Altıeylül ilçemizin Sarıalan Mahallesi’nde, CVK Maden İşletmeleri Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından açılmak istenen altın madeni projesinin “Halkın Katılım” toplantısında, halkımız adeta bir destan yazmıştı.
Aradan geçen zaman, halkımızın kararlığını hiç ama hiç etkilemedi. Aksine kendi topraklarına sahip çıkan köylümüz, mücadelelerinde ne kadar haklı olduğunu çok daha güçlü bir sesle anlatmaya devam ediyor. Sarıalanlılar, CVK Altın Maden Projesi’ni istemiyor. Bunu başlatılan imza kampanyasını imzalayarak gösterdiler.
Tek söz sahibi olan halkımızın azmi ve kararlılığı altın madenine geçit vermeyecektir. Buna yürekten inanıyorum. Çünkü Sarıalanlıların, yaşama alanlarına sahip çıkışlarına bir kez daha tanık oldum.
Geçtiğimiz pazar günü Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, Balıkesir Mimarlar Odası ve Balıkesir Çevre Platformu ile birlikte Sarıalan’daydık. Onlar ile aramızda kuvvetli bir bağ oluşmuştu. Yeniden süreci hep birlikte değerlendirmeliydik. Bundan sonrası için neler yapılması gerektiğine karar vermeliydik.
Bu amaç ve düşünceler doğrultusunda gittiğimiz Sarıalan Köyü’nde öylesine güzel ağırlandık ki. Evlerini bize açan Emine ablaya ve ailesine çok ama çok teşekkür ediyorum. Anadolu insanımızın herkesi kucaklayan misafirseverliğine tanık olduk. Çaylar eşliğinde devam eden sohbetimiz de onları dinledik. Komşularıyla tanıştık. Bir kısmımız da köy kahvelerindeydi. Onlara ulaşmak, dertlerini, sorunlarını dinlemek ve yanlarında olduğumuzu göstermek için çabaladık.
Aralarında astım ve KOAH hastaları bulunan Sarıalan sakinleri, madenlerin ölümcül tahriplerini biliyor. Atalarından kalan toprakların yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunun farkındalar. Altın madeni ile geçim kaynakları olan tarım ve hayvancılığın tamamen biteceğini söylediler. Ahmet usta, yıllarca Edremit Körfezi’nde inşaatlarda çalışmış. Bölgenin köylerinden biri olan Doyran’daki maden faaliyetleri sonucunda nice insanın hayatını kaybettiğini anlattı. Kendi köyünde de aynı acıları yaşamak istemiyor. Altın madenine şiddetle karşı çıkıyor.
Ne yazık ki köyümüzün güzel kızları, pandemi nedeni ile gördükleri uzaktan eğitime cep telefonları ile katılıyor. Belki o gün görüşemediğimiz diğer öğrencilerden bazıları, bu imkâna bile sahip değil. Belki hepsinin evinde internet ve EBA’ya girebilmeleri için teknolojik araçları yok. Umarım örgün eğitim yeniden başlayana kadar bu sorun çözülür. Umarım Sarıalanlı kızlarımız gibi ülkemizdeki diğer çocuklarımız da aynı sorunu yaşamıyordur.
Her öğrencimizin hakkı değil midir eşit koşullara sahip olmak? Bizler onlara bunu sağlayamıyorsak ne için varız? Sevgili okurlarım, bizler el ele verip onların eksikliklerini tamamlayabiliriz. Bugünkü eğitim koşullarına göre her öğrencinin bir tableti ya da bilgisayarı olması gerekiyor değil mi? Ailelerin maddi koşulları, buna elverişli olmayabilir.
Ama bunun hiçbir öneminin olmadığını sevgili Süheyla abla, o gün Sarıalan’da anlattı. Kazdağları Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği’nin Başkanı Süheyla Doğan, uzun yıllardır Kazdağları eteklerindeki Nusratlı Köyü’nde yaşıyor. Köy kadınlarının el emeği göz nuru olan ürünler, kurdukları kooperatif sayesinde hak ettiği değeri görüyor. Satışlardan elde edilen kazanç, köyün ve köylünün ihtiyaçları için kullanılıyor. Kendisinin söylediği üzere pek çok çocuğumuza tablet alınmış. Kültür gezileri düzenlenmiş.
Kendilerine yol gösterecek olan gelişmelerden haberdar Sarıalanlı dostlarımız da bizler de dedik ki; aynı imeceyi biz neden bu köyümüzde de yaşamayalım? Elimizi kolumuzu bağlayan mı var? Elbette yok. Tarlada, bahçede çalışıp üreten eller, el üstünde tutulsun. O ellerden çıkan ürünler bizlerin evlerine, sofralarına ulaşsın. Alın teri kazanç, güzelim çocuklarımızın geleceğini aydınlatsın. Köylümüz kadınıyla erkeğiyle dayanışmanın en güzel örneğin yaşatsın. Yaşatsın ki bütün bu güzelliklere düşman olanlar, geldikleri gibi gitsinler…
Kaleminize sağlık. Tebrikler