featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. SAHİ BİZ SEVMEYİ NE ZAMAN UNUTTUK!

SAHİ BİZ SEVMEYİ NE ZAMAN UNUTTUK!

İkinci Dünya Savaşı’nın bitmesinin ardından CESARE PAVESE  bakın neler yazıyor.

“… ÖYLE GÜNLER VARDI Kİ, TANIMADIĞINIZ BİRİNİN BİR BAKIŞI, BİR GÖZ KIRPIŞI BİZİ KENDİMİZE GETİRİP UÇURUMUN KENARINDAN GERİ DÖNDÜRMEYE YETİYORDU. HER YERDE, EN BİLGİSİZ VEYA KARANLIK GÖZLERDE BİLE, KATILMANIN BİZE KALDIĞI BİR İNSAN SEVGİSİNİN VE BİR MASUMİYETİN GİZLİ OLDUĞUNU BİLİYORDUK…”

BU SATIRLAR, BİR CEHENNEMİN ORTASINDA BİLE İNSANA DİRENME GÜCÜNÜ VEREN TEK ŞEYİN YİNE İNSANI SEVMEK OLDUĞUNU KANITLAMIYOR MU?

Sevmeyi ne zaman unuttuk bilmiyorum. Daha dün İkinci Dünya Savaşı’nda 50 milyon insan ölürken bizlerde o günleri yaşayan anne babalarımızın ekmek veya şeker kuyruğunda yaşadıkları sıkıntıları anlattıkları kin ve nefret tohumları ile büyümedik mi?

Oysa dünya ülkeleri ateş sarmalında insanları da bir fare gibi öldürülürken, ülkeyi bu ateş sarmalının dışında tutabilmek akşam olduğunda ailenin tüm fertlerinin bir arada olduğu bir ortamı sağlayabilmek gibi önemli bir görevi çözenlere karşı lağım farelerinin kışkırttığı sözlerin etkisi altında kalarak kin ve nefret duymadık mı?

Hala o günleri bu kin ve nefret duygusu ile hatırlatmıyorlar mı? Kimse de sormuyor? EVET SIKINTI ÇEKTİK AMA EN ÖNEMLİSİ DÜNYANIN O ZOR GÜNLERİNDE ÜLKEMİZ YÖNETİCİLERİ BU PİS OYUNUN DIŞINDA KALARAK, BU HAKSIZ SAVAŞTA ÖLEN VEYA ÖLDÜRÜLENLERİN SORUMLULUĞUNU ALMAYARAK BİZLERE TEMİZ BİR İSİM İLE AİLE BÜTÜNLÜĞÜMÜZÜ BIRAKTI. BELKİ DE AVRUPA’NIN VE ABD’NİN BÜTÜN HIRÇINLIĞI BUNDANDIR. ONLARIN GEÇMİŞİNDE GEREK İNSANLIĞA KARŞI GEREKSE DOĞAYA KARŞI İŞLENMİŞ BİR KATLİAM, KAN VE GÖZYAŞI VARDIR. SÖZDE SOYKIRIM İDDİALARININ ALTINDA YATAN GERÇEK SAKIN BU OLMASIN…

Yıllar geçti bizim kuşak anne ve baba oldu. Bizlerde 12 EYLÜL ÖNCESİ yaşadığımız o karanlık günlerin çaresizliği ve içimizdeki yalnızlık duygusunun etkisiyle siyasete ilgi duymayarak bütün gücümüzü ailemize ve dolayısıyla çocuklarımıza verdik. İyi bir aile ortamı sağlarsak yaşamdan alacağımız huzurun bize yetebileceğini düşündük. Oysa hepimiz biliyorduk! Bir boşluk nerede meydana gelirse gelsin mutlaka bir şekilde doldurulurdu. Bu ülkenin üreten, kültür ve sanat etkinliklerine karşı duyarlı, yeniliklere açık, çağdaş, girdiği her ortamı güzelleştiren, tartışan ve iletişime açık bizlerin, boş bıraktığı alan artık doldurulmuştu.

Çocuklarımız mutsuz… ‘Yeni Dünya Düzeni’nin ve anne ve babalarının baskısıyla çocukluklarını yaşayamadan test soruları içinde büyüdüler. Okul ve dershane dışında sokağa çıkamadılar, çıkanlara da acaba ne yapıyor diye kuşkuyla baktık.. Bizler “Yavru ile Katip’in filmine güldük onlar da “Recep İvedik” de kendi hallerine güldüler. Yaşamlarında test tipi soruları en fazla çözenlerin ilgi odağı olduğu diğer anne ve babalar tarafından örnek çocuk diye gösterildiği ama diğer yandan toplumsal duyarlılığı olmayan robot düşünce ve davranışlı çocuklarımızla övünür olduk. Onlara ne okuyacaklarına, neyi seçmeleri gerektiğine hep biz karar verdik. Sınavlarda gösterdiği başarı durumuna göre sevgimizi arttırdık veya azalttık. Bu davranış yöntemi ile de onlara sorumluluklarını hatırlattığımızı düşündük…Özetleyecek olursam çocuklarımıza yaptığımızı 12 EYLÜL BİZE YAPMADI!..

