featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. DEPREM ROMANLARI DA VURDU

DEPREM ROMANLARI DA VURDU

Hepimizi derinden etkileyen deprem, bölgede yaşayan Roman gruplarının yaşamını biraz daha zorlaştırdı. Ülkemizde Romanlar için resmi bir sayım olmadığı için, afet bölgesindeki Romanların da kesin sayısı bilinmemektedir. Ancak Roman örgütlerinin raporlarına göre afet bölgesi ilan edilen 11 ilimizde yaklaşık 300 bin Rom, Dom ve Abdal’ın depremden etkilendiği tahmin edilmektedir. Ne yazık ki, deprem sonrasında depremzedelere giden yardımların Roman vatandaşlarımıza eşit bir şekilde ulaşmadığı görüldü.

Oysa ki temeli “insan onuru” kavramına dayanan eşitlik ilkesi; Anayasamızın 10. maddesinde düzenlenmiş yasama, yürütme ve yargı organları olmak üzere devletin tümüne hâkim olan ilkelerin başında gelmektedir. Bununla birlikte, eşitlik ilkesi birçok uluslararası ve ulusal metinlerde de kendine yer bulmuş evrensel bir ilkedir.

Anayasamızın 10. maddesine göre; “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.’’

Buna rağmen, Dom, Abdal ve Rom gruplarının bulunduğu deprem bölgesinde ayrımcılığa engel olunamadı. Depremzedelere yapılan yardımlarda (çadır, gıda, hijyen malzemesi, temiz suya erişim vb.) ikinci plana atılan bu gruplar yardımlara zamanında erişemedi. Roman gruplara yönelik önyargılar, bazı kamu kurumlarında Romanlara yönelik ayrımcı tutum ve davranışlar gözlendi.

Roman vatandaşlarımızın, deprem sonrası birçok olumsuzluk yaşamasının nedeni olarak şunları sıralayabiliriz; okuma-yazma oranın düşük olması, teknolojik araçların kullanım becerisinin zayıf olması, bazı Roman mahallelerinin merkezde olmaması, devletin sorumluluklarından ve temel insan haklarından daha az haberdar olmaları, deprem öncesi dönemde de yoksulluğun yaygın olmasından dolayı herhangi bir birikime sahip olmamaları.

Sevgili okurlarım, sizlere depremin Roman vatandaşlarımız üzerindeki etkisini dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Şimdi ise, Sıfır Ayrımcılık Derneği’nin kurucusu sevgili Elmas Arus’un konu hakkındaki görüşlerine yer vermek istiyorum. Kendisi, bir Roman olarak 2002 yılından bu yana ulusal ve uluslararası düzeyde Rom, Dom, Lom ve Abdal gruplar için hak temelli sosyal politikalar üretiyor. Aynı zamanda; CHP İstanbul 2. Bölge Milletvekili Adayı, SODEV Genel Sekreteri, İstanbul Kent Konseyi Yürütme Kurulu Üyesi, yönetmen ve insan hakları savunucusu.

Sevgili Elmas başkan, hem İçinde bulunduğumuz seçim süreci ve hem de devam eden çalışmaları gereği oldukça yoğun. Zaten, kendisi üstlenmiş olduğu misyon ile hayat boyu süren bir mücadelenin kahramanı. Kendisi çok sağ olsun, onca işinin arasında beni kırmadı. 6 Şubat 2023 tarihinden beri halen daha çözüm bekleyen sorunlar hakkında bir söyleşi yapabildik. Kendisine bana bu fırsatı sunduğu için teşekkür ediyorum. Çıkmış olduğu bu onurlu yolculukta sonsuz başarılar diliyorum. İşte değerli başkanın görüşleri …

Depremden etkilenen illerimizde yaşayan Romanların deprem öncesindeki yaşantısı nasıldı?

Yakın zamanda yapılan “Türkiye’de Roman Toplulukları ve Yoksulluk Araştırması’na’’ göre; Romanlar, ortalama yüzde 77,5 ile tüm kırılgan gruplar arasındaki en yüksek işsizliğe sahip gruplardan. İş piyasasında da karşı karşıya kaldıkları önyargılar ve ayrımcılığın da etkisiyle, istihdam olanaklarına eşit şekilde erişemiyorlar.

