Türkçe yetmiyor ya, bir qua vadis merakı var zaten.
Sıkışınca hemen herkesin dilinde “qua vadis”.
Nereye, nereye gidiyorsun olarak telaffuz edilebilir.
Ama Latince.
E Latince’nin yanına İngilizce sos iyi gider.
Türkçe yetmiyor ya…
Supreme court için de yüksek yargı diyelim.
Nereye yüksek yargı?…
Oysa umudumuz yüksek yargı değil miydi bizim?…
Yerel mahkemeler Anayasa Mahkemesi’ne ve AİHM kararlarına kafa tutarken; yargı sistemi allak bullak olmuş, normlar hiyerarşisi karışmışken…
Umudumuz Anayasa Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay değil miydi aslında?..
Sayıştay da yüksek mahkeme misal.
Raporları herkesin ağzını açık bırakıyor da dönüp bakan, bir soruşturma açan yok ama…
Peki…
Yüksek yargı üyelerinin atanmasıyla yüksek yargının da siyasetin etkisi ve gölgesi altında kaldığı iddialarını haklı çıkaracak türlü türlü kararlar geliyor, ne yapacağız?..
Oy çokluğu ile…
Oy çokluğu ile…
Oy çokluğu ile…
Her tartışılan karar oy çokluğu ile.
Önce Anayasa Mahkemesi şaşırttı.
Atayana göre Anayasa Mahkemesi yorumları değişebilir mi?
Evrensel hukuk ve hukukun temel ilkeleri ile hak ekseni arasında nasıl yol alıyor Anayasa Mahkemesi?..
Oy çokluğuyla…
Lehe veya aleyhe, iptale veya iptal isteminin reddine yönelik kararlarda oylama sonuçları ile atanan üyelerin atanma zamanları nasıl örtüşüyor?..
Siyasal Partiler Kanunu hakkında ne dedi AYM?
En kıdemli hakimler meselesi var ya, değiştirildi bu düzenleme, seçim kurulları başkanlıkları ile ilgili…
Hani çok tartışıldı ya kamuoyunda ve hala tartışılıyor da…
En kıdemli hakim gitti, birinci sınıflar arasında kura çekme geldi ya.
Neden kura?..
Neden kıdemli hakimden vazgeçildi?
60-70 yıldır uygulanan bu düzenleme nasıl bir sakıncaymış ki birden kuraya geçildi?
Güven, yargıya ne düzeyde?..
Anayasa Mahkemesi de vicdanen hukuku yaralarsa bunun zararı kime?
Bununla ilgili düzenlemenin iptal istemini reddetti AYM.
Ama oy çokluğuyla.
Yani bir kısım üyeler iptal istemi yönünde oy verdi. Ki Başkan Zühtü Arslan bakın ne yazdı karşı oy olarak:
“Dava konusu kural, yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını güvenceye alan Anayasa’nın 138.maddesine aykırıdır.”
Hakimler gerçekten her türlü kaygıdan, manevi baskı ve etki olasılığından uzak ve tarafsız bir şekilde özgürce karar verebiliyorlar mı?
Neden coğrafi teminat yok halen ve neden HSK başkanı bakan ve yardımcısı HSK’da üye?..
AYM’den sonra Danıştay da şaşırttı (yoksa şaşırtmadı mı?)
İstanbul Sözleşmesi’nden CB kararıyla çıkılmasını hukuka uygun buldu.
İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak ve Danıştay’ın bunu uygun bulmasını nasıl bağdaştırabiliriz bilmiyoruz ama bu karar da oy çokluğu ile işte…
Oy çokluğu ile yüksek yargı….
Oy çokluğu ile hukuk yaralana yaralana…
Sonra uluslararası yargı ve hukuk endekslerinde her yıl neden basamak basamak geriye gidiyoruz diye siyaset köpürüyor bir de öyle mi?
Yüksek yargı oy çokluğu ile nereye kadar hukuka uyar kararlar alabiliyor; hazin bir tablo değil mi 2023’ün ilk günlerine yansıyan?