Hayatınızın öznesi kim? Siz misiniz yoksa özgürlüğünüzden ödün vererek başkaları için mi yaşıyorsunuz? Kendi yaşam oyununuzda figüran mı yoksa başrolde misiniz?
Thomas Jefferson, “Özgürlüğün bedeli sonsuz uyanıklıktır” der.
Zira diğer insanların duygusal veya davranışsal olarak yaşamınızdan rol çalmalarına ya da vaktinizi, düşüncenizi, yaşam enerjinizi onlar için harcamanıza izin verirseniz, özgürlüğünüzün kontrolünü zamanla kaybetmeniz kaçınılmaz hale gelir.
Bu durum sizi olduğunuz veya olmak istediğiniz kişilikten uzaklaştırır ve hayatınızı, başkalarının olmanızı istediği kişi olarak onların değer yargılarına göre yaşamaya başlarsınız.
Bu konuda Walsch der ki; “Başkalarının senin hakkında ne düşündükleri konusunda endişe duyduğun sürece onlar senin sahibindir”
Herkesle iyi geçinmeye ve sizden bekleneni zorundaymışsınız gibi yapmaya çalışmanız ya da gözü kapalı inanıp taraf olmanız, zihinsel ve sosyal özgürlüğünüzü kısıtladığı gibi kendi yaşayacaklarınızı da ıskalamanıza sebep olur.
Zira olmanız istenen kişi olmanız ve başkalarının değer yargılarına göre yaşamanız, hayal kırıklıkları ile dolu mutsuz ve kendinize ait olmayan bir yaşam olacaktır.
Özgürlüğe giden yol kendinizi iyi tanımaktan geçer. Kendinizi ne kadar iyi tanırsanız o kadar özgür hissedersiniz. Ve zihinsel özgürlüğe sahip bir kişi, dış özgürlükten yoksun kalsa bile içsel olarak hala özgürdür.
Kendinizle barışık olmanız, kendinizi tüm kusurlarınızla kabul edip sevmeniz, kendinizi tanımanızda size engel olan inanç ve bakış açınızın değişmesini sağlar.
Zira yaşantınız boyunca; neyi nasıl yapacağınızla ilgili doğru çıkarım yapmanız ve kararlar almanız buna bağlıdır.
Günümüzde özgürlük, her istediğini sınırsızca yapabilme serbestliği olarak algılanıyor olsa da özgürce davranabilmeniz için kendinizi güvende hissetmeniz, özgür olabilmenizin en temel unsurudur.
Ancak insanlık tarihi boyunca yaşanan savaşlar ya da ülke içi yaşanan terör ve huzursuzluklar veya dünyayı etkisi altına alan salgın hastalıkların, sosyo-psikolojik olarak yaydığı korku, kaygı ve güvensizlik karşısında, özgürlükten ne kadar bahsedebiliriz?
Evde, işyerinde, sokakta veya tatilde güvende olduğunuzu hissetmeden, özgür davranabilir misiniz? Her an her şeye ulaşabilir olmak mıdır özgürlük?
Uydu aracılığı ile izlenebilir ya da her konuşmamızın dinlenebilir olduğu çağcıl dünyada özgürlük kavramının da yeniden tanımlanması gerekir düşüncesindeyim.
Evet, insan kendi özgürlüğünü kendisi yaratır ve nasıl bir insan olacağına, nasıl yaşayacağına, düşüneceğine ve davranacağına kendisi karar verir. Ancak bireyin özgürlüğü ile diğer bireylerin ve devletin özgürlüğü her zaman örtüşmeyebilir.
Toplum olmanın gereği oluşturulan; hukuki, ahlaki, dini ve beşeri yasalar ile sınırlandırılmış bir özgürlükten bahsedilebilir. Ve bu sınırlılık dâhilinde diğer bir kişinin özgürlüğünün başladığı noktada kişinin özgürlüğü son bulur.
Sonuç olarak düşünce, davranış ve inancınızda özgür iradenizi kullanamıyor ve güvende olduğunuzu hissedemiyorsanız, özgürlüğe giden yolun neresinde olabilirsiniz?
Sn.Demet Tok, yazınızı okudum.Özgürlüğe giden bir yol var elbette,KİMİMİZ BU YOLUN BAŞINDAYIZ, kimimiz ortasında , kimimiz sonunda,Ah! keşke ,UÇAK PİST başında, İnsan daha İŞİN BAŞINDA… gibi olsaydık. Artık yaşımız belli belkide bitmek üzere. Yazıp söyledikleriniz gençlerimize , özellikle YENİ GENÇ TÜRKLER’e yol göstersin ve örnek olsun diyorum ve sizi kutluyoru. Elinize ve kaleminize sağlık.