“Ölmez Ağacın Gölgesinde Kitap” sloganıyla düzenlenen 4. Edremit Kitap Fuarı’nın ikinci gününde Sabahattin Ali ile yakın arkadaşı Edremitli şair Mustafa Seyit Sutüven anıldı. Nebil Özgentürk ve Filiz Ali Sabahattin Ali’yi anlattı. Yazar Bülent Güldal, Sabahattin Ali’nin yazıları ile Körfez’den dünyaya açılan bir kimlik olduğunu, Mustafa Seyit Sütüven’in de şiirleri ile evrene açılan bir değer olduğunu vurguladı. Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan, Sabahattin Ali Anı Evi’nin ardından Şükrü Tunar Kültür Merkezi önünde yeni düzenlenecek alana Sabahattin Ali Kültür ve Sanat Alanı, Sabahattin Ali’nin Edremit’te yaşarken sık sık kullandığı Akçay Belediye Plajına ise Sabahattin Ali Plajı adını vereceklerini açıkladı.
4. Edremit Kitap Fuarı’nın ikinci gününde Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali ve Sabahattin Ali belgeselini yapan gazeteci Nebil Özgentürk’ün katıldığı programda duygusal anlar yaşandı. Özgentürk, “Önceden rock şenlikleri için geldiğim Edremit’te bu kez kitap şenlikleri için Edremit’li Sabahattin Ali için buradayım. Sabahattin Ali’nin ata toprakları olan Edremit’te O’nu anıyoruz, bugün ziyaret ettiğim Sabahattin Ali Anı Evi’ni de çok beğendim” dedi.
Filiz Ali de “Babam hayatta olsa idi Çok sevinecekti. Edremit onun anne-baba ocağı idi. Babama sahip çıkan tüm Edremitlilere teşekkür ediyorum” sözleri ile duygularını anlattı.
SABAHATTİN ALİ PLAJI
“Biz artık Sabahattin Ali’ye ‘Edremit’in Sabahattin Ali’si diyoruz.” diyen Edremit Belediye Başkanı Selman Hasan Arslan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Önümüzdeki günlerde Şükrü Tunar Kültür Merkezi önünde yeni düzenleyeceğimiz alana Sabahattin Ali Kültür ve Sanat Alanı adını vereceğiz, Sabahattin Ali’nin Edremit’te yaşarken sık sık kullandığı Akçay Belediye Plajına ise Sabahattin Ali Plajı adını vereceğiz. Çünkü onu ölümsüzleştirmek ve yaşatmak istiyoruz”
EDREMİT ŞAİRİ SUTÜVEN (*)
Türkiye Yazarlar Sendikası’nın Balıkesirli ve Edremitli yazarları Nükhet Eren ve Bülent Güldal, Sabahattin Ali’nin yakın arkadaşı Edremitli şair Mustafa Seyit Sutüven’in hayatından kesitler anlatıp, şiirlerini okudular. Yazar Bülent Güldal, Sabahattin Ali’nin yazıları ile Körfez’den dünyaya açılan bir kimlik olduğunu, Mustafa Seyit Sütüven’in de şiirleri ile evrene açılan bir değer olduğunu vurguladı.
(*) En çok bilinen şiiri “Sutüven”, Kaz Dağları’nda bir şelalenin adıdır ve şair, soyadını bu şelaleden almıştır
İnsanlar, kendilerine yol gösterenlere inanırlar. Yeni tanışsalar bile. Sabahattin Ali bunun en gaddarını yaşadı, hayatının son saniyesinde… Her an öldürülme kuşkusu içinde yaşamak, en büyük işkencedir. Kimseye güvenememek, kim olursa olsun, yüzüne bile bakamamak… En sonunda, birilerine; birine güvenirsiniz ve ona karşı sarsılmaz bir inanış içinde olursunuz. O kişi size özgürlük yolunu gösterecek ve kurtaracaktır. Çok değerimiz bu duyguyu çokça yaşadılar. Nazım Hikmet’i yakın akrabası olan Refik Erduran, Karedeniz’de kendisini bekleyen vapura götürüp teslim etmiş ve kurtarmıştı. Sabahaddin Ali de, böyle bir duygu ile, Bulgaristan sınırında, ordudan ihraç edilen Ali Ertekin tarafından başına, kerelerce, sopayla vurularak öldürüldü. Bir an için düşünün, ilk sopa darbesinden sonra, kendisini öldürmek isteyenin, kurtuluş için kendisine güvendiği
kişi olduğu gördüğünde ne düşündü, dersiniz. İşte asıl ol an, ölmüştür bence… Diğer öldürücü darbeler başına inmeden önce… Ali’nin ölümü üzerine olan spekülasyonlar aradan geçen yıllara rağmen hâlâ devam ediyor. Ülkemizde, ne yazık ki, aydın insanlar, işkence görmüşler, öldürülmüşlerdir. Onlar olmasaydı, günümüzde, sanatta; edebiyatta kimlerin ismi geçerdi bilinemez. Ne yazık ki, hala, komünizm, kimi aydınları kötülemek için kullanıyorlar. Her toplantılarında, Nazım Hikmet’in, Sabahattin Ali’nin şiirlerini, büyük bir hayranlıkla, ezbere okuyanlar tarafından bile… Tam bir ikiyüzlülük ile…