Türkiye’nin hemen her yerindeki Roman grupları; Rom, Dom, Lom ve Abdallar; mevsimlik tarım işçiliği, geri dönüşüm işçiliği, müzisyenlik gibi genelde geçici nitelikte, düşük ücretli, güvencesiz işlerde çalışıyorlar. Düzgün işlerde çalışamama ve düzenli gelir elde edememe hali Romanları yoksulluk sarmalına kilitliyor.

Yoksulluk ve yoksunluk sarmalı içerisinde kısır bir döngüye sıkışmış halde yaşayan Roman grupları, kendi içinde kurdukları dayanışma mekanizmasıyla ayakta ve hayatta kalabiliyorlar. Pandemi döneminde kırılgan ve dezavantajlı dediğimiz bu gruplar, ciddi bir sınav verdi.

Roman gruplarıyla görüşerek yaptığımız sosyo-ekonomik etki araştırması, pandeminin yaşanan eşitsizlik ve adaletsizlikleri derinleştirdiğini ortaya koymuştu. Ailelerin yokluktan öğün atlamaya başladıklarına, ‘evde bir boğaz daha olmasın’ diyerek kız çocuklarını evlendirdiklerine şahit olmuştuk.

Evet, Roman grupları bin yıldır Anadolu topraklarında, türlü badireler atlattılar. Yakın zamanda pandemi şimdilerde sarsıcı deprem… Deprem hayatlarını alt üst etti. Yardımlara erişme konusunda büyük sorunlar yaşadılar, hatta yardımlara erişemediler. Okuryazarlık oranın az olduğu için kamu kurum ve kuruluşlarıyla iletişime geçemediler. İletişime geçebildikleri bazı muhtarlar tarafından ayrımcılığa maruz kaldılar. ‘Çingeneler yağmalayacak’ gibi tepkilerle karşılaştılar. İlk zamanlar çadırın ulaşması söz konusu bile değildi. Öncesinde örgütlü çalıştığımız STK’ları aracılığıyla bölgeye yardım ulaştırabildik.

(Afet bölgesindeki illerde Roman gruplarından Dom ve Abdallar başta olmak üzere, 300 bin kişiden oluşan bir nüfus yoğunluğundan söz edebilirdik. Afet sonrası gerçekleşen göçle birlikte son sayıdan bahsetmem güç.)

Roman grupları, Kahramanmaraş depremlerinden nasıl etkilendi?

Deprem sonrası, Dom ve Abdal grupları gibi dezavantajlı topluluklar daha büyük bir zorlukla karşılaştılar. Geçim kaynakları genellikle günlük işlere dayalı olduğu için deprem sonrası geçim kaynakları tamamen yok oldu. Bu durum, bu toplulukların daha da yoksullaşmasına neden oldu. Bu zorlukların üstesinden gelmek için yardım mekanizmalarına ihtiyaç duyuyorlar. Ancak, uzun süredir devam eden önyargılar ve sosyal dışlanmanın sonucu olarak, bu gruplar yardım mekanizmalarına etkin bir şekilde erişemiyorlar. Yardım mekanizmalarına ulaşmakta yaşadıkları zorluklar, depremin neden olduğu hasarlardan dolayı daha da kötüleşti.

Romanlar, sosyal, ekonomik ve siyasi hayatın birçok alanında hak temelli sorunlarla karşılaşarak sosyal dışlanmayla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Zaten dezavantajlı olan Abdallar ve Domlar, köklü önyargılar ve sosyal dışlanma ile yüzleşerek Kahramanmaraş depremlerinin yarattığı zorluklarla baş etmek için mücadele ediyorlar.

Hatay Antakya’da üç Roman Mahallesi yıkılmış. Kırıkhan ve İskenderun ilçelerindeki evlerin çoğu hasar görmüş. Adıyaman ve Kahramanmaraş’ta da benzer durumlar söz konusu. Bazı bölgelerde, topluluğun çoğunluğu evlerine giremedi. Kışın ortasında kendi yaptıkları derme çatma çadırlarda yaşamak zorunda kaldı.

