsat buldukça üzerimize saldırdılar.
Kentlerimizi yakıp yıktılar.
Biz yaptık, onlar yıktılar; biz yaptık, onlar yaktılar.
Halkımız hatta krallarımız tutsak oldu.
Ailelerimiz dağıldı. Tarlalarımız, bahçelerimiz bakımsızlıktan kurudu; hayvanlarımız açlıktan öldü ve böylece kökü binlerce yıl önceye dayanan ulusumuz yoruldu, dayanamayacak hale geldi ve içimize yavaş yavaş sızıp bizi yiyen yabancıların kucağına bırakıverdi kendini.
Onlar yönetiyor bizi şimdi. Topraklarımıza ilkel geldiler; sayemizde uygar olmaya başladılar. Ne yazıdan, ne tarımdan, ne sanattan, ne dinden, ne okuldan, ne attan, ne arabadan, ne aydan, ne yıldan haberleri vardı.
Hepsini bizden öğrendiler. Sonra da “biz yaptık, biz bulduk” diye övünmeye başladılar.
Hep korkuyorum, bir gün gelecek, adımız da uygarlığımız da unutulacak. Biz ne yaptık, ne başardıysak hepsini onlar üstlenecekler.
Bu durum beni yıllardan beri üzüyordu. Ben küçük bir adamım, bunu önlemek elimden gelmez diye yakınıyordum.
Bir gün aklıma geldi.
Ben bir yazar olduğuma göre; ulusumuzun bulduklarını, başardıklarını, geçmişini, geleneklerimizi yazmaya karar verdim.
Böylece herkese ulaşacağını umut ediyorum.
Bizim uygarlığımız belki binlerce yıl sonra yaşayan insanlara da geçecek. Bizim attığımız temeller üzerine yenilerini koyacaklardır.
Ah! Onlar da bizi hatırlayıp bıraktığımız kültür mirasları için teşekkür edebilseler!..”
Muazzez İlmiye ÇIĞ
Kaynak: