Tarihte bu hafta iki önemli olay oldu. Bunlardan birisi saltanatın kaldırılması, diğeri ise yeni Türk alfabesinin kabulü idi. Şimdi bunlara sırası ile bakalım.
Kurtuluş Savaşı sırasında Osmanlı hükümeti iki güç arasında idi. Bunlardan birisi saltanat yani padişah, diğeri ise 10.Ocak.1920 tarihinde toplanan Meclisi Mebusan idi. Meclisi Mebusan halkın oylarıyla seçilmiş meclisti. Saltanat ise babadan oğula geçen bir sistemdi. Meclisi Mebusan Misakı Milliyi kabul edince padişah bunun ret edilmesini istedi. Meclis padişahın bu isteğini ret edince İstanbul İngilizler tarafından işgal edildi ve meclis dağıtıldı.
Bunun üzerine 23.Nisan.1920 tarihinde Ankara’da meclis BMM adıyla açıldı. Meclisin adı Meclisi Mebusan değil Büyük Millet Meclisi idi. Bu isim dahi iktidarın artık ulusun eline geçtiğini göstermektedir.
Kurtuluş savaşı sırasında padişahın emriyle İstanbul hükümeti çeşitli ayaklanmalar çıkarttı. Her fırsatta Kurtuluş savaşını baltalamaktan geri kalmadı. Tüm engellemelere rağmen Kurtuluş savaşı 9.Eylül.1922 tarihinde İzmir’in kurtarılması ile sona erdi. Artık diplomasi savaşları başlayacaktı.
11.Ekim.1922 tarihinde Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalandı. Ardından barış görüşmeleri için Lozan seçildi ve Ankara hükümeti 27 Ekim günü barış görüşmeleri için davet edildi. İtilaf devletleri barış masasında Ankara’nın gücünü kırmak için İstanbul hükümetini de davet etti. İstanbul hükümeti de görüşmeler için hazırlanmaya başlayınca durumu fark eden Mustafa Kemal bu iki başlılığa son vermek için saltanatın kaldırılmasını istedi. Mecliste yapılan görüşmeler ile saltanat ve hilafet ayrılarak saltanat kaldırıldı. Saltanatın kaldırılması ile Türk tarihinde ilk defa bir soya dayalı saltanat kaldırılıyor ve devlet ulusun seçtiği meclis tarafından yönetilmeye başlıyordu. Saltanat kaldırılınca İstanbul hükümeti istifa etti ve böylece iki başlılık sona erdi.
Ankara’nın hazırladığı ekip Lozan’da görüşmelere gitti ve görüşmelere başladılar. Padişah Vahdettin saltanat kaldırılınca artık sıradan bir vatandaş olmuştu. 17 Kasım günü İngiltere’ye baş vurarak İstanbul’da can güvenliğinin olmadığını belirterek sığınma istedi. İngiltere padişahı Malaya isimli gemi ile İstanbul’dan Malta adasına götürüp bıraktı. Padişahın İstanbul’dan ayrılması ile Ankara’nın eli daha da rahatladı. Çünkü ellerini padişah kanına bulamamış oldular.Fransız devriminde Fransa kralı, Bolşevik devriminde Rus çarı öldürülmüştü. Bu açıdan bakarsak Türk devriminin eli çok temizdir.
Cumhuriyetin ilanından sonra hızla devrimler başladı. Ülkede okur yazar oranı çok azdı. Azerbaycan ve Arnavutluk bizden önce Latin kökenli Türk alfabesine geçmişlerdi. Arap harflerinde sesli harf sayısının az olması okuma ve yazmayı güçleştiriyordu. Oysa yeni yaşam tarzı artık tüm vatandaşların okuma ve yazma öğrenmesini gerektiriyordu. Gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra 1.Kasım.1928 tarihinde Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati döneminde yeni Türk alfabesi kabul edildi. Hızla yeni alfabe öğrenilmeye başlandı. Bugün Türkiye’de okuryazar oranı %90 civarıdır. Ülkemizde üniversite sayısı da 200 civarındadır.
Tüm bu devrimleri yapanlara minnet borçluyuz. Ben de dağda ağaç kesen bir kişinin oğlu olarak devletin okullarında okuyup öğretmen oldum ve ülke çocuklarına eğitim verdim. Yoksa Osmanlı döneminde olsa idi yine dağda ırgattım.
Saygılar.
2.Kasım.2024
Sinan Kahyaoğlu