Ahmet Davutoğlu… Dışişleri eski bakanı. Eski başbakanlardan. AKP eski genel başkanı. Şimdilerde partisi AKP’den istifa edip Gelecek Partisi’ni kurdu. Neden ayrıldı partisinden ? Nedeen? Kendi deyimiyle söyleyelim ” AKP’de görev yapma imkanı kalmamış.”
Kısacası , istifa nedeni bu kadar açık ve net yani…
Şam’da cuma namazı için Emeviye Camii’nde namaz hayaliyle başladı bugünkü olaylar.
Bu ülkede binlerce cami varken neden Şam’daki Emeviye camii ?
Bu hayallerin acı sonuçlarına katlanıyoruz şimdilerde.
Beş milyon Suriyeli bizim vatanımızda ve onlar için şimdiye kadar 40 milyar dolar harcadığımızı Cumhurbaşkanımız söyledi.
İnsani yardımlara evet. Kadın , çocuk ve yaşlılara evet. Ama katana gibi Suriyeli genç erkekler bizim sahillerimizde fink atarken, bizlerin içi acıyor. Bazen en insani duygularla şehitlerimizin yitip giden hayatlarına takılıyor yüreğimiz. Vicdanlı Türk analarının duyguları böyle.
Buradan partisinin adı “Gelecek” olan Ahmet Davutoğlu’na sorayım.
Siz hiç geçmişimize baktınız mı ? Baktığınızı hiç sanmıyorum. “Stratejik Derinlik” kitabınızı anlayan beri gelip bizlere anlatsa diyorum da anlatacak kimse yok !.. Stratejik derinliklere değil , geleceğimizi değil, geçmişimizin şehit evlatlarının hayatlarına bakın !..
Sizin vicdanınızda bir yer bulması açısından bir örnek vereyim geçmişimizden. Bizim ailemizden.
” – Büyük dedemiz ,Balıkesir ili / Şamlı beldesi doğumlu , Hacı Haşim oğlu Osman Çanakkale şehidi. 15 Eylül 1915 Alçıtepe’de ( Kirte) 24 yaşında ,Mustafa Kemal’in Askeri olarak şehadete erer. Şimdi Çanakkale / Alçıtepe Şehitliği’nde yatıyor. Bu topraklar için şehit dedemizin genç yaşında bizlerden ayrılmasını anarken ailecek içimizde hüzün dolanır. Ve Suriye şehitlerimiz sizin sığ ve insanlık dışı hayallerinizin sonucudur. O Suriyeli gençler neden kendi ülkeleri için savaşmıyor ? Neden bizim dedelerimizin kanı ile kurtarılan bu topraklarda bedavadan yaşıyorlar ? Soruları daha çoğaltabilirim. Son sorum şu olsun. Geçmişinizde bu ülkenin evlatlarına kan ve gözyaşı dolu analar bıraktınız. Geleceğimizde inşallah bir katkınız olmaz da yaptığınız hataların bedelini ödersiniz!. Bugün sekiz vatan evladı, sekiz gariban askerimiz İdlip’te şehit edildi. Şimdi vicdanınız rahat mı ?
Size soracağım sorular daha çok ama, vicdanı olana bugünlük bu kadar yeter!..
****
Deneyimli hukukçu ve siyasetçi Hüsamettin Cindoruk , Tele 1 televizyonunda katıldığı Sedef Kabaş’ın programında önemli açıklamalarda bulundu.
Ben buraya kısaca ve özetle yazayım.
Hüsamettin Cindoruk ; ” Devletin itibarı devletindir. Hiç kimsenin itibarı değildir. Laiklik çok önemlidir. Burada sıkıntı şu getirilen mecliste hükümet yok. Anayasamıza göre tarafsızlık yemini eden cumhurbaşkanı , genel başkan olarak taraflıdır. Böyle bir ikilem hiç bir yönetimde yoktur. Nafile bir sistemdir. Anayasasız bir devlet vardır. Sayın Cumhurbaşkanı muhalefet ikna edip tekrar parlamenter sisteme geçmelidirler. Türk halkı artık bölünmek istemiyor. Biz Osmanlı ile bölünmeyi bitirdik. Biz Demokrasi Platformu’nda buluşmak zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti’nin sadık vatandaşları bölünmeye karşıdırlar. Bu sistemin içinden çıkmamız gerek”.
****
Sekiz evladımızın can verdiği İdlip’te yitip giden evlatlarımızın acısını içimde duyarak yazıyorum. Canım acıyor. Ve bu can havliyle öfkem de var. Neden bizim evlatlarımız o topraklarda can veriyor ? Neden ? Karmaşık duygular içinde
keder yüklü gözyaşlarıma engel olamıyorum bu akşam.
İdlip, taşın toprağın yok olsun.
Yok olsun da bizim evlatlarımız evlerine sağ salim dönsünler.
Acı haberi aldığımdan bu yana sekiz evladın ateşi düştü yüreklere.
Şimdi ne diyeceğiz?
– ” Şehitler ölmez, vatan bölünmez” !.
Öyle mi?
– O gençler ölüyor!..
Bu gerçeği değiştirmeye çalışmayın hiç!.
O evlatlar, yoksul Anadolu analarının evlatları. Zengin olsa ne işleri vardı İdlip bayırlarında.
Ne işleri vardı ?
Sen uykuna devam etmene bak ey benim gözel halkım!..
Aziz evladım , bizi affetmeyin değmeyiz !..
Neden mi affetmeyin bizi.
Dilim döndüğünce anlatayım mı ?
Siz ölürken biz uyuduk, çarşı pazarda ne ucuz diye dolandık durduk!.
Bayram seyran diye eğlencenin en güzelini yapmak için çabaladık.
En güzel giysileri giymek için birbirimizle yarıştık.
Bizim evlatlarımız askerliğini sağ salim yapıp geldi diye çok sevindik.
Hiçbir şehit ailesini , tanımak için çaba göstermedik.
Tanrı misafiriyiz deyip, kapılarını çalmadık.
Vücudunun uzuvlarını vatan için bir yerlerde bırakan gazilerimizin tedavi edildiği hastanelere gidip , onların yüreğine ferahlık verecek şefkati esirgedik.
Babalarına hasret büyüyecek şehit çocuklarının başını okşayıp biz gurbetten sana geldik, diyemedik.
Taze gelinlerin sönüp giden mutluluklarının sessiz çığlığını duymadık, duymazdan geldik.
Bayramlarda gittikleri mezarlıklardaki şehitlerinin acıları ilk günkü gibiydi. Bizler akan o gözyaşlarının renginin acısına hiç aldırmadık.
Mezarının toprağını koklayan ananın , babasının mezar taşını yıkayan minicik evladın yüreğine dokunamadık.
Villa önünden kalkan bir şehit cenazesini bunca şehidimize rağmen bir tekini görmedik.
Ne iktidardan ne de muhalefetten hiçbir milletvekilinin evladı şehit olmadı!..
O meşhur yanık türküde dediği gibi..
Karavanası bakırdan, şehit askerimiz fakirden! ..
Bizi affetmeyecek şehitlerimiz, sizler bize hakkınızı helal etmeyin, değmeyiz!.
Şehit ailelerimiz bugüne değin sizin acınızı kendi acımız gibi saymadık. Bundan sonra saymak için de bir çabamız yok gibi. Buradan da olsa acınızı paylaşıyor, evlatlarınızın yasını yüreğimde duyuyorum.
Aziz şehitlerimiz;
Yıldızlar yoldaşınız olsun. Ruhunuz şad olsun . Bu şehitlerimiz son olsun!..
Vatan sağolsun.