Bana özel mi bilmiyorum, ne zaman eski bir marangoz atölyesine girsem nedense huzur buluyorum. Hava ne kadar sıcak olursa olsun serin bir ortam, atölyeyi saran ahşap kokusu, tezgâhın üstünde biriken ince bir talaş tabakası, ama hepsinden önemlisi dünyayla bağlantısını koparmış bir şekilde keyifle işini yapan bir marangoz ustası. Rahmi Amca’nın atölyesinde de durum farklı değildi. Yıllarca öylesine keyifli işler yapılmış ki, atölyenin her yerine sinmişti bu güzel duygular.
Tam altmış beş yıldır bu işi yapıyor Rahmi amca. Çocukluk zamanlarında belliymiş aslında, bıçakla tahtaları oyarak onlara şekiller vermeye çalışırmış. On altı yaşına geldiğinde bir ömür yapacağı mesleğini fiilen icra etmeye başlamış. Bir sene sonra evlendiğinde kendi evinin kapıları, pencereleri dahil tüm ahşap işlerini yaparak mesleğine sağlam bir başlangıç yapmış. Ziyaretim esnasında marangozluk mesleğinin başlarında, makine desteği olmadan, tamamen el emeği ile yapmış olduğu ve bir köy kahvesinde kullanılan 60 senelik dış kapıyı gösterdi gururla. Biraz yıpranmış olsa da hala kendisi gibi dimdik ayaktaydı.
Rahmi Usta’yı sadece mesleğe yatkınlık ile verimlilik arasındaki basit bir denklemle anlatmak ona haksızlık olur. O farklı bir zanaatkâr, sıra dışı bir marangoz ustası. Kendini keşfetme macerasında yalnızdır. Mesela hiç ustası olmamış. Ona el verecek “Çok iyisin, harikasın.” diyecek, mesleğin inceliklerini öğretecek birileri bulunmamış etrafında. Ama kendisi, yanında birçok marangoz yetiştirmiş. Çıraklarına sadece meslek öğretmemiş, onları kendi tabiri ile hiç boş bırakmamış, kişilik gelişimlerine de büyük katkıları olmuş. Meslekten önce mesleğin ahlakını, sözünün eri olmayı öğretmiş. Esnaflıkta önemli olanın yerine getiremeyeceği sözleri vermemek olduğunu, eğer söz vermişsen de geceni gündüzüne katıp sorumluluklarını yerine getirmek gerektiğini beyinlerine kazımış çıraklarının.
Rahmi Usta’nın keyifli meslek yaşamında başta Durabeyler olmak üzere yaşadığı coğrafyanın kültürü üzerinde etkileri olmuştur. Onunla birlikte evlere yaşamı kolaylaştıran birçok işlevsel materyal girmiş ancak hepsinden önemlisi 1960’lardan sonra daha önce köy evlerinde kullanılan ağır tahta kapılar yerini hafif ve kullanışlı ahşap kapılara bırakmıştır. Tabi böylesine bir etki oluşturmak büyük bir saygıyı ve namı beraberinde getirmiş.
Atölyesi köyde olan bir ustanın zaten isminin duyulabilmesi için sıra dışı olması gerekir. Dursunbey’de mesleğine devam etse belki çok daha fazla kazanabilirdi, ama derdi zaten çok para kazanmak da değildir. Durabeyler’i terk etmemek için sağlam nedenleri vardır Rahmi Amcanın. Annesinin ve otuz beş yıl kayınvalidesinin bakımını üstlenmiş, annelerinin kendi köyleri dışında ömürlerini tamamlamalarına gönlü el vermemiştir.
Köyünde de çok mutludur esasında. 1960 ‘lı yıllarda insanların ekmek parası için Almanya’ya akın ettiği dönemde babasından izin alamadığı için köyünde kaldığında başta biraz üzülmüş ancak zaman geçtikçe geleceği için en isabetli olanın bu olduğunu anlamış. Kendisine o dönem izin vermeyen babasına hala dua ediyor. “Benim Almanyam zaten köyümmüş.” diyor. İnsanlar çaresizlik içinde ailelerine daha iyi bir yaşam sunmak için vatanlarını terk edip farklı bir yaşama gözü kara atlamışlardı. Ancak Rahmi Usta hayatının hiçbir döneminde çaresiz değildir. O “altın bileziği” sayesinde memleketinde hiç zorlanmadan yaşamını sürdürmüş, alın terinin karşılığını hep almıştır.
Hayatta en büyük şansı altmış beş yıldır aynı hevesle yaptığı bir mesleğe sahip olmasıymış Rahmi Ustanın. Bu yüzdendir ki yıllardır aynı motivasyonla işine sarılıyor. Onun farklı olmasının en önemli sebebi geniş kitlelerin saygısını kazandığı mesleğini sadece para kazanmak için yapmaması. En temel derdi kendi mutluluğu. Ürettikçe daha mutlu oluyor, mutlu oldukça daha keyif alıyor ve keyif aldıkça verimliliği de artıyor. Bu denklemi kurmasa muhtemelen Rahmi Muslu’dan bahsetmiyor olurduk. Onu özel kılan da bu olsa gerek.“Önce kendine yet, sonra başkasına art” diye naçizane bir sloganım var. Kendine yetmiyorsa bir insan zaten başkasına da pek hayrı dokunmaz diye düşünüyorum. Bu yüzden çok anlamlı ve özel bir hayat onunki. İnancım odur ki Rahmi Muslu gibi üretken ve mesleğine aşık insanlar düze çıkaracak bu ülkeyi.
Rahmi Muslu’nun gençlere mesajı da çok anlamlı“Dünya kırk kulplu bir kazan, birinden tut sen de kazan.”