featured
  1. Haberler
  2. EĞİTİM
  3. REHBER ÖĞRETMEN- Uğur SATILMA

REHBER ÖĞRETMEN- Uğur SATILMA

İyi olmalı ilk karşına çıkan.

Anan baban, kapı komşun,

Öğretmenin, akraban.

İyiliği onlardan öğrenmeli,

Kötülüğün tadına varmadan.

 

Tek kelime ile tarif etmek gerekirse;  bu sefer “iyi”  bir insanı anlatmaya çalışacağım. Üstelik aynı branşta olmamız nedeniyle yazarken daha bir keyif duyacağım kesin. Ondan çok daha tecrübeli bir rehberlik öğretmeni olmama rağmen kendisinden öğreneceğim çok şey var. Diğer Rehberlik öğ­retmeni arkadaşlarla birlikte “anlaşılmıyoruz” sızlanmala­rını artık bir kenara bırakıp Nazlı Kurt gibi olmak için çaba sarf etmeli ve mesleğimize çok daha fazla sahip çık­malıyız. Rehberlik öğretmenlerine karşı oluşan ön yargıları yıkmanın başka da bir yolu yok zaten.

Zaman zaman mesleğimde çıkmaza düştüğümde ken­dimi Dursunbey İmam Hatip Ortaokuluna atıyorum. Nazlı Kurt’u, onun bitmek bilmeyen enerjisi ile öğrencile­riyle ile­tişimini izliyor, tabiri caizse bir şeyler kapmaya çalı­şıyorum. Hiçbir konu konuşulmayacak ya da ilgilenilmeye­cek kadar önemsiz değil onun için. Öğrencilerinin ağzından çıkan her kelimeyi dikkatle dinliyor, öğrencileriyle ilgileni­yor ve hep­sinden önemlisi onlara değerli olduklarını hisset­tiriyor. Böyle bir öğretmene sahip oldukları ve küçük yaşta böyle­sine “iyi” bir insanla karşılaştıkları için çok şanslı tüm öğren­cileri.

Nazlı Hocamı 2013-2014 eğitim yılında Göbül ve Sa­ğırlar Köyüne yaptığımız aylık gezi faaliyetleri esnasında ya­kından tanıma fırsatım oldu. Yol boyu genel gündemi hep öğ­rencileri oluyor, onlar için yaptığı çalışmaları keyifle bizlere anlatıyordu. Aynı heyecanı Göbül ve Sağırlar’daki öğrenci ve velilerine de aktarıyor, ayda bir de olsa tüm enerjisi ile elin­den gelenin en iyisini yapmaya çalışıyordu.

Bu iş için doğmuş Nazlı Kurt, ortaokul ve lisede arkadaşları ona “psikolog” lakabını bo­şuna takmamış. Hiç erinmeden sıkıntı ya­şayan arkadaşlarının yardımına koşup göz­lerinin içine bakıyor, dertlerini dinliyor ve onlara çözüm önerileri sunuyormuş öğrencilik yıllarında. 2010 yılında Kütahya Atakent İlköğretim Okulunda göreve başladığında ne yapacağını bilmeyen çömez bir öğretmen değildir ken­disi. Yıllardır en iyi yaptığı işi daha organize şekilde yap­maya, insanlara yardımcı olmaya kaldığı yerden devam ede­cektir.

Tabi her insanda olduğu gibi onun da derdini anlata­cağı, kendisine yardımcı olacak birilerine ihtiyaç duyduğu zamanlar olmuş. Özellikle lise yıllarındaki çalkantılı dönem­lerinde hep umutla rehberlik servisinin yolunu tutar, kapıya kadar anlatacaklarının provasını yaparmış. Ama Nazlı ve di­ğerleri için o kapı genelde kapalı olurmuş. Kapıya her omuz attığında kendisine omuz vermesi gerekenler olması gere­ken yerde değilmiş. Kendisi için büyük bir hayal kırıklığı olan bu durumu mesleki açıdan bir avantaja çevirir Nazlı Öğ­retmen. Rehber öğretmen olduğunda kendine söz verir; o kapı hiç kapalı kalmayacak, hiçbir öğrencisi hayal kırıklığına uğramayacaktır. İşte bu yüzden İmam Hatip Ortaokulunda ne zaman rehberlik odasının kapısını çalsanız içeriden sevgi dolu bir ses “Gel.” der. O güzel insan, içeri gireni hiç yalnız bırakmaz, öğrencilerine gidilecek yolda hep eşlik eder.

Mesleğinde öğrencileri adına tek isteği, hayata olumlu bakmalarıdır. Mutlu bireylerin yaşamda her zaman bir çıkış noktası bulacağını iyi biliyor çünkü kendisi… Arka­daş ilişkisi kurmakta zorlanan bir çocuğa destek olmak, ba­şarısızlığı ka­der gibi gören bir öğrenciyi yüreklendirmek gibi sıkıntılar­dan tek çıkışın hayattan umudu kesmek değil, ya­şama daha bir tutkuyla sarılmak olduğunu öğrencilerine inatla ezberle­tiyor.

Kendisi ile yaptığım görüşmede okuma yazma öğrettiği bir öğrencisinin kendisine yazdığı mektubu gösterdiğinde yüzünde oluşan memnuniyet görülmeye değerdi. En zor zamanla­rında o mektuplardan birini çıkarıp okumak kendi için gerekli moti­vasyonu sağlıyor ve kaldığı yerden devam ediyor. Her veli ve öğrenci ile çok rahat iletişim kurmuş. Sadece işitme engelli bir velisine yeterince faydalı olamamış. Bu yüzden “İşaret dili Kursu”na gidip işaret dilini de öğrenmiş. Anlayacağınız  Nazlı Hocanın elinden kurtu­luş  yok.

Bitmek bilmeyen enerjisinin ve hayata sürekli pozitif bakmasının sebebi son derece açık: Evden mutlu çıkıyorum, hayata mutlu bakıyorum, işte benim sırrım bu diyor. Tabi bu mutluluğu sağlayanlar şimdiye kadar anne ve babası olmuş, bundan sonra onlara 2015 Temmuz ayında yaşamını birleş­tirdiği eşi Fatih Kurt’ta ek­lendi… Öylesine mutlu bir aile or­tamları var ki Kuru ailesinin (Nazar değme­sin!  ) Çocuklarına sevgi­lerini göstermeyen, şıma­rır, yaramaz olur diyen ai­lelere inat doğduğunda bu yana sevgiye boğmuşlar Nazlı’yı. Bakmayın klasik söylemlere, sevginin fazla­sının zararı da olmaz zaten. Belki çocukken biraz şımarık olurlar ama sevgiyle büyüyen insanlar asıl yetişkin oldukla­rında bambaşka,  mutlu bir birey olurlar. İşte öyle mutlu in­sanlardan biri öğretmen olursa sonuçta Nazlı Kurt gibi olur. Nazlı Kurt’un ailesi de bu gün sevgiyle büyüttükleri evlatla­rının çevresine verdiği mutluluğu keyifle takip ediyor, onunla sonuna kadar gurur duyuyorlar. Sevgilerinden hiç kısmadıkları için Allah’a şükrediyorlar. Ne mutlu onlara ve ne mutlu Dursunbey’e…

 

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
REHBER ÖĞRETMEN- Uğur SATILMA
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!