Sabahattin Ali’nin ailesi, ölüm haberini neredeyse bir yıl sonra 1949 yılı Ocak ayında aldı. O’na ait olduğu söylenen ceset tanınmaz haldeydi. Teşhis etmeye o zaman hayatta olan annesi ve eşi çağrılmadı. Ceset, esrarengiz bir şekilde kayboldu. Nereye gömüldüğü bilinmiyor. Günümüze kadar gelen iktidarlar tarafından olayın iç yüzü aydınlatılmadı. Bu durum ne zaman son bulacak?
Sabahattin Ali gibi tüm dünyada tanılan, eserleri bir çok dile çevrilen bir yazarın hunharca öldürüldüğünü kabul etmek istemiyorum. Dünyada yazarlara, sanatçılara, fikir ve düşünce insanlarına verilen değeri gördükçe üzüntüm artıyor.
Biz neden değerlerimize onlar hayattayken sahip çıkmıyoruz?
Neden onların özgür düşüncelerine saygılı değiliz?
Neden Sabahattin Ali ve onun gibi katledilen aydınlarımızın unutulmaması için sürekli bir çaba içerisinde değiliz?
Neden bu ölümlere alıştık?
Her birinin cevabında koskoca ayıbımızla karşılaştığımız sorular uzar gider…
Sabahattin Ali’nin çocukluğu, Edremit’in Hekimzade Mahallesi Eski Bayramyeri mevkinde geçer. Gazi İlkokulu’nda okur. Balıkesir Muallim Mektebi’nde öğrenim görür. İlk yazıları Balıkesir’de Irmak Dergisi’nde çıkar. Kazdağları’nda uzun yürüyüşler yapar. Edremir Körfezi’nde çekilen pek çok fotoğraflarını biliyoruz. Bölgeyi onun gibi en insani duygular ile yaşayan yoktur. Hikayelerinde Kazdağları’nın doğal güzelliğini yaşarız. Köylülerin hayatını en can alıcı ifadeler ile anlatır. Hasanboğuldu Efsanesi’ni ondan öğreniriz.
Sabahattin Ali’nin Edremit Körfezi için önemi çok büyük. O nedenle söylemeden geçemeyeceğim. Edremit’te yaşadığı ev, çoktan tüm dünyadan gelen turistleri ağırlayan bir müzeye dönüşmeliydi. Yazılarının yer aldığı dergiler bu müzede sergilenmeliydi. Balıkesir ve Edremit’te yaşadığı zaman sürecini öğrenmeliydik. Sabahattin Ali, tüm dünyaya aittir. O’nu sadece Edremit ile sınırlandırmak olmaz. Hem Balıkesir’de hem Edremit’te yaşamasından dolayı onur duyuyorum. Ama dediğim gibi onu sadece ‘Edremit’in Şairi’ olarak görmek evrensel kişiliğini baltalar.
Edremit bölgesinde yaşadığını vurgulamak istiyorsak bıraktığı mirasa sahip çıkalım. Kentlerimizde yaşadığı yerleri kapsayan bir yol haritası oluşturalım. Onu, kendisine hiç benzemeyen bir heykel ile anmış olmayız. Adının verilen bir kitap fuarında, kızı Porf. Dr. Filiz Ali’yi halk ile buluşturmazsanız O’nu anmış olmazsınız.Bölgemizde Sabahattin Ali’ye sahip çıkma amacı taşıyan sanatsal ve kültürel etkinlikler yapıldı. Bu örneklerin çoğalmasını diliyorum.
2019 yılı, eserlerinin telif hakkının bittiği yıl… 112. yaşını kutluyoruz ama bu gerçek ile karşı karşıyayız. Pek çok yayınevi, eserleri istediği gibi yayımlayabilecek. Ne yazık ki marketlerde kitapları değerini düşüren bir anlayışla satılmaya başlandı. Kendisini dünya görüşünden dolayı yerden yere vuranlar, O’nun üzerinden rant elde ediyor.Uzun yıllar eserleri yasaklandı. Kitapları basılmadı.17 yıllık bir kayıp söz konusu. Kızı Filiz Ali’ye bu kaybı kim ödeyecek Düzeltilmesi gereken yanlışlar çok. Her şeye rağmen O’nu hep anacağız. O’na ve düşüncelerine sahip çıkacağız. Sabahattin Ali, bizler ile yaşadıkça bu yanlışlar yok olup gider.
Şubat ayı, Sabahattin Ali ayıdır. Doğum günü O’na yakışan bir etkinlik ile kutlanmalıydı. Söz konusu yanlışlıkları yok edeceğimizi anlatmalıydık. Yönetmen Metin Avdaç, 2012 yılında çektiği ”Sabahattin Ali Sabah Yıldızı” belgeseli ile zaten bunu anlatmıştı, anlatmaya devam ediyor. Kendisine destek olmalıydık. Bu amaç ile geçtiğimiz cumartesi günü Ayvalık’ın simgesi Şeytanın Kahvesi’nde, Sabahattin Ali dostları ile beraberdik. ”Sabahattin Ali Sabah Yıldızı” belgeselini izledik. Belgesel gösteriminin gerçekleşmesini Filiz Ali ve Metin Avdaç’a borçluyuz.Kendilerine sonsuz teşekkürlerimi gönderiyorum. Değerli katkıları olmasaydı belgeseli izleyemezdik. Bu etkinlik başta Şeytanın Kahvesinin sahibi Suat Kaçak olmak üzre, Ayvalıklı edebiyat ve sinema severlerin ortak çabaları ile gerçekleşti. Belgesel Dvd’sinin temini, kahvenin düzenlenmesi, projeksiyon cihazı ve sinevizyon perdesinin bulunması, monte edilmesi gibi tüm her şey dayanışmanın ürünüdür. Bu etkinlik hiçbir maddi kaygı da taşımıyordu. Amaç Sabahattin Ali’yi ve savunduğu değerli yaşatmaktı. O gün bizler ile olan herkes var olsun.
