Sınav, neredeyse hayatımızın vazgeçilmez unsuru halinde…
Örgün öğrenmeye başladığımız ilk yıllardan itibaren neredeyse her an hatırlatılan bir durum sınav…
İlkokul sıralarından başlayarak devam eden sonu gelmeyen sınavlar…
Bursluluk,
Liselere geçiş sınavı,
Temel yeterlilik sınavı,
Alan yeterlilik sınavı,
Kamu personeli seçme sınavı,
Görevde yükselme sınavı,
Lisans üstü eğitim sınavı …
Sınav geçene kadar aşılması zor bir dağ, geçtiğimizde ne kadar kolaymış dediğimiz bir durum aslında…
Sınava hazırlanan her birey, sınava ne kadar çok anlam yüklüyorsa sınav o kadar aşılması zor bir hal alıyor. Sınavın anlamı büyüdükçe sınav zorlaşıyor, aşılması zor bir engel haline geliyor.
Sınav zorlaştıkça; kaygı, endişe ve heyecan düzeyi artıyor. Bu duygular beraberinde yapamayacağım korkusunu getiriyor.
Sınav korkusu oluştukça sınav öncesi vücudumuz fizyolojik tepkiler vermeye başlıyor. Ellerin terlemesi, karın ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı, baş ağrısı gibi birçok etken gözlemleyebiliyoruz.
Sınav öncesi yaşamaya başladığı stres, kaygı ve endişe durumu sınav anında devam ediyor. Beyin korkuyu yaşamaya başladığında doğal olarak kendini savunmaya alıp korku merkezi olan amigdala tepki vermeye başlıyor.
Amigdalanın verdiği her tepki, orta beyinde yer alan ve bilgileri depoladığımız hafıza merkezi olan hipokampüsün çalışmasını yani bilgileri hatırlamamızı yavaşlatır.
Sınav çıkışlarında çok fazla duymuşuzdur;
* Sınav anında tüm bildiklerimi unuttum.
* Her şey aklımdan uçtu gitti.
* Bildiğim hiçbir şeyi yapamadım.
* En basit soruları bile yapamadım, sanki hipnozda gibiydim.
* Öylece sorulara baktım, ben onlara onlar bana baktı.
* Sınavdan çıkınca tüm soruları yaptım.
Sınava hazırlanan bireyler, sınava yükledikleri anlamın fizyolojik ve nörolojik olarak sonuçlarını bilirler ise bunları çözmek ve anlamlandırmak için bilinçli bir çaba sarf edebilirler.
Öncelikle yapmamız gereken sınavı zihnimizde ve hayatımızda yeniden yapılandırmak. Sınav hayatımızın ne sonu ne de başı sadece bir dönüm noktası olduğunu bilmemiz gerekir.
Sınava hazırlık sürecinde de, bu hazırlığı niçin yaptığımızın farkında olarak, çözdüğümüz her deneme sınavının bizi sınav sürecine hazırlamak olduğunun bilincinde hazırlanmalıyız.
Genel olarak kötü denemeler sonucunda görüşme yaptığımız bireylerde;
* Ağlama ve sızlanma (yapamıyorum, olmuyor…)isteği,
* Her şeyi kırmak, fırlatmak isteği,
* Kapıları tekmelemek,
* Kitapları fırlatmak, yakmak bir daha hiç görmemek,
* Her şeyi bırakmak,
* Kendine hakaret etmek, gibi öfke, kaçmak, yetersizlik gibi birçok ruh haline gözlemleyebiliyoruz.
Başarılı insanların hayatlarına baktığımızda ise her yenilgiden büyük bir umutla ve yeni çözümlerle yol aldıklarını görüyoruz.
Yani olumsuz geçen bir deneme sınavının ardından ruhumuzun bizden istediği öfke boşaltımını yaşadıktan sonra, amigdalamızı sakinleştirip kendimize diyelim ki;
Ben bu sınavda neleri yanlış yaptım?
Yanlışlarımı nasıl düzeltebilirim?
Yanlışlarımın ne kadarını düzeltebilirim?
Nasıl bir planlama yapmalıyım?
Bu ve benzeri soruların cevaplarından yola çıkarak gerçekçi bir plan hazırlamak ve süreci bilinçle yürütmek en doğru, beklediğimize en yakın sonucu sağlayacaktır.
Sınavı, ”her zaman çözdüğüm sorulardan bir karma yapmışlar ve çözüyorum” mantığı ile çözmek zihnimizde kolaylaştırmaktır.
En iyi yaklaşımlardan birisi de; mesela liselere giriş sınavı için hepsi 90 soru ben günde kaç soru çözüyorum çözer ve çıkarım açısından bakabilmek. Yani olabildiğince zihnimizde kolaylaştırarak yapabilirim aşamasına gelmektir.
Sınavı aşılacak bir dağ gibi değil geçilecek bir yol gibi görmek sınavı kolaylaştıracaktır.
Sınavı hayallerinizle aranızda engel değil, hayallerinizin ön çalışması olarak görmek,
Çözdüğünüz her deneme sınavı ve yaptığınız her deneme analizi ile gerçek sınavı daha kolay atlatacağınıza inanmak,
Binlerce çözdüğünüz sorulardan olduğunu görmek…
Kısacası sınav, bilinçli ve gerçekçi bir sınava bakış açısı ile atlatılabilir.
Müzik önerisi: https://youtu.be/2ltQGDOCP9I
Sınav öncesi gerçektende çok güzel bir bilinçlendirme yazısı olmuş.
Umarım herkes bu yazıdan herkes faydalanır.
Güzel ve eğitici bir yazı olmuş. Tebrikler.