AKP çatırdıyor!
2001’de Ecevit’in koalisyon hükümetini vurduğu gibi yaşanılan kriz de belli ki Erdoğan’ı vuracak.
Davutoğlu ve Babacan AKP gemisinin su alan deliklerini büyütmek için var güçleriyle çalışıyorlar.
AKP 1990-2000 arası yolsuzlukların, hortumlamaların, soygunların, faili meçhul cinayetlerin ayyuka çıktığı bir Türkiye’nin en kirli 10 yılının ardından, Yolsuzluk-Yoksulluk ve Yasakları ortadan kaldıracağı söylemiyle iktidara gelmişti.
Türkiye’nin kirlenmemiş apak bir partiye ihtiyacı var diye de adını AK parti olarak tescil ettirdi ama ak demekle ak olunmuyor.
Babacan’da son on yılda Türkiye’ye karabasan gibi çöreklenen AKP iktidarından çıkış yolu olarak adı huzur olacağı söylenen bir parti kurmaya hazırlanıyor. Arkasında kapı gibi A. Gül var. Gül varsa tabi majesteleri de vardır.
Bir noktaya dikkat çekmek isterim.
Kurulacak partiler farklı ekonomik politikalar, farklı tabanlar ve gerçek bir demokrasi anlayışı ile ortaya çıkmıyorlar.
Amaçları AKP rejimini biraz daha yumuşak, ama Erdoğan’sız yürütmek
Küresel sermaye AKP’nin ekonomik politikalarından şikâyetçi değil. Erdoğan’ın kontrolden çıkışından rahatsız.
Hukuksuzluk, basının yandaşlığı, ifade özgürlüğü üzerindeki gizli baskı, demokrasinin tek adam rejimine dönüşmesi, belirsizlikler gibi konular yabancı sermayeyi ürkütüyor. Kendi kontrollerinde bir yönetimi iş başına getiremezlerse, Türkiye pazarının riskli bir sürece girmesinden korkuyorlar.
AKP’nin kamu ihaleleriyle geliştirip güçlendirdiği saray sermayesinin kayınpeder-damat aracılığı ile yaptığı merkez Bankası Başkanı’nı azletme işi bardağı taşıran son damla oluyor.
Soru şu: Bu kaostan muhalefete bir umut doğar mı?
Erdoğan’ın çaresizliğini görmenin mutluluğunu yaşamak isteyenleri üzmek istemem. Sevinsinler ama gerçeği de görsünler.
Birincisi, AKP’yi gerileten ekonomik kriz. Muhalefetin başarısı değil.
İkincisi, kurulacak parti yeni bir parti değil. AKP’nin içinden çıkmış, onun uluslararası sermayece kabul gören politikaları üzerine oturtulacak bir partidir ve AKP’nin fabrika ayarlarına Erdoğan’sız döndürülmek istenmesidir.
Üçüncüsü ise, muhalefetin sadece yolsuzlukları, haksızlıkları, hukuksuzlukları dile getirip neoliberalizmi görmezden gelmesidir.
Kurulacak parti Kemal Derviş-Ali Babacan çizgisinde bir IMF partisidir. İkinci eldir. AKP’yi bölüp Erdoğan’ı düşürür ve zayıflatır. Sonunda Erdoğan devre dışı kalabilir ama üzen ve üzülen değişmez.