Balıkesir, Sabahattin Ali’nin öğrencilik yıllarında İstanbul ve İzmir kadar olmasa da edebiyat, kültür ve basın hayatı itibariyle oldukça zengin bir dönem yaşamıştır. Bunda, Balkanlar’dan geri çekilen Osmanlı’nın eğitim kurumlarını taşıdığı şehirlerin başında Balıkesir’in gelmesinin etkisi vardır. Cumhuriyet döneminde de Balıkesir’in bir eğitim üssü seçilmesi oldukça etkili bir tercihtir. Cumhuriyet’in ilanıyla beraber yayımlanan Dilek (1923) , Çağlayan (1925-1926), Irmak ve Gençler Yolu gibi dergiler, politikadan uzak edebiyat dergileridir. Balıkesir’de, bazen siyasal durumlardan kendini gösterse de 80’li yıllara kadar süren bir edebi gelenek hep var olmuştur.
Sabahattin Ali de daha öğrencilik yıllarında başta edebiyat öğretmeni Mehmet Gazali Bey olmak üzere (söz konusu dergilerin yazar kadrosunda yer almıştır) öğretmenlerinin teşvikiyle dergilerde şiirler ve öyküler yayımlamaya başlamıştır. Sabahattin Ali’nin on-on bir civarında şiiri, o yıllarda Balıkesir’de öğretmenlik yapan Orhan Şaik Gökyay’ın çıkardığı Çağlayan Dergisi’nde yayımlanmıştır. , Bu şiirlerinden biri, babasının adıyla yani ‘’Ali Selahattin’’ müstear adıyla çıktığı için kime ait olduğu uzun süre tartışılmıştır.
Bu arada Çağlayan Dergisi’nin 15 Kânunusani (Ocak) 1926 tarihli 7. Sayısında yayımlanan bu Gazel’de “İstanbul Muallim Mektebi Türkçe Muallimi Ali Selahaddin” şeklinde gerçek durumla pek örtüşmeyen bir ibarenin yer alması da oldukça ilginçtir. Sabahaddin, Sabahaddin Ali, Ali Selahaddin gibi değişik isimler kullanan Sabahattin Ali’nin, böyle bir adı neden kullandığı pek anlaşılır değildir. Bu konu, o dönem Çağlayan Dergisi ile ilgili yazılarda tartışılmıştır. Dergiyi çıkaran Orhan Şaik Gökyay’ın Sabahattin Ali ileilişkilerini 1929 yılında Almanya’da tahsilde iken “ağabeyin” şeklinde samimi bir hitapla gönderdiği kartpostalla sürdüğü bilinmektedir. Daha sonra ise, 1941 yılında görev icabı bir yazışma dışında pek ilişkilerinin olmadığı söylenebilir.
Sabahatin Ali’nin Balıkesir’deki öğrencilik hayatı bitip İstanbul Muallim Mektebi’ne naklinden sonra eserlerini yayımladığı bir başka dergi de Irmak’tır. Esat Adil tarafından çıkarılan dergi, 5 Şubat 1928 tarihinde yayın hayatına başlamıştır. Burada şiir ve öyküleri yayımlanan Sabahattin Ali’nin Esat Adil ile Balıkesir’de tanışmış olduğu düşünülmektedir. Kendisi, daha sonraki yıllarda da özellikle politik alanda ilişkileri ve dostlukları devam eden Esat Adil’in çıkardığı bu dergiye yazar ve şair olarak katkı sunmuştur.
Müstecabizade Esat Adil’in çıkardığı Irmak Dergisi’nin dördüncü sayısında Sabahattin Ali’nin “Hayat” adlı bir şiiri ve altıncı sayısında da “O Arkadaşım” adlı bir öyküsü yayımlanmıştır. “O Arkadaşım” adlı hikâye, daha sonra Sabahattin Ali’nin ‘’Çakıcının İlk Kurşunu’’ adlı eserinde de yer almıştır.
Sabahattin Ali, Irmak’tan sonra Balıkesir kökenli dergilerde yer almamıştır. Ancak Balıkesir’de tanıştığı başta Esat Adil Müstecaplıoğlu olmak üzere pek çok şair ve yazarla ilişkileri sürmüştür. Sevgili okurlarım, son olarak sizlere kısaca bunlardan bahsetmem istiyorum:
Şair ve yazar Müstecabizade Esat Adil, 11 Aralık 1932 tarihinde CHF Balıkesir İdare Heyeti tarafından kurulan Halkevi’nin başkanlığını yapmıştır. Ve Sabahattin Ali’nin yakın dostlarından biridir. 19 Şubat 1933’te yayımlanmaya başlayan Kaynak Dergisi’nin yayın müdürü de Esat Adil’dir. Bu derginin yazar ve şairleri arasında, Sabahattin Ali’nin de Irmak ve Çağlayan dergilerinden dostları olan Orhan Şaik Gökyay ve Mustafa Seyit Sutüven de yer alır. Mustafa Seyit Sutüven ile Sabahattin Ali’nin uzun yıllar sürecek çok yakın bir arkadaşlığı olmuştur.
Esat Adil ise Sabahattin Ali’nin özellikle belirli bir siyasal dönemden sonra yakın arkadaşlıkla beraber yakın bir yoldaşı olmuştur. Esat Adil ile kendi ifadesiyle “22 yıldan beri arkadaş”tır. Sabahattin Ali , Esat Adil’i “Dürüst, vatansever, ileri fikirli ve tok yazıları olan” birisi olarak tanımlar.
Mektuplarında Esat Adil’in adı sıkça geçer. Özellikle Yeni Dünya Gazetesi hazırlıkları sırasında mektuplaştıkları görülür. Esat Adil, Sabahattin Ali’ye “kardeşim” , “canım kardeşim” Sabahattin Ali’nin ise “Sevgili Esat” diye hitap ettikleri görülmektedir. Esat Adil’in Adiloğlu olarak anıldığı bilinmektedir. Mektuplardan Sabahattin Ali ile Esat Adil arasında Yeni Dünya Gazetesi hazırlıkları sırasında dalgınlıktan kaynaklanan bir kırgınlık yaşandığı anlaşılmaktadır. Markopaşa’da yazmaya başlayan Sabahattin Ali ile Aziz Nesin yazışmalarından da bu durum sezilmiştir. 1947 yılındaki yazışmalardan da anlaşıldığı üzere Esat Adil de hapistedir. Ve Sabahattin Ali ile yazışmaları kesilmiştir. (Son)
Kaynaklar: BOZDAĞ, Erdal (2013) “Yerel Bir Mecmua Örneği: Çağlayan Mecmuası (İnceleme-Fihrist) GÜLTEKİN, (2012) “1928’de Yayımlanan Bir Taşra Dergisi: Irmak Üzerine” NARLI, Mehmet (2004) “Sabahattin Ali’nin Çağlayan Dergisi’ndeki İlk Şiirleri”