Sadece siyasilere mi serbest?..
Velev ki vatandaş saçmalıyor…
Hem özellikle saçmalıyor diyoruz yani siz onu hukuka aykırı olarak anlayın, kastettiğimiz o şekilde konuşmalar misal…
Vatandaşa ceza ille de tutuklamayla peşin ceza mı?..
Eleştiri, ağır eleştiri, hakaret arasındaki ayrım siyasilere dokunduğu zaman hep hakaret olarak niteleniyor da siyasilerin konuşmaları?
Açıkça Anayasayı ihlal eden, Anayasanın değiştirilmesi mümkün olmayan maddelerine durup durup bulaşanlara hiç soruşturma açıldığını falan duydunuz mu?
Yemin ihlali yapanlar…
Atatürk’e uluorta inanılmaz şekilde saldıranlar…
Anıtkabir yıkılsın diyenler…
Onlara tutuklama ancak çok büyük sansasyonel bir seviyeye yükselince belki…
Çoğu kez “ifade özgürlüğü”!..
Ki ifade özgürlüğü kuşkusuz önemlidir.
Barışçıl protesto vatandaşın anayasal hakkıdır.
Eleştiri, ağır eleştiri suç olamaz, eleştiriden ve ağır eleştiriden suç icat olunamaz…
Kaldı ki gerek siyasiler gerek kamuoyunda tanınmış kişiler ve gerekse idare merciinde kim olursa olsun bu kapsamdaki herkes eleştiriye de ağır eleştiriye de tahammül etmek zorundadır ki bizde bırakın tahammülü imara aykırı inşaatı haberleştiren yayın organına şak diye erişim engeli geliyor… Muhatabı hemen şikayet ediyor, özel hayat falan filan.
Ne özel hayatı?..
Yatak odası değil konu, imara aykırı bir faaliyet var mı yok mu?..
Ama şak şikayet, şak erişim engeli, şak savcılık soruşturması…
Peki nerede kaldı basın yayın özgürlüğü?..
Karikatüristler tutuklandı, tutuklanıyor ülkemizde ötesi var mı?
Adı üstünde karikatür.. İnceden mizahi eleştiridir politik karikatür…
Bir zamanların Gırgır, Çarşaf, Fırt dergilerini hatırlayın…
Fikir gazetelerinden daha vurucu eleştiriler karikatürlerle gelirdi de hiçbir karikatürist tutuklanmazdı.
Geldiğimiz noktaya bakın bir de şimdi?..
İfade ve fikir özgürlüğü derken çocuklara, gençlere Kuva-yi Milliye Destanı’nı daha çok okutmak için Nuri Kurtcebe’nin çizimlerinde bile “uygunsuz içerik” olduğu iddia edilerek kütüphanelerden çıkarılması istenmiş. Uygunsuz içerik denen birkaç çizim… O zaman ne Kara Murat okuyabilirsiniz ne Tarkan misal! Ama kafalar hep olumsuzluğa çalışınca saçmalama özgürlüğü böyle doğuyor işte!
Bugünün dünyasında sosyal medya aracılığıyla her vatandaş eleştiride bulunabilir.
Bakınız Nasuh Mahruki’nin eleştiri odaklı bir paylaşımı yüzünden tutuklanması, tutukluluğa yapılan itirazın reddedilmesi peşin ceza değilse nedir?..
Varsayalım ki; o paylaşım suç unsuru içersin ve hakaret suçunun unsurları oluşsun…
Yargılamanı yap, kesinleşsin ceza, yatarı varsa o zaman alırsın içeri.
Tutuklama en ağır güvenlik tedbiridir.
Tutuklama şartları çok hassas ve kişinin tek paylaşımı değil varsa tüm suç geçmişi ile beraber değerlendirilmelidir.
Olur olmaz suç makinelerini tutuklama, tutuklasan da itiraz ile serbest bırak sonra Mahruki gibi isimleri suç makinalarıyla eş tut.
Bir kere Mahruki’nin salt geçmişi ve sayısız hayat kurtarışı ile devletine yardımı dahi bu sebeple toplumsal vicdanın yaralanmasına sebep olur.
Atatürk’ün Samsun’a kendi inisiyatifiyle değil de o zamanki devlet aklıyla çıktığını söylemek tamam bir hakaret ve suç unsuru içeren bir ifade değil.
Ama gerçek ve doğru da değil, o zaman sormazlar mı o siyasiye; “hangi devlet aklıymış o” diye?..
Eleştiri, ağır eleştiri, hakaret; ifade özgürlüğü kapsamında hassas derecede dikkat edilmesi kavramlar.
Mahruki veya Cumhurbaşkanı’nı protesto edenler için söylemiyoruz, genel olarak ifade edelim tekrar: Vatandaş velev ki saçmalasın. Her saçmalayana tutuklama çok ağır bir yaptırımdır.
Saçmalama özgürlüğü sadece siyasilere tanınan bir hak mı; ayrıca bunu da düşünmek gerek kuşkusuz.