Ülkeyi Ecevit’in başbakanlığında DSP-MHP-ANAP koalisyonu yönetiyordu.
2001 Şubat’ında büyük bir ekonomik kriz patladı.
Ecevit’in daha sonra en büyük hatam dediği Kemal Derviş tam yetkili olarak ekonominin başına getirildi.
Derviş IMF tarafından önerilmişti (dayatılmıştı) küresel sermayenin adamıydı.
Hükümetten acilen 15 yasa çıkarmasını istedi.
15 günde 15 yasa çıkarıldı.
TAHKİM 15 yasanın en önemlilerindendi.
Tütün, şeker, doğalgaz, tuz, telekomda devlet tekelinin kaldırılması, yabancıların aleyhine olan ihale yasasının yabancılar lehine değiştirilmesi gibi yasalarla Türkiye ekonomisi küresel sermayeye eklemlenmişti.
DSP yasaları savunmak için bir kitapçık hazırladı.
Kitapçığın adı “SESSİZ DEVRİM” di ama yapılan devrim değildi.
Yanlış anlaşıldığında ise iş işten geçmişti.
“Sessiz Devrim” denilen yasalar ulusal ekonomiye ve yargı bağımsızlığına vurulmuş önemli bir karşı devrim darbesiydi.
O zaman pek anlaşılmayan Tahkim Yasası yakında daha iyi anlaşılacak.
Doğalgazda devlet tekelinin kaldırılmasına ve Tahkim Yasası’na olumlu bakan Erdoğan şimdi İran’la doğalgaz anlaşmazlığı yüzünden tahkime gidecekmiş.
Yandaş zengin etmek için kurulan şehir hastaneleri artık taşınabilir bir yük olmaktan çıktı ve Erdoğan şehir hastanelerinin devletleştirileceğini söylüyor.
Ayrıca 1,25 milyar $’ı ödenen F-35 alımı için de ABD’yi tahkime şikâyet edebilir.
Eder de ne olur?
Türkiye’nin lehine hiç bir şey olmaz.
Tahkim, ulus devletlerin millileştirmelerine karşı yabancı sermayeyi korumak için çıkart(tır) ılmış bir yasadır. Bildiğimiz mahkemeler gibi değildir.
Finans kuruluşlarının konuyla ilgili belirleyeceği bir ya da üç uzmanın kararı nihai karardır.
Nadiren temyiz olur ama sonuç değişmez.
Yolları, köprüleri, hastaneleri gerçekleşmesi mümkün olmayan taahhütlerle yaptırıp hava atarken, sizi uyaranları dinleyip sözleşmeleri imzalamayacaktınız.