Haberin başlığına bakın:
“İl heyecanı yaşayan 12 ilçe”
Seçimler geliyor ya, klasik vaatler yine gün ışığına çıktı.
Seçime kadar il olması beklenen 12 ilçe varmış.
Sonra…
?
Tamam, ilçeler il olmakla sevinir, ad’sal olarak büyüklük duygusu verir.
Koptukları ile de gururla bakarlar!
İyi de, il olmak ne demek?..
Plaka kodundaki sıralamaya yeni isimler eklemek midir il olmak?
Yoksa kültür, sanat başta olmak üzere yaşanılabilir bir şehir olmak; yeşilin içinde, doğaya saygılı, planlı büyümüş bir kent olmak mıdır il olmak?..
İl, siyasi bölünme…
Bir ili bölüp içinden yavru iller türetebilirsiniz..
Oy getirir mi; getirir elbet belli bir ölçüde.
Lakin neye ve kime fayda?..
Getirdiği ne, götürdüğü ne?
Örneğin bu yeni iller olduğu zaman koptukları iller küçülecek ve belki bazıları büyükşehir statüsünü kaybedecek….
Yoksa “kazanılmış hak” deyip küçülseler de yine büyükşehir olarak mı kalacaklar?
O zaman ne anladık?
…
Kent olmak başka şey.
İl olmak başka.
Şehirli bir yaşam sürmek başka şey.
Laf olsun torba dolsun bir ilde yaşam başka.
…
Nice caddeler var düdük kadar, tek araç zor geçiyor.
Hadi İstanbul gibi metropollerin işin içinden çıkılmaz hale gelen trafik kaynaklı ulaşamama, akıp giden zaman, betona teslim olmuş hallerini bir kenara koyalım da..
Bir de küçük büyükşehirler var pek de farkları yok abilerinden, plansızlık, doğal parksızlık ve hepsine bulaşan betonsal halleri ile çirkinleşen görüntülere gark olmuş…
….
Ülkemizi gezmeye, gez gez bitirmeye zaman yetmez ve bu devirde para da…
Ama bugüne kadar gezdiğimiz şehirlerimiz içinde “yaşanılabilir” tek kent var nazarımızda…
Eskişehir.
Şehircilikte gerçekten parmak ısırtıyor, büyülüyor.
Ama bir başka gerçeği de gösteriyor asıl ders alınması gereken:
İstenirse “olabiliyor”u.
Büyükerşen mucizesi ile bir zamanların kimsenin yüzüne bakmadığı orta Anadolu kenti şimdi Avrupa’ya parmak ısırtıyor.
Parkları, geniş alanları, tarihi dokusu, planlı yeni mahalleleri, inanılmaz bir kültür sanat yoğunluğu, tarih ile bugünü kaynaştıran, modernlik ile geleceğe taşınan; hoşgörülü ve medeni bir yaşamın var olduğu…
Eskişehir, Türkiye’nin “istenirse olabilir ve başarılabilir” şehirciliğinin emsalsiz örneği.
….
Şimdi seçimler geliyor ya, nabza göre şerbet verme akımı devam ediyor.
Alanya, Tarsus, İnegöl, Çorlu, Bodrum, Bandırma, Nazilli, Ceyhan, Ereğli, Silopi, Polatlı, Yüksekova sıradaymış.
Salt nüfusa bakarsak aldanırız.
Ve il yapmak öyle her seçim dönemi ortaya atılan bir vaat hediyesi olmamalı.
Getirisi ne, götürüsü ne, faydası ne olacak, neyi değiştirecek?…
Elbette bunlar düşünülmüyor.
Düşünülse zaten Eskişehir, ilk akla gelen ve “tek” örnek olmazdı bizim için.
Çok daha fazla “yaşanılmaya gıptayla bakılan” şehrimiz olurdu.
Ama bizde sadece “bugün” yaşanıyor; ötesine bakan yok.
Seçim’sel iller gündeme girdi ya, hadi bakalım kolay gelsin; kim halat çekme yarışında kazanırsa!
Ama yine de düşünelim:
İl ne demek, şehir ve kent ne?..
Kentlilik bilinci ile şehir hayatı ne?