Sevgili okurlarım, merhaba.
Yeni bir yazı ile karşınızdayım. Bu yeni yazımda, Eski Ayvalık Belediye Başkanı Rahmi Gençer’in, hem otobiyografik bir özelliğe sahip olan hem de Ayvalık kent tarihini yansıtan kitabı “Söz Konusu Ayvalık” hakkında naçizane olarak düşüncelerimi sizlerle paylaşacağım.
Sayın Gençer, bu kitabında 300 yıllık bir aile tarihiyle birlikte Ayvalık’ın yakın geçmişinde yaşanan sosyal ve toplumsal olayları da kaleme almış. Rahmi Bey, aynı zamanda Ayvalık Ticaret Odası’nın eski başkanlarındandır. Ve birçok kurumdaki çalışmaları ile Ayvalıklılar tarafından yakinen tanınan bir simadır.
Kendisi sahip olduğu bütün unvanlardan önce, Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde izler bırakan ve bırakmaya devam eden bir kişiliktir. En önemlisi de her şeye rağmen umudunu koruyan, dünyada vicdanlı insanların var olduğuna ve onların dünyayı daha yaşanabilir hale getireceğine inanan bir Ayvalıklı’dır.
Bu düşünceleri taşıyan Gençer, bugüne kadar kendisine karşı olumsuz tutum ve davranış sergileyen kim varsa bütün herkesi Sabahattin Ali’nin şu sözleri ile baş başa bırakmış:
“Bana ne kadar kötülük yapılırsa yapılsın, kimseye saygısızca gitmedim. Aram bozuk olsa bile, birinin bana ihtiyacı olsa hiç düşünmeden giderim. Ama görüyorum ki, saygının, sevginin hatta şefkatin bile iyileştiremeyeceği insanlar var…”
Güzel Ayvalık’ta denizle zeytini birbirine küstürmek ve egzoz dumanını beton ile kardeş yapmak isteyen ama bütün bunları başaramayanlara dikkat çeken Gençer, onlara da edebiyatın gücü ile yaklaşmış. Ve onlara Yaşar Kemal’in “Teneke” adlı eserinde yer alan sözlerini, arif olan anlar düşüncesiyle hatırlatmış:
“Yalanın gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir. Yalan teşkilat kurmuş, doğru ise yalnızdır. “
İnsanların kariyerleri yerine kişiliklerini önemseyen Rahmi Bey, özellikle haksız yere iftirada bulunanlara karşı da bir Japon ata sözünü kullanmış:
“Yalan dörtnala gider, gerçek adım adım yürür. Buna rağmen yine de zamanında yetişir.”
Gençer, “Söz Konusu Ayvalık” adlı otobiyografi kitabında, Ayvalık denilince akla ilk gelen yerlerden biri olan Cunda ‘yı çok seven Arif Damar’ı da unutmamış. Hem Ayvalık hem bölgemiz için büyük bir önem taşıyan bu eserini okurken, kendisini bir siyasi kimlik ya da bir iş adamı olarak görmedim. Ayvalık’ın Altınova beldesinde doğup büyüyen, aile değerlerini yaşamının her dönemine taşıyan, Ayvalık sevdalısı biri olarak algıladım.
Rahmi Bey, kendisini bugünlere ulaştıran kariyerini bütün içtenliğiyle anlatmış. Samimi bir dille yazmış olduğu eserinde, kişisel duygu ve düşüncelerine yer vermekten çekinmemiş. Kitabı okurken Ayvalık’ın eski güzel günlerine de dönüveriyor insan. Bugün yaşanılan gelişmelere ışık tutan yaşanmışlıklar, tarafsız bir gözle ele alınmış. Ve Ayvalık kent tarihine armağan edilmiş.
Sevgili okurlarım, belki de birçoğunuz bu değerli kitabı, raflarda yerini aldığı gibi okudunuz. Belki de Rahmi beyin Ayvalık ile ilgili araştırmaya yapmak isteyenlere rehber olacak bu yapıtı ile yeni tanışmaktasınız. Elinize aldığınız gibi sizi Ayvalık’ın o güzel dünyasına götüren kitap, bugüne dek pek çok gencimize katkı sundu. Geçtiğimiz aylarda kitabının gelirini ADD VE ÇYDD ‘ye bağışlayan Gençer, Ayvalıklıların bir kez daha takdirini kazandı.
Rahmi Bey’i kıskanmamak elde değil. Şöyle ki; yılların gazetecisi Bülent Şentay’ın Gençer’e desteğini sunduğunu görmekteyiz. Ülkemizde her kesim tarafından büyük bir sevgi ve saygı gören İlber Oltaylı, bu eserde önsözü ile ve asıl önemlisi de Rahmi beyin eski bir dostu olarak yer almaktadır. Fotoğraf sanatının unutulmaz ismi Ara Güler de Rahmi beyin ve ailesinin hayatına dokunan önemli bir isim olarak kitaba ayrı bir değer katmaktadır.
Kıskanma konusunda haklıyım değil mi, sevgili okurlarım? Herkes, böylesine önemli ve değerleri insanların bir araya geldiği bir otobiyografi ile edebiyat dünyasında yer alamaz.
HER GÜN YAŞAMAK
Işıklı günlerinde düşün,
memleketini, dostlarını, sevgilini,
onlarla kal, dinlen
bırak kendinden bir şeyler,
bir mağlup akşamın mahzunluğu
silinsin gözlerinden.
Bir kavga sonunu unut.
Sen maceralar peşinde değil,
umutsuz bir yolculukta değilsin.
Yaşamak sadece sevmektir, inan bana.
Sevmeyenler dünyamızda yaşamıyor.
Yaşamak suda, toprakta, insanlarda görünerek;
bir zeytin ağacı gibi.
Bir zeytin ağacı gibi, ne güzel
denize yakın olacaksın,
uzayan dallarında, yapraklarında ışık
ta derinlerde köklerin.
Bir zeytin ağacı gibi, bin yıl severek
yaşamak her gün… (Arif Damar )