Kıvırcık zam rekoru kırmış.
Son sürpriz haber buydu dün ekrana yansıyan.
Ama her şeye zam gelmiyor mu her gün?…
Örneğin bu gece benzine 2 küsur TL zam.
Simit 7,5 TL oldu.
Asgari ücret arttı diye sevindirik gibi olduk ya…
Kargo ücretlerine nasıl zam geldi.
Otopark ücretlerine misal…
Sarmal devam..
Asgari ücretİ artır, asgari ücret artışının yarattığı ek maliyeti fiyatlara yansıt. Otomatik zamlansın…
İşte dediğimizin hep aynı olması bu yüzden…
Alım gücünü asgari ücrete ve maaşa zam yapmakla artıramıyorsun; kısır döngü devam ediyor çünkü.
Tarım ve hayvancılık başta olmak üzere özellikle çiftçiyi destekleyerek, özellikle ilk başta köylüye el vererek küçük bir halka oluşturup bunu esnaf, KOBİ, şirketlerle dalga dalga yayamaz, üretimi ön plana alamaz ve reel gerçeklikle evrensel ekonomi ilkelerinden uzak kalırsan maaş ve ücretler artsa da yakın bir zamanda zaten küçülen peynir paketleri 100 gramlık hale dönüşecek.
Gelirin bol sıfırlı olması değil aslolan.
Aslolan gider olarak nitelediğimiz ürün ile hizmetlerin etiketlerindeki rakamların büyümemesi.
İşte tam bu noktada aklımıza Kayahan’ın o muhteşem şarkısı geldi:
Sarı saçlarından sen suçlusun diyordu ya büyük usta; adresim aynı kaderim aynı, günlerim aynı, geceler aynı diyordu ya hani…
Sitem ediyordu “kara dantel sokağında ben, kan kırmızı gözlerim, sarı saçlarından sen suçlusun”
Bizim ekonomiye yön veren siyasilerimiz de ekonominin bu hale gelmesinin sebebini buldular…
Ev sahipleri.
Evet kiralar uçtu gitti.
Evet inanılmaz bir artış var.
Lakin allasen ekonominin bu hale gelmesinin ve alım gücünün dibe vurmasının sebebi gerçekten sadece ev sahipleri mi?
Sadece konut kiralarına yüzde 25 artış sınırı getirmekle hal yoluna girecek mi?
1 yıldır tablo ortada, sorun çözüldü mü?..
Tamam kiracılar açısından bu düzenleme uçup gitmişliğe karşı bir önlem görülebilir. Makul de mazur da görülebilir.
İyi de…
Konutun varsa yüzde 25 ile bağlısın; işyerin varsa işyerine kira zammı TÜFE’ye göre yüzde 60-70 artır…
Gerçekten konut sahipleri açısından, sözleşme özgürlüğü açısından baktığınızda ev sahiplerini nasıl ikna edeceksiniz?
Yani…
Sadece konut kirasını sabitlemek mi çözüm, onu demek istiyoruz.
O zaman konut satış fiyatlarını da, benzin artışını da, peynir fiyatını da, kıvırcık fiyatını da, simit ve çayın fiyatını da sınırla.
Dün basında konut vergilerine yüzde 62 zam yapıldığını okuduk.
Peki konut vergisi de yüzde 25 artış yapaydınız… Arada çelişki yok mu şimdi?
Yani devletin gücü sadece ev sahibine mi?..
Sokak, pazar, market?…
Uçmayan bir şey kaldı mı memlekette?
Buzdolabı 10 yıl önce kaç liraydı?
Otomobil fiyatlarının en ucuzu kaç oldu?..
10 yıl önce simit kaç TL idi?..
Alım gücünü kıyaslayın bakalım, o günkü gelir ile ne alıyordunuz, bugün ne? Ve ne çıkıyor önünüze?
Normal bir ailenin standart gelirle ev sahibi olması mümkün mü?..
Miras, ikramiye, borsa, loto dışında ekstra bir bonus yoksa hangi gelirle?..
Velhasıl…
Kayahan’dan giriş yaptık, Timur Selçuk ile noktalayalım:
O da “ekonomi tıkırında” diyordu ya ironik şarkısında.
Tabloya bakınca kira artışlarını sınırlandırdığımızda ekonomi de tıkırında gibi… imiş… cesine… oluyor sanki…!