Belgesel, O’nun yaşamını ve öldürülüşünü tüm gerçekliği ile anlatıyor. Doğduğu topraklara, yaşadığı her yere gidilmiş. Sabahattin Ali’yi bilen,gören, tanıyanlar ile konuşulmuş. İzlediğimiz her şey gerçek.Dönemin siyasi olaylarını hatırladık. Sabahattin Ali’ye karşı yürütülen karalama kampanyalarına öfkelendik. Günümüzdeki gelişmeler ile ilişkilendirdik. Sabahattin Ali’nin ailesini yakından tanıdık. Onu önce insan olarak çok sevdik. Kızının erdemli bir insan olarak yetişmesi için nasıl bir baba olduğuna tanık olduk. Daha çocukken bile okumaya olan merakı, bizlere örnek oldu. Baş yazarı olduğu Marko Paşa’nın baskılara direnişinden cesaret bulduk. Doğa sevgisinin, insanın yaşamındaki önemini anladık. Her zaman özgür düşünen bireyler olarak yaşamaya devam edeceğimize söz verdik. Bizleri yıldırmak isteyenlere en az Sabahattin Ali gibi cevap vereceğimizden şüphe duymuyorum.O gün bir arada olduğum dostlar, beni buna inandırdı.
Yönetmen Metin Avdaç, günümüzde sermayenin söz sahibi olduğu sektör ile savaşıyor. Yüksek salon kiralarına karşı, mücadeleci yüreklerin bulunduğu yerlere belgeselini ulaştırıyor. O’nun gibi Sabahattin Ali’ye yapılanları kimse cesurca anlatamaz.Aydınlarımızın yok edilişine tepkisiz kalmamız isteniyor. Metin Avdaç ise Sabahattin Ali ile bütünleşiyor.Onu sahipleniyor. Bizlere Sabahattin Ali sevgisini aşılıyor.Onun edebi kişiliğini tanıtıyor Ölümünün ardından kızı Filiz Ali’nin verdiği mücadelenin de sesi olmuş. Belgesel gösterimi pek çok kez Filiz Ali’nin katılımı ile gerçekleşti. Keşke o gün de Filiz Ali ve değerli yönetmenimiz bizler ile olsaydı. Bunu çok isterdim.Sanki izlediğimiz her şey birden canlanıverecekti.
Ayvalıklılar, Filiz Ali’nin burada yaşıyor oluşundan onur duyuyor. Belgesel gösterimi öncesinde yaptığı konuşma ile Şeytanın Kahvesi’nin sahibi Suat bey bunu dile getirdi. Etkinliğin Ayvalık’üa gerçekleşmesinin en önemli nedeni Filiz Ali’nin burada yaşamasıdır. Ayvalık halkına, klasik müziği sevdirmiş. Müzik okulu, AIMA Ayvalık International Music Academy’de yetişen öğrenciler geleceğimizdir. Ayvalıklılara babasından devraldığı misyonu aktarıyor. Onlar ile onlar gibi yaşıyor. Sabahatin Ali’nin kızı olarak değil Prof. Dr. Filiz Ali olarak varlığı kent için çok önemli. O’nu öğrencileri ile Şeytanın Kahvesi’nde sohbet ederken görebilirsiniz.
Kahvenin kültürel, sanatsal değerlere sahip çıkan ev sahipliği, ”Sabahattin Ali Sabah Yıldızı” belgeselini de kucakladı. Ayvalılıkları, Sabahattin Ali ile bir araya getirebilecek başka bir yer hemen akla gelmiyor. Belgesel ile Sabahattin Ali’nin yaşadığı kentlerin en güzel hallerini gördük.Değişsin istemediğimiz Ayvalık’ın dokusunu olduğu gibi yaşatan yerdir Şeytanın Kahvesi…
Belgeseli izleyen bizler Sabahattin Ali’nin yaşamına dair daha bilmediğimiz çok şey olduğunu fark ettik.Onun eserlerinin zamansız olduğunu biliyoruz.Yazdıkları gelecekte de karşılık bulacak. Hak, adalet, eşitlik gibi demokrasiyi var eden değerler için büyük yazarımız gibi bedeller ödeyenler yine olacak. Bizlerin Sabahattin Ali’yi sevdiğimiz gibi, gelecek nesiller de gerçekleri savunanları sevecek, onların yanında yer alacak. İşte o zaman faili meçhul cinayetler aydınlanacak. Buna neden olanlar, vicdanlardan kaçamaz.
Belgeseli izlemek için gelen herkes Sabahattin Ali sevgisi ile oradaydı. Teknik sorundan dolayı belgeselin son kısmı izlenemedi. Hiç kimse bunu sorun etmedi. Herkes belgesel bana ne öğretti, Sabahattin Ali’yi nasıl yaşatabilirim gibi olumlu düşünceler ile Şeytanın Kahvesi’nden ayrıldı. Hoşgörülü dostlara selam olsun. Her biri aydınlanma ordusunun bir neferidir. Onlardan aldığım güç ile Ayvalık’tan döndüm.
Yaşadığım tüm zorluklar için Sabahattin Ali’nin Sinop Cezaevi’nde iken yazdığı gibi: ”Aldırma gönül aldırma” diyeceğim. Kazdağı Çiğdemi’nin başı önüne hiç eğilmeyecek.