featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. SABIR TÜKENDİ TAHAMMÜL SINIRDA

SABIR TÜKENDİ TAHAMMÜL SINIRDA

Ortak anlamlar içeren sabır ve tahammül kavramı, genelde birbirinin yerine kullanılır. Oysa aralarında ince bir ayırım vardır. Sabır; seçilmiş bir davranış, tahammül ise; zorunlu bir katlanıştır.

Mesela mutsuz bir evliliği sürdürmek, sabır mı, yoksa tahammül müdür?

Şikâyetlerine rağmen birini veya alıştığı düzeni kaybetmek istemeyen, hayatın akışında veya birilerinin güdümünde sürüklenip giden kişi için bu durum; kabulleniş veya boyun eğişten başka bir şey değildir.

Özellikle başkalarının varlığı ile var olabilen kişilerin, kendilerine olan değersizlik inancı onları tahammüle zorlar. Bu tutum, hayat boyu taşınan bir yüktür. Bu yükün kader olduğunu düşünenler, aksine sabrettiklerini söyleseler de onların sabır dediği şey tahammülün ta kendisidir.

Çünkü sabır, bir hedefe ulaşmak için zorluklar karşısında gösterilen çabanın bekleme sürecidir. Bu süreçte insana güç veren hedefe ulaşma inancı vardır. Yorgunluklar, kırgınlıklar yaşansa da tahammül gibi aşağı çekmez insanı.

Tahammül kaderciliktir ve alıp götürür insandan birçok şeyi. Sabır çözüm odaklıdır ve insanı güçlendirir. “Benim kaderim bu” dediğiniz sürece sabır değil, tahammül ediyorsunuzdur. Yani sabır, tahammül değildir özetle.
Zira günümüzde sabır tükendi, tahammül ise sınırda can çekişiyor ve yerini tahammülsüzlüğe bıraktı.

Öyle ya insanın kendisine bile tahammül edemediği bir süreç içerisindeyiz. Çevresinde olup bitenleri objektif bir gözle inceleyen birçok gözlemcinin de genel görüşü bu yönde.

Mesela adına sevgi deyip kendi çocuğumuzun olumsuz davranışlarına katlanıyoruz ancak başka çocukların sesine bile tahammül edemiyoruz.

Hepimiz araç kullanmayı trafikte öğrenmişken, araç kullanmaya yeni başlayanlara tahammül edemiyor, onları çeşitli şekillerde taciz ederek strese sokuyoruz.

En az bizim kadar yaşam hakkı olan sokak hayvanlarına, bakıma muhtaç yaşlılara, engeli ile birlikte yaşama tutunmaya çalışanlara, kendi seviyemizde görmediğimiz insanlarla aynı ortamda bulunmaya, dinlemeye, anlamaya, sağduyulu olmaya hatta başkalarının başarılarına, her şartta mutlu olmayı başaranlara ve neredeyse dağlara, taşlara, ağaçlara, uçan kuşlara bile tahammülümüz kalmadı artık.

Peki, biz neden bu hale geldik?

Narsist, bencil ve duyarsız olan insanlar neden bu kadar çoğaldı?

Toplum olarak psikolojik rahatsızlıklarımız mı arttı da doğru düşünemiyor, hissedemiyor ve doğru davranış sergileyemiyoruz?

Yoksa kontrolsüz nüfusun ve çevresel uyaranların artışı, ekonomik sorunlar, adil olmayan bir yönetim sistemi içerisinde gelişen tükenmişlik, ülkenin geleceğe dair belirsizliği karşında duyulan endişe ve daha sayabileceğimiz birçok etken midir, günbegün artan tahammülsüzlüğe sebep olan?

Ve bu tahammülsüzlükle nasıl bir gelecek inşa ettiğimizin farkında mıyız?

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
SABIR TÜKENDİ TAHAMMÜL SINIRDA
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 31 Temmuz 2024, 16:26

    Çok guzel bir makale olmus kaleminize saglik

    Cevapla
  2. 3 Ağustos 2024, 18:15

    Eline yüreğine sağlık demetciğim yine çok güzel tespitler günümüzde herkes kendinden bir şey buldu bu yazıda eminim. Günümüz insanın da o kadar çok duyarsızlaşma oldu ki ne idealleri kaldı insanların ne de ahlaki değerleri tahammülsüzlüklerini bile değiştirecek güçleri yok ya da aldırmıyorlar.

    Cevapla
Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!