Bugün pazara gittim. Uzun zamandır ilk defa gidiyorum. Hava iyiden iyiye soğumuş gibi geldi bana zaten çabuk üşüyen biriydim.
Pazarı seviyordum. Pazara giderken yılın ilk karını arabanın üzerinde gördük. Bugün çok şanslıydık hemen park yeri bulduk
Emek veren insanlar diyarı Balıkesir pazarları, alıp satanlarda çok belki ama genel olarak çevre köylerden gelen çok insan var. En çokta kadınlar yaş almış kadınları görüyorum. İlk düşündüğüm şey bu havada nasıl üşümeden durabiliyorlar. Havanın soğuğuna rağmen oldukça kalabalık görünüyordu. Pazarlardan alışveriş yapmayı seviyorum ama daha çok sevdiğim insanları gözlemlemek, yaş almış teyzelerle amcalarla konuşmak aslında…
Her zaman buna vaktim olmasa da bugün yaşadığım güzel anlardandı.
Teyze biber, tatlı kabağı, manda sütü ve patlıcan satıyordu. Oturduğu tezgâhın arkasında bir dağ gibi duruyordu. Güleç yüzlü bir dağ.
Yıllarca sıcağın ve soğuğun etkisinde alazlanmış kırmızı yanakları, incelmiş kaşları, başına doladığı kalınca tülbenti ile çok içten görünüyordu. Yüzünde gözümden kaçmayan ise yılların getirdiği çizgilerdi. Aslında zamanım olsa onunla oturup konuşsak her çizginin ne derin bir öyküsü vardır.
Israrla manda sütü satmaya çalıştı.
Kızım sabah ezanla kalktım kendi elimle sağdım deyince son kalan iki litre sütü biber ile birlikte almak istedim. Aslında istediğim bu soğukta işi erken bitsin evine gitsindi. Sütleri almamın minnettarlığına karşılık manda sütü ile ilgili bir tarif verdi.
Dedi ki sütü kaynat, soğuyunca bir gün buzdolabında beklet sonra kaymağını al kalan sütü ısıt ve yoğurt mayala, kaymağı ister tereyağı yap ister kaymak olarak tatlılarla tüket…
Ah dedim Anadolu insanı her zaman ne kadar tasarruflu, her zaman elindekini sonuna kadar yararlanmayı bilen, har vurup harman savurmayan insanlar diyarı. Kendisine yapılan iyiliği asla karşılıksız bırakmayan. Bu düşünceyi aktaramadığımız bir nesille iç içe olmak.
Tezgahındaki sütlerin bittiğini görünce iyimser bir gül açan yanaklarına bakarak sordum. Teyze sen kaç yaşındasın.
Teyze 61 doğumluyum kızım. Bu tezgâhta gördüğün her şey benim bahçemden, sabah erkenden kalkıyorum akşama kadar uğraşıyorum.
Teyzeden ayrıldım içimde sıcacık duygular kafamda sorularla.
Kafamdaki sorulara boğuldum, teyze için marka giyinmek önemli değil ama temiz giyinmek önemliydi.
Yaptığı işin statüsü değil ama severek ve doğru yapmak önemliydi.
İnsanlarla hangi şivede veya nasıl konuştuğu değil ama dürüst ve doğru cümleler kurmak önemliydi.
Sağlıklı beslenmek ya da güzellik adına ağır paralar ödemesine gerek yoktu. Yaşına göre yeterince sağlıklı ve al al yanakları olan duru bir güzelliğe sahipti. Altmış iki yaşın getirdiği hiçbir sendrom yoktu teyzede…
En önemlisi ise 61 doğumlu enerjisi tavan, soğukta sıcacık bakışı ve gülüşü ile mutluydu. Bir çoğumuzun modern dünyanın içinde aradığımız, ararken gereksiz tükettiğimiz, tükettikçe doyumsuz hale gelip bulamadığımız, mutluluğu yakalamıştı.
Bu düşüncelere evime geldim. Kendime dünyanın en güzel kahvesini yapıp hemen yazma köşemde beni bekleyen bilgisayarımın tuşuna bastım.
Merak ettiğim Pazar kelimesinin anlamı idi. Yok artık diyebilirsiniz. Bunu da bilmiyorsam ne bilecektim değil mi. Ama işte yine de bakmak istedim hemen buraya anlamları yapıştırıyorum.
Farsça bāzār
1. isim Satıcıların belirli günlerde mallarını sattıkları geçici yer:
Perşembe pazarı. Salı pazarı.
2. isim Belli bir şeyin satıldığı yer; piyasa:
Balık pazarı.
3. isim ► alışveriş:
Allah hayırlı pazar versin.
4. isim Cumartesi ile pazartesi arasındaki gün:
“Pazar sabahı odalarına çay istemişlerdi.”
özel, (pa’zar)
1. isim Rize iline bağlı ilçelerden biri.
1. isim Tokat iline bağlı ilçelerden biri.
Sonra düşündüm teyze için pazar para kazanılan gün idi. Emeğini hünerini sergilediği ve kazancını cebine koyduğu gün, kamuda çalışanlar için hafta sonu idi. Tatildi evin ihtiyaçlarının karşılandığı gündü. Çoğumuz için tembellik günü idi. Geç kalkılır, uzun kahvaltılar yapılır. Keyif günü.
Hadi biraz daha bir iş insanı için pazar nasıl bir gündü, belki haftalık işletme faaliyetlerini değerlendirdiği, yeni haftanın planlarını yaptığı bir gün.
Pazar günü açık olan alışveriş mekanlarında çalışanlar için bir iş günü, herkesin gezdiği ama onların sorumluluk taşıdığı gün.
Öğrencilerin bazıları için etüt günü, bazıları için ödev günü, bazıları için of günü…
Sizin için pazarın anlamı neydi?
Müzik önerisi: https://youtu.be/sCz5y84dwuA