Ne kadar tehlikeli…
Araya bir harf sıkıştırınca rektör, oluyor işte reaktör…
Sinop’da yüzbinlerce ağaç kesilmiş ve devam ediyor kesim, nükleer santral için…
Dünya nükleerden vazgeçme yolunda iken biz yine geriden geliyoruz, önce ille de yapacağız, çevreyi de bitireceğiz… Sonra (Allah korusun) birkaç tehlike, kaza…
Daha sonra biz de vazgeçeriz elbet, aklın yolu bir!
Geç olsun da güç olmasın!
Ama ille de önce bile bile lades ile aldanmalı, kendimize zarar vermeliyiz!
Akıl olsa da aklı baştan çalıştırmıyor ve kullanmıyoruz.
Beynin reaktör tarafı sıkıntılı.
İşlemiyor.
Hele hele atın a harfini reaktörden…
Geldik şimdi rektöre.
Rektör demek, üniversitenin başı demek.
Eskiden rektörlük dendi mi, saçı başı ağarmış, yüzüne baktığınızda kendinizi engin bir bilgi okyanusuna düşmüş gibi gördüğünüz, yıllanmış şarap misali, derya bilim insanları gelirdi aklımıza ve karşımıza…
Şimdi rektör olma yaşı da düştü.
Akıl yaşta değil baştadır diyelim ve yaşa pek önem vermeyelim de…
Üniversite dediğin zaman önce akla bilim gelmez mi?
Bizde üniversite rektör seçimi de değişti, eskiden de adil değildi belki ama en azından şimdikinden çok daha iyiydi, en azından öğretim üyelerinin tercih ve iradeleri yansıyordu bir şekilde.
Şimdi?..
Şimdi yok öyle bir şey.
Ve bilim dedik ya, üniversite dediğimizde, özgür düşünce, bilimsel araştırma, makale, atıf, çeviri, yayın, eser gelir akla…
Türkiye’de üniversite rektörlerinin bazıları yüz kızartır şekilde nasıl gündeme geliyor son yıllarda görüyoruz işte.
Kalite orada da dibe doğru.
Haliyle gerçek bilim insanları da meslekten soğumuş, kendi kabuklarına çekilmiş, lise üstü okul görünümü halini alan üniversitelerde gün dolduruyorlar.
Bakınız rektörlerimizin haline…
Yapılan araştırmaya göre Türkiye’deki üniversite rektörlerinin 68’inin hiç makalesi yayınlanmamış.
71’i ise hiç atıf almamış.
220 civarında üniversitemiz olduğu belirtildiğine göre dönüp dolaşıp bakın yine rakamların diline…
Yaklaşık üçte biri makalesiz, atıfsız.
Vah yükseköğrenim vah.
Tepesi böyle olunca, oradan mezun olan öğrenciden ne beklenir ki?
Dünyanın en büyük hakem denetimli veri tabanları var: Scopus ve Web of Science.
Scopus’ta 55 rektör 0, 16 rektör 1, 7 rektör 2 makaleli görülüyor.
Web of Science’de ise 68 rektör 0, 8 rektör 1, 10 rektör 2 makaleli.
Atıf, ki atıf yapılması bilim dünyası için ayrı bir referanstır.
Scopus’ta 61 rektör 0, Web of Science’de 71 rektör 0 atıflı gözüküyor.
Rektörsün…
Üniversitenin başısın.
Ne beklenir rektörden…
Geçiniz öğrencileri, asıl öğretim üyelerinin göz bebeği olması, diğer öğretim üyelerine örnek olması değil mi?..
Bizdeki manzara bu.
Gerçek bilim insanları kuşkusuz üzüntü içindeler niteliğin böyle düşmesinden.
Atıf ve makale dediğiniz zaman üniversitelerde akan suların durması gerekir, o kadar önemlidir bunlar.
Şimdi böyle bir dert var mı?..
Seçim sistemi değişti, öğretim üyelerinde nitelik erozyonu var, rektörlüğün hali bu durumda!
Yüksek öğretim gitmiş.. Rektör’ün arasına a gelmiş…
Memleketin her yanı reaktör gibi….
Bilgisizlik patlama noktasında…
Rektör ve reaktör…. Bir harf var arada…
Ama ne de çok korkutan benzerlik gelecek adına!