“Demokrasi bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlelerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam ederse demogoglar türer. Demogoglardan da diktatörler türer.”
Başlıktan da anlayacağınız gibi söze Platon’la başlamak istedim…
Platon Milattan Önce 4. yüzyılda yaşamış Antik Yunan filozofudur…
İnsanlık tarihinin önemli noktalarından birisi olan Atina demokrasisinde yetişmesine rağmen demokrasiden pek hoşlanmaz…
Bir gün bir grup filozof tartışmaktadır. Platon’u görünce yanlarına çağırırlar. Bir türlü birbirlerini ikna edememektedirler. İçlerinden birisi sorar:
“Ey Platon insanlığın başına gelmiş en büyük felaket nedir?”
“Demokrasi insanlığın başına gelmiş en büyük felakettir.” der.
Platonun bu katı tutumuna bir anlam veremezler. Bir an sessizlik olur. Herkes birbirine bakmaktadır. İlk soruyu soran filozof devam eder:
“Platon demokrasiye nasıl karşı çıkarsın?”
Platon gözlerini soruyu soranın gözlerine diker:
“Halkın ne kadarı cahil? Ne kadarı fakir?
“%80’ler civarında hem fakir hem eğitimsiz.”
“Peki, bu durumda bizi kimler yönetecek?”
Filozoflar durumu anlar sessizce dağılırlar…
Oysa Platonun bahsettiği Atina demokrasisi sandık demokrasisidir ve zaten yabancılar, kadınlar, köleler oy kullanamamaktadırlar…
İnsanlık o günden bu güne çok yol adı. Katılımcı demokrasi var artık…
Atinalı Platon’la başladık Fransız siyaset bilimci Maurice Duverger’le bitirelim…
“Eğitim ve gelir düzeyi düşük, sanayileşmemiş, kentlilik kültürü oluşmamış, toplumlar için demokrasi bir avuç azınlığın çıkarlarını korumaktan başka bir işe yaramaz.”
İçselleşmez…
Sandık demokrasiyi uygulama aracı değildir; egemenlerin seçtirmek istediklerini sizin aracılığınızla meşrulaştırma aracıdır.
Siz kendi istediğinizi değil size sunulan seçeneklerden birisini seçersiniz…