featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. ŞİMDİ CESUR OLMA ZAMANI

ŞİMDİ CESUR OLMA ZAMANI

Ülkenin yazgısına el koyarak, bu toprakları vatan yapan, milletçe,  özgürce dalgalanan bayrağın altında onur ve gururla yaşamamızı sağlayan,  çağı yakalama ve aşmaya yönelik değişim- dönüşümle, bizlere bu günleri hazırlayan, kahramanlarımızı tanımak, öğrenmek, onların başlattıklarını tamamlamak tarihi görevimiz olmalı.

Bu güzel vatanı bizlere emanet edenlerin hangi koşullarda görev yaptıklarını, tarihi bir mektupla hatırlamakta yarar var. Hatırlayalım ki, bu gün bizleri de, hangi görevlerin beklediğini bilelim.

İşte; Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk başbakanı İsmet İnönü’ye yazdığı 30 Ekim 1923 tarihli o tarihi mektup:

“Sevgili paşam, Cumhuriyet’in ilk başbakanı olarak seni düşünüyorum. Dur, hiç itiraz etme. Niye seni seçtiğimi şimdi anlayacaksın.

Bizi yine büyük bir savaş bekliyor. Durumumuzun bir bölümünü Cephe Komutanı ve Lozan Baş Delegesi olarak elbette biliyorsun. Büyük devletlerin bu sefil duruma bakarak, kısa zamanda pes edeceğimizi sandıklarını Lozan dönüşü sen bize anlattın.

Ben sana şimdi bildiğinden daha da acıklı olan genel durumu özetleyeceğim. Bize geri, borçlu, hastalıklı bir vatan miras kaldı. Yoksul bir köylü devletiyiz.

Dört mevsim kullanılabilir karayollarımız yok denecek kadar az. 4.000 km. kadar demiryolu var. Bir metresi bile bizim değil. Üstelik yetersiz. Ülkenin kuzeyini güneyine, batısını doğusuna bağlamamız, vatanın bütünlüğünü sağlamamız şart. Denizciliğimiz acınacak durumda.

Köylümüzü topraklandırmalı, ihtiyacı olan bir çift öküz ile bir saban vererek çiftçi yapmalıyız. Doğudaki aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni Cumhuriyet’le de insanlıkla da bağdaşmaz. Bu durumu düzeltmeli, halkı kurtarmalıyız.

Her yerde tefeciler halkı eziyor. Güya tarım ülkesiyiz ama ekmeklik unumuzun çoğunu dışarıdan getirtiyoruz. Sığır vebası hayvancılığımızı öldürüyor.

Doktor sayımız 337, sağlık memuru 434, ebe sayısı 136. Pek az şehirde eczane var. Salgın hastalıklar insanlarımızı kırıyor. Üç milyon insanımız trahomlu. Sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgın halinde. Bit ciddi sorun. Nüfusumuzun yarısı hasta. Bebek ölüm oranı %60’ı geçiyor.

Nüfusun yüzde 80’i kırsal bölgede yaşıyor. Bunun önemli bölümü göçebe.

Telefon, motor, makine yok. Sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz. Kiremiti bile ithal ediyoruz. Elektrik yalnız İstanbul ve İzmir’in bazı semtlerinde var.

Düşmanın yaktığı köy sayısı 830. Yanan bina sayısı 114.408. Ülkeyi neredeyse yeniden kurmamız gerekiyor. Yunanistan’dan gelen göçmen sayısı da 400 bini geçecek. İktisadi hayatımız da, eğitim durumumuz da içler acısı. İktisatçımız da çok az. Zorunlu okuma yaşındaki çocukların ancak dörtte birini okutabiliyoruz. Halkın eğitimi hiç çözülmemiş. Oysa Cumhuriyet’in insan malzemesini hazırlamalı, namus cephesini güçlendirmeliyiz. Kültür eserleri kaçırılmış, kaçırılmaya devam ediliyor.

Raporlarda daha ayrıntılı, daha acı bilgiler var. Bunları Bakanlara ve parti yönetim kuruluna da ver. Genel durumu tam bilsinler.

Bütçemiz, gelirimiz yetersiz. İktisadi çıkmazdan kurtulmak için geliştirdiğim bir düşüncem var. Bu düşünceyi günü gelince konuşuruz. Hedefimiz milli iktisat, bağımsızlığın sürekli olması için iktisadi bağımsızlık temel ilkemiz olmalı.

Osmanlı bu gerçeği geç fark etti. Fark ettiği zaman çok geç kalmıştı.

Cumhuriyet’e uygun bir anayasaya gerek var. Bu zor durumdan nasıl çıkılabileceğini gösteren ne bir örnek var önümüzde, ne de bir deney.

Ama yılmamak, ucuz, geçici çarelerle yetinmemek, halkı kurtarmak için sorunları çözmek, kalkınmak, ilerlemek, milli egemenliğe dayalı, uygar ve özgür bir toplum oluşturmak, yüzyılımızın düzeyine yetişmek, kısacası çağdaşlaşmak, bu büyük ideali tam olarak başarmak zorundayız.

Bu ana kadar bu ideali koruyarak geldik. Bundan sonra daha hızlı yürümek zorundayız. Bunun için gerekli yöntemi, yolu birlikte arayıp bulacağız. Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız. Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal bir görev bu. Bu büyük görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim.

Allah yardımcımız olsun!”

Gazi Mustafa Kemal (3)

Evet, o zor günlerden, bu gün  de, zor günlere. İşimiz gittikçe de zorlaşıyor.

Lozan görüşmelerinde, “Efendiler, çok ıstırap çektik, çok kan akıttık, bütün medeni milletler gibi hürriyet ve istiklal istiyoruz” (1) diyen,

ABD Başkanı Johnson’un gönderdiği küstah mektubuna “Kıbrıs’taki bu haksız durum devam eder, müttefikler bizi yalnız bırakır, NATO yanımızda olmaz, anlayışsızlık hüküm sürer, Türk azınlık ezilir, bu böyle devam ederse günün birinde Batı’nın bu savunma sistemi yıkılır, yeni şartlarla yeni bir sistem ve dünya kurulur, Türkiye de bu yeni dünya içinde yerini bulur!”(2)  diye cevap veren,

“İlköğretim davası insan olma, ulus olma davasıdır ”diyerek ilköğretimi yaygınlaştıran,

“Devlete kin yakışmaz, babalarının suçunu evlatlar çekmemeli, biz bu cumhuriyeti kanla kurduk ama, insanla büyüteceğiz. Ben bunu Mustafa Kemal Atatürk’ten böyle öğrendim” diyerek liyakati ve fırsat eşitliğini sağlamaya çalışan,

İkinci Dünya Savaş bittikten sonra, bir gün seçim meydanında muhaliflerin, çocukları “Sen bizi aç bıraktın” diye bağırtması üzerine, çocuklara: “ Ben sizi aç bıraktım ama babasız bırakmadım” Cevabını veren, İsmet İnönü’yü, aramızdan ayrılışının 46.yılında, Başta büyük Önder Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyorum.

Kaynakça:

  • Taha Akyol,( Bilinmeyen Lozan -belgesel)
  • Mehmet Ali Kışlalı, (Sadece İnönü Düşündü)
  • Turgut Özakman, (Cumhuriyet: Türk Mucizesi 2’ kitabı.)
0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
ŞİMDİ CESUR OLMA ZAMANI
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!