Hukukun son halidir.
Biten ve ayağa kalkamayacak hale gelen.
Atasözünün ilk kısmı “cuk” bize göre:
Hukuku saldık çayıra…
İkinci kısmı ise müphem:
Mevla’m kayıra mı?..
Yoksa Mevla’m cezamızı verecek mi?..
Bu akılsızlık, bu bile bile lades, bu dibe vuruşlukla hukukun ayağa kalkamayacağı kesin hale geldiğine göre kaldı mı bir nebze olsun ümit?
Kalmadı.
Sözün bittiği yer.
Gün geçmiyor ki hukuk fakültesi açılmasın.
Yine açıldı.
Yazıyoruz, bağırıyoruz, ağlıyoruz, her açılan fakülte hukuku kör kuyunun dibine biraz daha yapıştırmaktır diyoruz.
Yargı reform belgeleri yayınlanıyor üç beş ayda bir.. Yok sınavmış, yok kalite gelecekmiş, yok hukuk fakültesi açılmasına sınırlama gelecekmiş…
Miş miş de miş miş halleri.
Kendin çal kendin söyle hali mi bu, anlamak mümkün değil.
Bir tarafta öyle, öbür tarafta tam tersi.
İsmini bile duymadığımız üniversitelerden birinde daha, İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi bünyesinde de Hukuk Fakültesi açılmış.
29 Mayıs Üniversitesi, Diyanet Vakfı’nınmış.
Diyanet Vakfı neden açar ki Hukuk Fakültesi?!
İşte bu fakülte, Türkiye’nin 133. Hukuk fakültesi olarak kayıtlara geçti.
Yavru Vatan’dakileri de sayarsak…
Saymayalım, burası yeter.
133.
Bu arada, İstanbul Barosu’na kayıtlı avukat sayısı da bu satırların yazıldığı an itibariyle 47.005 olmuş.
Memleketteki Anayasa ve Ceza Hukuku ana bilim dallarındaki profesör sayısı ise 40 bile yok!
Rakamların dili karşısında ne söyleyebilirsiniz ki?
Daha ne desin rakamlar?
Biraz olsun bakılsa (düşünülse dahi demiyoruz, bakılsa demek kafi), ortadaki hukuk faciasının ne olduğu görülecek.
Oluk oluk mezun veren fakülteler ve iş bulamadığı için İstanbul’da 1500 TL ile çalışan avukat var, daha ne?!
Reform mu dediniz?
Hukuk eğitiminde nitelik sağlanmadığı, temel çürük gittiği sürece reformun hayata geçmesini beklemeyin.
133 fakülte.
Ceza ve Anayasa alanında 40 profesörümüz yok.
Zaman içinde artar mı dediniz?
Artacak tabi.
Çünkü prof olmak da kolaylaştı. Birkaç yayın, makale.
Yabancı dil bilme şartı da yok; çevir yabancı dilden birkaç makale ve yayın, biraz oynama yap, süre (bekleme) şartını da yerine getir.
Oldun mu profesör, oldun.
Çocuk yaştaki hakimlerden sonra bilim(!) alanında da genç yaş profesörlükler gelmeye başlamadı mı nicedir?..
Böyle iniyoruz aşağıya…
Saldım çayıra… Ama Mevla’m kayıracak mı, işte orası şüpheli!
