featured
  1. Haberler
  2. SAĞLIK
  3. SAYILARA BOĞULAN SALGIN

SAYILARA BOĞULAN SALGIN

BİR GARİP SALGIN ÖYKÜSÜ… (2)

Bir hekim olarak ülkelerin birbiriyle ham sayısal büyüklükler üzerinden yarıştırılmasına akıl-sır erdiremedim. Fransa’da bugün beş bin hasta yakalandı, yedi yüz kişi öldü, bizde ise sekiz yüz yeni hasta yakalandı on beş kişi “vefat etti” gibi sözler çok anlamsızdı ve gerçek durumun anlaşılmasına yardımcı olmuyordu.

Kimileri duyduklarından aşırı etkileniyor ve ruh sağlığı açısından olumsuzluklar yaşarken, kimileri de zorunluluktan veya umursamazlıktan fazla rahat davranıyordu.

Tıp ve insanlık pandemi olarak adlandırılan bu Dünya çapındaki salgınla ilk defa karşılaşmıyor kuşkusuz. Halk Sağlığı bilimi, gerek hastalıkları gerekse salgınları izlemek, durumu anlamak, öngörülerde bulunmak için çok basit iki gösterge belirlemiş.

Tıpkı ulaşım araçlarındaki hız göstergesi gibi işlev gören bu göstergelerden biri “insidans”, diğeri de “prevalans” olarak adlandırılmış. Prevalans, biraz karmaşık olsa da insidans, herkesin anlayabileceği ve gözünün önünde bir görüntü oluşturabilecek bir kavram. Her ikisi de hastalığın hızını ölçen kavramlar.

Benim asıl garibime giden, yaygın basın ve yayın organlarına çıkan birbirinden değerli Tıp alanında hakkıyla isim yapmış öğretim görevlilerinin ağzından da Dünya Sağlık Örgütü’nün yetkililerinin ağzından da bu kavramları duymamak oldu.

Bu hastalığın nasıl seyrettiğine ilişkin birçok istatistik veri değerlendirildi. Oran-orantı üzerinden ortaya çıkarılan sayısal değerler üzerinden, iyileşenler ile ölenleri, test sayısı ile yeni saptanan hastaları ve daha birçok veriyi karşılaştırdık. Ekranların karşısında izleyenler istatistik uzmanı oldu, gitti. Bu yetmedi, hastalığın tedavisine girildi. Hasta ne zaman entübe edilir, entübe etmeden önce neler denenir en ince ayrıntısına kadar konuşuldu, yazıldı. Salgının yaratacağı ekonomik sorunlar bile bu konuların gerisinde kaldı diyebilirim.

İşin ilginç yanı, bu bilgi akışını izleyen değişik kesimlerden arkadaşlarımın ve hatta hekimlerin bile içinde bulunduğumuz duruma ilişkin kafasında belirgin bir görüntünün oluşmadığını anladım.

DURUMU GÖRÜNÜR KILAN KAVRAM: İNSİDANS

Şimdi olabildiğince basitleştirerek anlatmaya çalışacağım:

Halk Sağlığı kavramı olarak “insidans” bir hastalığın, belirli bir dönem içinde kaç kişide görüldüğünü göstermeye yarar.

Hastalığın görüldüğü kişi sayısının nüfusa göre oranı, bir bakıma sağlıklı nüfus içindeki yoğunluğu hesaplanmış olur. Bu hesap belli bir süre içinde elde edilen verilerden oluştuğunda, işin içine süre de girince, ortaya “bir hız kavramı” çıkar.

Bu hesaplama belirlenen dönemde 100 bin kişi için yapılınca o hastalığa o dönemde 100 binde kaç kişinin yakalandığı bilinir. Bu bilindiği zaman (örnek olarak) 350 bin nüfuslu bir kentte yaklaşık kaç hastanın bu hastalıkla ilgili sağlık yardımı talep edeceği tahmin edilmiş olur. Aynı zamanda sokağa çıktığınızda karşınıza bir hastanın çıkma olasılığı konusunda da bir fikriniz oluşacaktır.

İki değişkeni vardır:

Nüfus ve hasta sayısı.

Yukarıda hız göstergesi gibi çalıştığından söz etmiştim. Hız hesaplayabilmek için elimizde bir de süre olması gerekir. Bu nedenle o hastalıkla ilgili verilerin hangi süre içinde elde edilen verilerden hesaplandığı da belirtilmelidir.

Bir de çalıştığımız nüfusa uygun büyüklükteki bir katsayı çarpan olarak kullanılır. Bu katsayı elimizdeki nüfusun büyüklüğüne göre 100, 1000, 100 bin veya milyon olabilir.

Örnek olarak 100 kişinin yaşadığı bir köyde, 7 gün içinde 5 kişi hastalanırsa, bu hastalık için 7 günlük insidansın yüzde 5 olduğunu söyleriz. Aynı hastalıktan, 7 gün içinde 300 kişinin yaşadığı bir köyde 11 kişi hasta olarak saptanırsa, buradaki 7 günlük insidans hesaplamasında 11, 300’e bölünür.

11 / 300 = 0,0366 (sıfır tam on binde üç yüz atmış altı) olarak bulunur.

Bunu da yüzdeye çevirmek için katsayı olarak 100’ü seçer ve yüz ile çarparız.

Sonuç. 3,66 (üç tam yüzde atmış altı) çıkar.

Açıklamak gerekirse; bu 300 kişinin yaşadığı yerde hasta sayısı daha fazla olmasına rağmen hastalığın görülme yoğunluğu 100 kişi yaşayan yere göre daha azdır.

Bu iki köyü, hasta sayısı ile yarıştırmaya kalktığımızda 300 kişinin yaşadığı köyde hastalık daha yaygınmış gibi algılansa da gerçekte 100 kişinin yaşadığı köyde hastalık yayılımının daha fazla olduğunu anlarız.

Kısacası, İstanbul’da 7 gün içinde 70 hasta görülmesi ile Balıkesir’de 7 gün içinde 8 hasta görülmesi aynı kefede tartılamaz. Dünya Sağlık Örgütü ise 330 milyon nüfuslu Amerika Birleşik Devletleri ile 46 milyon nüfuslu İspanya’da hasta sayılarına göre sıralama ve karşılaştırma yaparak bu yanlış algıya ve kafa karışıklığına neden olmaktadır.

Başta sağlık hizmeti verenler ile kamu çalışanlarını ve sade vatandaşı ilgilendiren, sokağa çıktığımızda içinde olduğumuz toplumda kaç kişinin hasta olduğunu veya olabileceğini bilmektir. Bu arada açıklanan sayıların gerçek hasta ve ölü sayıları olmadığını söylediğinizi duyar gibi oluyorum.

Haklısınız. Bu sayılar geçek hasta ve ölü sayıları değil…

Onu da yarın açıklayacağım…

YARIN: HASTA VE ÖLÜ SAYISI DOĞRU MU?

 

 

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
SAYILARA BOĞULAN SALGIN
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!