featured
  1. Haberler
  2. EĞİTİM
  3. ÖZEL EĞİTİM- Uğur SATILMA

ÖZEL EĞİTİM- Uğur SATILMA

 Büyük bir gayret ve sabır ile görevlerini yapan Özel Eğitim Öğretmenlerine…

Özel eğitime muhtaç olup gerekli eğitimsel imkânla­rın uzağında o kadar çok vatandaşımız var ki. Herkes onlar­dan üzülerek bahsediyor. Ama ben yazıma sosyal paylaşım site­lerinde çokça rastlanılan acıma temalı bir yaklaşımla baş­lama saflığına düşmeyeceğim. Çünkü “Maazallah bizim de başımıza gelebilir!” anlayışı ve tedirginliğiyle vicdanlara kısa süreli rahatlama sağlayan pansuman tedbirleri artık sorgu­lamalı ve temelde neleri yapmamız gerektiğini düşün­meye başlamalıyız.

Son yıllarda ülkemizde fiziksel ve zihinsel engelliler için olumlu gelişmeler oluyor. Devlet, imkânlarını geçmiş yıl­lara göre daha kalıcı çözümler için kullanıyor. Evde bakım hizmetleri, eğitim yardımları, maddi yardımlar vb. İşin bilin­cine varan belediyeler, özel tedbirler alarak engelli vatan­daşlar için hayatı kolaylaştırıyor.  “Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi, kaldırımların yüksekliği ile ters orantılıdır.” anlayı­şından hareketle, kaldırımlara engelliler için yokuşlar, bele­diye otobüslerine engellilere uygun rampalar yapılıyor. Daha kucaklayıcı bir şehircilik anlayışı oluşuyor.

Anlayışta ne kadar hızlı bir değişim olursa olsun an­la­mada hala sıkıntılarımız var. Ülkemizde görme engelliler için hazırlanan yolun ortasında bir direk olabilir ya da bir araç park ederek tüm kaldırımı kapatmış olabilir. Bunun dı­şında eğitim ortamları bu öğrencileri kucaklamıyor. Adı kay­naş­tırma olan ama öğrencileri sınıf ortamlarına bir türlü kay­naştıramayan programlarla bir yere varılamıyor. Normal ol­ması beklenen ama bir türlü olamayan, özgüvensiz ve mut­suz bireyler ve bir o kadar da mutsuz aileler var çevremizde.

2006 yılında biraz da zorlama ile Üçeylül İlköğretim Okulu bünyesinde açılan “özel eğitim sınıfı” Dursunbey açı­sından önemli bir eşik oldu. Dursunbey insanının özel eği­time yöne­lik algısı değişmeye başladı. Aileler çocukları için özel eğitimi talep eder hale geldiler. Daha önceleri  yeterli eğitim seçenekleri olmadığı için toplum içine çıkarıl­mayan, belki de utandıkları çocuklarını artık cesaretle ha­yata itiyor ve po­tansiyelleri doğrultusunda yaşam becerileri kazanmaları için onlara destek veriyorlar.

Elbette bu bilinç devriminde özel eğitim öğretmenle­ri­mizin büyük payı var. Daha önceki yıllarda çalıştığım Üçey­lül İlkokulunda İsmail Sezer, Güneş Bayraktar ve Ayça Ak­baba öğretmenlerin yanında halen Atatürk Ortaokulunda birlikte görev yaptığım Mehmet Teslim ve Mehmet Aydoğdu öğret­menlerin enerjilerini ve gayretlerini büyük bir hayran­lıkla izliyorum. Onların büyük bir sabır ve sevgi ile yaptıkları mesleklerini en başta biz öğretmenler yakından takip etme­liyiz. Mesleki anlamda çıkmaza düştüğümüz durumlarda özel eğitim öğretmenlerinin öğrencilerine karşı geliştirdik­leri “makul beklenti” anlayışını görmeli ve kendi sınıfları­mıza taşımalıyız. Her çocuğun potansiyeli doğrultusunda se­çilen farklı hedeflerin başarılmasıyla yaşanan keyfi anlama­lıyız. Minik ama anlamlı zaferler sonucunda yaşanan eşsiz mutluluğa tanık olmalıyız.

Aslında başarı hikâyelerini yazmamın önemli etken­le­rinden biridir özel eğitim.  Bir ayakkabı bağcığını bağla­mayı üç ayda öğrenen bir çocuğun mutluluğunu ve bunu sağ­layan öğretmenin huzurunu iyi ki görmüş, iyi ki buna tanık­lık et­mişim. Bu sayede toplumca dayatılan büyük başarı hikâye­leri kadar küçük ve sevimli hikâyelerimizin de ne ka­dar önemli olduğunu daha iyi anladım. Artık insanların mev­cut potansiyellerini kullanarak ne elde ettiklerine odaklanı­yo­rum.  O yüzden aylarca çabalayıp “anne” ya da “baba” de­meyi öğrenen engelli bir çocukla, büyük başarılar kazanıp top­lumca el üstünde tutulan biri arasında ayrım yapmıyo­rum. Sonuçta ikisi de başarılı. Hepsinden önemlisi ikisi de başarı duygusunu hayatının hiçbir döneminde yaşayamayan do­yumsuz insanlara göre mutlu olmak için çok daha fazla ne­dene sahip.

Özel eğitimdeki özverili çalışmaları ile bu özel başa­rıyı sağlayan, büyük beklenti altında ezilen ve çocuklarına karşı beklenti ayarı yapamayan ailelere küçük adımlarla ba­şarı duygusunu tattıran kıymetli öğretmenlerimizin moti­vasyo­nunu artırmak için elimizden geleni yapmalıyız. Bunun ya­nında özel eğitim uygulamalarında, olanla yetinmeyip özel eğitimin yaygınlaştırılması konusunda toplum olarak daha aktif olmalıyız. Artık çocuğu kaynaştırma öğrencisi olan bir veli, okullarda destek eğitim odalarının açılması, bireysel eğitim planlarının uygulanması ve öğretmenlerle işbirliği yaparak çocukları için makul hedefler belirlenmesi konu­sunda daha ısrarcı olmalıdır.  Devletin büyük maddi destek­leri ile tamamen hayatımızın içine giren özel eğitim ve reha­bilitasyon merkezlerinin işlerini sadece maddi kaygılarla yapmamaları için zaten bu eğitime olmazsa olmaz şeklinde bakması gereken yerel yönetimler ve ilgililerin konuya daha duyarlı olmaları sağlanmalıdır.

 

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
ÖZEL EĞİTİM- Uğur SATILMA
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!