1990’lı yıllarda Berlin duvarının yıkılması ile artık dünyanın değiştiğini düşündük. Oysa değişen dünya yuvarlak iken düz olduğuydu. Küresel sermaye dünya genelinde toprağın altına 9 trilyon doları gömerek,  internet denilen yeni şeytan ile hayatımızı düzleştiriyordu. Sıra gelmişti, insanın düzleşmesine… İnsan da düzleşti mi yeni dünya sorunsuz inşa edilebilirdi. Hayatımıza bu süre içinde kirli paranın getirdiği zenginlikler girmeye başladı. Teknolojik ev aletleri, cep telefonu, araba, ev, seyahatler derken dünya insanın avucuna sığarken, insan koca dünyaya sığamaz oldu. Bir avuç insanın zenginliği ve lüksü için milyarlarca insan ölüme yatırılırken, kimsenin gıkı çıkmıyordu. Çünkü yeni dünya düzeninin çelişkisi değişmişti. Emek-sermayeden ‘kullan-at’ dönemine geçilmişti. Eskiyen, işine yaramayan yada modası geçmiş her şeyi at. Önemli tüketmek.. Tüketerek daha fazla insan olduğunu kanıtlamak. Emeğin değersizleştirildiği bir süreçte önemli olan girişimcilik ruhudur diyen temelsiz bir bakış açışının kısırlığı içinde çocuklarımızı da piyasa şartlarına uygun bir şekilde hayata hazırladığımızın farkına varamadan koşuşturma içinde kazanmak zorundasın dedik. Bu öyle bir hal aldı ki çocuklarımız yerinde düşünmeye ve hareket etmeye başladık. Oluşmaya başlayan “YENİ DÜNYA DÜZENİNDE” UYUM SAĞLAMAK VE OLUŞAN PASTADAN DAHA KALİTELİ PAY ALMAK ADINA, çocuklarımız çok çalışmalı, test tipi sınavlara girmeli en başarılı olmalı, en iyi fakültelerde özellikle de bizim arzu ettiğimiz bölümlerde okumalı sonra da yüksek maaşlı bir işe girerek gerekirse bu ülkeden giderek kendini kurtarmalıydı. Adını da koymuştuk. “DÜNYA VATANDAŞI OLMAK…” Kararı biz vermiştik. Onlara sormadık. Çocukluk arkadaşı yoktu. Okulu ile ilgili anıları yoktu.(Sadece derece yaptığında aldığı hediyeleri hatırlıyordu.) Ülkesinin herhangi bir sorununu tartışmadığı için bilmiyordu zaten bilmesine de ihtiyaç yoktu o zaten başarılı olursa bu ülkeden gidecekti.

Garip değil mi? Anne ve babaları gençliğinde iki emperyalist ülkeye karşı ülkelerinin bağımsızlığı için yürürken çocukları o ülkelere gidip hayatlarını kurtaracaktı. Hayat kurtarmak ne demek… Daha fazla et veya balık yemek mi ya da daha lüks konutlarda çok güzel kadın veya erkekle birlikte yaşamak mı? İnsanı en fazla mutlu eden şeyler onlar olsaydı eğer toplumsal ilerleme ve gelişme olur muydu… Oysa gayet iyi biliyorlar ki “ana kök” dışında gittiğin diğer köklerde sığıntı olursun. Hiçbir zaman önemsenmezsin. Sen verdiğin sürece dikkate alınırsın. Senin itiraz etme ya da sokakta kurallar dışına çıkma hakkın yoktur. Birinci sınıf olamazsın çünkü kökün peşinden gelir..

Düşününce çıldıracak gibi oluyorum. BAŞARILI ÇOCUKLARIMIZA BU ÜLKEDEN GİT HAYATI KURTAR DEMEKLE SIĞINTILIĞA YÖNLENDİRİYORUZ ÖTE YANDAN İÇERİDE KALANLARIN DA KÖLE KOŞULLARINDAN DAHA AĞIR ŞARTLARDA YAŞAMALARINI İBRETLE SEYREDİYORUZ….

SAHİ BİZ SEVMEYİ NE ZAMAN UNUTTUK!
Sevgi ve saygılarımla… Vecdi YILMAZ

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
SAHİ BİZ SEVMEYİ NE ZAMAN UNUTTUK!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!