1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. SABAHATTİN ALİ’NİN EDEBİ DÜNYASINA GENEL BİR BAKIŞ (3)

SABAHATTİN ALİ’NİN EDEBİ DÜNYASINA GENEL BİR BAKIŞ (3)

featured

Sabahattin Ali’nin edebiyat ve sanat aracılığı ile başarmak istediği şeydir:

İnsanları daha iyiye, daha doğruya, daha güzele yükseltmek, insanlarda bu yükselme arzusunu uyandırmak.”

Sabahattin Ali, zaman içerisinde toplumcu gerçeklikten, eleştirel gerçekliğe ulaşmıştır. Özellikle romanları farklı açılımlara, yorumlamalara ve incelemelere yol açmıştır.

Bu ilerleyiş; yazarın ve çok yönlü olan eserleri ve sanatı, toplumsal bir eylem olarak görmesinden kaynaklıdır.

Sabahattin Ali’ye göre, edebiyatın toplumsal bir görevi vardır.

Edebiyat; insana, hayatı ve insanı anlatmalıdır. Ve açık, anlaşılır ve samimi olmalıdır.

Sabahattin Ali’nin sanata ve edebiyata bakışı, onu, entelektüel açıdan eleştirel bir bakış açısına ulaştırmıştır.

Türk aydınlarının kendi toplumuna, kendi halkına ve kendi kültürüne yabancılaşmasını eleştirir, Sabahattin Ali.

Yazar, aydınların ve edebiyatçıların toplumdan özellikle köylüden uzak kalmasından yakınmıştır.

Oysa edebiyatçı ve aydın, halkın sevincine de üzüntüsüne de ortak olabilmelidir.

Sabahattin Ali’nin eserleri, kendisinden önce yazılmış romanlardan farklı bir olarak gerçekçi bir anlatıma sahiptir.

Sabahattin Ali’nin romanları, tarihsel açıdan da önemli yapıtlardır.

Tanzimat’tan 1950’lilere kadar Türk romanında Batılılaşma kendini belirgin bir şekilde göstermiştir. Yazarların çoğu toplumsal konulara yönelmemişti. Mevcut düzeni sorgulamıyordu.

Toplumsal yapıyı ve köylü sınıfının durumunu ele alan ilk roman örneği; 1937’de yayımlanan Kuyucaklı Yusuf’tur.

Türk romanını,  Anadolu ile buluşturan Kuyucaklı Yusuf; bu yönü ile öncü bir eserdir.

Kuyucaklı Yusuf’ta; bürokrasi, eşraf ve toplumsal gerçekliği yansıtan halk vardır.

Bunun yanı sıra Kuyucaklı Yusuf’a “soylu eşkıya” romanlarının öncüsü de denilebilir.

Sabahattin Ali’den sonra, soylu eşkıya romanları yazılmaya başlanmıştır.

Sabahattin Ali’nin romanı, o dönemin sosyal yapısının getirdiği düzeni ele almıştır.

Ve çok daha önemlisi Sabahattin Ali’nin romanları evrensel bir boyuttadır.  Eserlerinin sanatsal değeri de güçlüdür.

Sabahattin Ali, dönemin diğer edebiyatçıları gibi ilericilik-gericilik veya yeni-eski gibi tartışmalara girmemiştir. Bunun yerine iyi-kötü ikilemine yönelmiştir.

Romanlarında, kötü ve iyi olan insanlar yer almıştır. Ancak bir insan bütün yönleriyle tamamen kötü değildir. Sabahattin Ali, bu durumda kötülerin bile iyi olabilecek yönlerini de anlatmıştır. Ve insanları anlamaya çalışmıştır.

O’nun bu yaklaşımı, Türk edebiyatında romanların kurgulanmasında çığır açmıştır.

Sabahattin Ali’nin, ortaya koyduğu eserleri, bu eserlerin yapısal özellikleri ve içeriği açısından Türk edebiyatında bir “ekol” olduğunu söyleyebiliriz.

Sabahattin Ali, bir edebiyatın öncülüğünü yapmakla yetinmemiştir. Klasik sayılmaya değer estetik eserler ortaya koymuştur. O, Turgenyev, Maupassant, Çehov ile yan yana duran bir ustadır.

Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan ve Kürk Mantolu Madonna gibi eserler dünya edebiyatında haklı olarak yer almıştır. Ve her bir eserin, ölmez edebî bir değeri vardır.

Sabahattin Ali öncesi yayımlanan romanlar, daha çok büyük anlatılar çerçevesinde kendi konusunu kurgulamıştır.  Sabahattin Ali ise küçük anlatı diyebileceğimiz bir çerçevede, yani daha yerel, daha gündelik ve somut bireyi ele alan romanları ve hikâyeleri kaleme almıştır. Bu özelliği ile de O’nun bir çığır açtığı söyleyebiliriz.

Sabahattin Ali; Kuyucaklı Yusuf’ta ilk cümlelerden itibaren doğal ve toplumsal bir coğrafya ile karşılar okurunu. Romanda, taşradaki iktidar ilişkilerine değinir.  Ve onları görünür kılmaya çalışır.

Sabahattin Ali’nin hikâyelerinde ve romanlarında konuların genellikle Anadolu’dan alınmıştır. Bu konular, planlıdır. Ve başı, ortası ve sonu olan konulardır.

Her hikâyesi küçük bir roman gibi alınabilir. Romanları ise temel bir olay etrafında, küçük olayların dile gelişidir.

Nazım Hikmet; Sabahattin Ali’nin, Almancayı çok iyi bilmesinden dolayı O’nun ilk eserlerinde Alman romantiklerinin etkisi altında kaldığını belirtmiştir.

Yine O’na göre, Rus edebiyatından; Gogol, Tolstoy, Turgenyev, Çehov ve Gorki O’nun üzerinde etkili olan yazarlardır.

Nazım Hikmet’in deyimi ile devrimci halkçı, gerçekçi bir görüşle yazan ilk hikâyecimiz ve romancımız olan Sabahattin Ali’dir. Bu doğrultuda yazan bütün edebiyatçıları etkilemiştir. Ve onların ilham kaynağı olmuştur.

Ünlü Alman Türkolog Horts Wilfrid Brands, Sabahattin Ali’nin iki edebî akımın etkisinde olduğu görüşündedir:

’19. yüzyıl ile 20. yüzyıl başlarının Rus ve Alman realizm ve natüralizmleri. Üstelik bu durum çağdaş Türk edebiyatının önemli ölçüde ilerlemesini sağlamıştır. ‘’

Horts Wilfrid Brands bir başka açıklamasında Sabahattin Ali’ye dair şu yönde görüş belirtir:

Bir yazar ve gazeteci olarak eserlerinde Türk gerçekçiliğini işlemiş olması, Sabahattin Ali’ye ancak ve ancak onur verir. Onun ölümünden on yıllar sonra eleştirel gerçekçi romanlarıyla ülke dışında da ilgi gören, ün kazanan Türk yazarları -bilinçli ya da bilinçsiz olarak- kendilerine örnek olan Sabahattin Ali’ye minnet borçludurlar.” (Son)

Kaynaklar: Sabahattin Ali (Kuyucaklı Yusuf, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2016)

Ramazan Korkmaz (Sabahattin Ali (İnsan ve Eser), Kesit Yayınları, İstanbul 2016

Filiz Ali (Sabahattin Ali- Anılar, İncelemeler, Eleştiriler, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2014)

 

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
SABAHATTİN ALİ’NİN EDEBİ DÜNYASINA GENEL BİR BAKIŞ (3)
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!