Roman toplumunun depremin yol açtığı göç hareketlerinden etkilendiğini görüyoruz. Depremden sağ kurtulan Romanların birçoğu Hatay’dan göç etti. Ancak, depremi takip eden ilk haftalarda Gaziantep ve Şanlıurfa’da yaşayan Romanlar yerlerinde kaldı. Yine de, Hatay’dan göç edenler, zamanla evlerinin bulunduğu mahallelerin yakınındaki yerlere geri döndü.

Deprem sonrası kitlesel yardım dağıtımı, Roman grupların da dahil olduğu dezavantajlı topluluklar için uygun değil. Çünkü bu grupların çoğunluğu şehirlerin çeperlerine dağılmış durumda ve evlerine yakın çadırlarda yaşıyorlar. Bu nedenle, merkezi bölgelerdeki acil yardım dağıtım noktalarına erişmek için ulaşıma ihtiyaç duyuyorlar. Ancak herhangi bir ulaşım aracı olmadan, yardım malzemelerini dağıtım noktalarından mahallelerine taşımak oldukça zor. Bu durum, Roman gruplarına yardımlara etkin bir şekilde erişmesini engelliyor ve zorlu yaşam koşullarını daha da zorlaştırıyor.

Ayrıca, Roman gruplarına yönelik yaygın önyargılar nedeniyle, yardım dağıtımı sırasında yağma gibi olaylar yaşanabileceği endişesi de var. Bu da, yardım dağıtım personelinin bu mahallelere girmekte isteksiz olmasına neden oluyor. Sonuç olarak, Roman grupları deprem sonrası yardım mekanizmalarına etkin bir şekilde erişemiyor ve zorlu yaşam koşullarıyla başa çıkmakta zorlanıyorlar.

Dernek olarak yürütücüsü olduğunuz Roman Diyalog Ağı, deprem bölgesine ulaşmanız ve çalışmaları başlatmanızda nasıl bir rol üstlendi?

Roman Diyalog Ağı; 22 ilde örgütlü bir şekilde depremin ilk gününden itibaren Adana, Hatay, Gaziantep, Diyarbakır ve Şanlıurfa’daki STK’larla koordinasyon halinde yardımların Rom, Dom ve Abdal grupların ulaşması için çalışmalar yürüttük. Yürütmeye de devam ediyoruz.

RODA Deprem Kriz Masası kurarak; hem deprem bölgesindeki sivil toplum örgütlerinin deprem yaşamış Rom, Dom ve Abdal grupların acil ihtiyaçlarının öğrenilmesi hem de deprem bölgesinde olmayan RODA üyesi Rom, Dom, Lom ve Abdal sivil toplum örgütlerinin bu ihtiyaçları karşılamada neler yapabileceğini koordine ettiğimiz bir dizi toplantı gerçekleştirdik.

Özellikle depremin ilk saatlerinde, Hatay’daki Abdal grupların hiçbir fırın çalışmadığı ve ekmeğe bile ulaşmada sorun yaşadıkları dönemde Adana’daki RODA üyesi dernek başkanımız ile işbirliği halinde Adana’da ekmek yaptırıp Hatay’a ulaştırılmasını sağladık. Aynı zamanda birçok RODA üyesi kendi bölgelerine yönlendirilen deprem yaşamış kişilerin yardımlara ulaşmalarında kolaylaştırıcılık görevi de üstlendi.

Bu noktada deprem sürecinde RODA üyesi sivil toplum örgütlerinin arasındaki dayanışma ve işbirliği sayesinde deprem bölgesindeki özellikle Dom ve Abdal topluluklarının yardımlara ulaşmalarını sağlamaya çalıştık.

Bu dayanışmayı çok değerli ve sürdürülmesi gereken bir şey olarak görüyorum. RODA’nın pandemi sürecinde yaptığı yardımların yönlendirilmesi ve farkındalık çalışmalarının yaygınlaştırılması gibi çalışmalara benzer hatta belki dayanışmaya işbirliklerine ihtiyacın daha fazla olduğu bu dönemde yardımların bu topluluklara kolay ve sürekli yönlendirilebilmesinde RODA’nın önemli bir rolü olduğunun altını çizmek istiyorum.

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
DEPREM ROMANLARI DA VURDU
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!