Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü… Yine bu anlamlı günde çeşitli etkinlikler yapılacak ve de birçok konu gündeme getirilecek. Ama bu konuların içinde en önemlisi artık çok fazla görmeye başladığımız kadına şiddettir… Artık haberleri izleyemez duruma geldik. Her gün haberlerde aile içi şiddet, kadınlara dayak ve öldürmeler artarak yer almaya başladı. Yaşananlara yürekler dayanacak gibi değil. Eskiden de bu kadar var mıydı bilmiyorum ama son zamanlarda çok fazla görülmeye başlandı. Kadınlara yapmadıklarını bırakmayan o gözü dönmüş erkekler, sonunda ellerini kana bulayarak cinayet işliyorlar. Bunları hangi ruh haliyle yaptıkları doğrusu en çok irdelenmesi gereken bir husus. Çünkü insan karısını, nişanlısını veya sevgilisini nasıl öldürür anlaşılır gibi değil. Öldürmeyenler de en feci şekilde dayak atıyorlar. O dayak attığın kadınla daha sonra nasıl yüz yüze geliyorsun be vahşi adam. Anlaşılır gibi değil.
Bu şiddet konusu böyle, bir de kadınlara her türlü tacizde bulunanlar var ki, onların da aynen ruh hallerinin incelenmesi ve de buna göre tedbirlerin alınması gerekir diye düşünüyorum. Artık izlediklerimiz ve de okuduklarımız öylesine kötü bir hal aldı ki, insanlar kızlarını, eşlerini kız kardeşlerini neredeyse sokağa çıkarmaya korkacak. Bu anlamda herkesin daha dikkatli davranmaya çalışması gerekir. Bu yönde bir saldırının ne zaman nereden geleceğini hiç kimse kestiremez. Herkes diken üstünde tereddüt içerisinde. Bunlar sık karşılanan normal durumlar gibi olmaya başladı artık. İşin en acı tarafı da bu zaten. Benim çocukluğumun geçtiği yıllarda yakınımızda, etrafımızda mahallemizde kötü örnekler yaşandığına şahit olurduk. Ama 50 yıl sonra durumun daha da vahim bir hale gelmesi insanı hem üzüyor hem de düşündürüyor. Neden geriye gidiyoruz, diye…
Şiddet, taciz, tecavüz gibi dehşet olaylarının yanında şimdilerde özellikle akşamüzeri programlarında ayrılan kadınları zorda bırakan erkek örnekleri de yaşandığını görüyoruz. Nedir derseniz şöyle aktarılıyor: Kadın yıllarca evine, çocuklarına bakıyor, kendine bir iş kariyeri çizemiyor ya da kocası çalışmasına izin vermiyor. Kocası da gönlünü bir genç kıza kaptırıyor. Elbette bu kadın boşanınca nafakayı son kuruşuna kadar hak ediyor. Ama çocuğuna ve kendisine bakması için erkek para vermemek için direniyor. Kadınların istismarı da olabilir nadir olarak ama genelde mağdur olan kadınlar oluyor. Nafaka mağduru erkekler “Süresiz nafaka ödemek adil değil” diyor. Diğer taraftan ömrünün sonuna kadar nafakaya ihtiyacı olan kadınlar da var.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın, Adalet Bakanlığı ile nafakaların süresiyle ilgili ortaklaşa yürüttüğü bir çalışma varmış. Umarım kimseyi mağdur etmeyecek bir yasa çıkar. Yine birçok erkek ayrıldığı hanımına çocuğunun yüzünü göstermeyerek eziyet ediyor. Daha dün buna benzer bir örnek izledim. Tam 5 yıldır kadın çocuğunu göremiyor. Nasıl bir vicdandır bu insan anlayamıyor.
Kadınların sadece ülkemizde değil bütün dünyada karşılaştığı mağduriyetler var. Tabii, bizim önceliğimiz yakınlarımız, çevremiz, mahallemiz ve kentimizdeki mağduriyetleri görmektir. Bir sürü boş işlerle uğraşanların böylesi çok önemli ve de Allah katında da makbul olacak mağduriyetlere el atması ve üzerinde gayret göstermesi çok daha makbul olacaktır.
Ne diyelim; Allah yardımcıları olsun…