Aklın olmadığı yerde deprem kapıya dayansa ne fark eder?
Akıl sarsıntısı daha kötü değil mi, geleceğe umutla bakamadıktan ve aydınlık yarınların hayalini bile kuramadıktan sonra.
Sallanıyoruz ya nicedir.
Hem de iyi korkutuyor deprem bu kez.
Bilim insanları yine acı tespitler yapıyorlar ya 30 yılda bir arpa boyu yol alamadığımıza ilişkin.
Ama bir kısım akıl dışı canlılar (kusura bakmayın aklı olan insanların böyle konuşamayacağını düşündüğümüzden “insanlar” değil de canlılar deme gerekliliği hissettik) dönüp dolaşıp konuyu nerelere çekip neler diyorlar..
Tescilli Atatürk düşmanları “Amerika’ya boyun eğmediğimiz sürece” bu sallantıların devam edeceğini söylüyor.
Adnancılar ile FETÖ’cüler ise depremin oluş yerine dikkat çekerek başka başka anlamlar yükleyip depremleri kendilerinin durumlarına bağlıyorlar.
Akıl çıkınca baştan?
Kaç deprem geçse de akıllanmayacağımız aşikâr.
Oysa…
Deprem demek bilim demek; bilim demek inceleme, araştırma, analiz, sonuç demek…
Depremin ne zaman olacağı bilinmiyor ama bilinen o ki her zaman her büyüklükte depremin olabileceği topraklarda yaşıyoruz.
Öyleyse ne yapmak gerek belli değil mi?
Disiplin şart.
Kamu ciddiyeti şart.
Önlem şart.
Bu noktada boşa geçen her saniye büyük kayıp.
Telafisi imkânsız bile bile ihmaller silsilesi.
En küçük meydan bile bırakmadığımız, rant uğruna şehirciliği katlettiğimiz bu zamanlarda bilimin ve bilim insanının sesine kulak vermediğimiz zaman bakınız tescilli Atatürk düşmanı ne diyor:
“ABD’ye boyun eğmedikçe daha çok sallanırız, her şeye razıyız, yeter ki geri adım atılmasın”
Yani dediği şu; “depremleri ABD yaptırıyor”
ABD deprem yaptırıyorsa bilimin gücündendir önce bunu da bir parantez içinde söyleyelim.
Lakin bu komplo teorileri zaman zaman gündeme gelse de bu konudaki iddialar ciddiye alınacak düzeye gelirse elbette yetkililer ve bilim insanları da bu görüşler hakkında yorumda bulunurlar.
Lakin…
Bu komplo teorilerine bakarsak deprem demek ki sadece İstanbul’u hedef alıyor.
Kuzey Anadolu Fay Hattı diye de bir şey yok.
Keza, Türkiye bir deprem ülkesi de değil.
Yine altını çizelim, demek ki ABD; Türkiye’yi yıkmak istiyor ki deprem yaptırıyor.
Öyle mi?
E Türkiye’yi karıştırmak için depreme ne gerek var; içimizdeki hainleri dış mihrakların beslemesiyle zaten her türlü karışıklığın yaratılabileceği bir coğrafyada değil miyiz biz?
FETÖ; Türkiye’deki oyununu dahi, sadece kendi başına mı kurguladı; dış güçlerin rolü yok muydu?
Velhasıl konuyu dağıtmayalım…
Akla, bilime, bilimin yol göstericiliği altında yapılması gerekenlerin yapılmasına ihtiyacımız var.
Kandilli bile çoğu kez daha sakin bir dil kullanırken bu kez yapılan açıklamalarda bakın ne diyor:
“Enerji birikiyor, sona doğru yaklaşıyoruz.”
Depreme hazır olmamız gerek.
Bu trafik keşmekeşinde, bu yoğun nüfus altında, bu sıkışık ve betona teslim olan şehirlerle varsın FETÖ severler, Adnan Hocacılar depremin oluş yerine manalar bağlayıp kendilerini gündeme getirsinler… Sallanmasak da sallanıyorlar zaten.
Bilim insanları ne diyorsa onun yapılma zamanıdır. Çok geç kalsak da bu kez bilimi dinlememiz şarttır.