Cumhuriyetin 10. Yılı’nda, 10.Yıl Marşı’nda coşku ile dile gelen:
“Demirağlarla ördük anayurdu dört baştan.” sözü hem övünç, hem de kıvanç vericidir.
Yurttaş olarak gururlandırır, onurlandırır; göğsümüzü kabartır.
Oysa o günlerden, bugünlere gelindiğinde, her alanda olduğu gibi, demiryolu alanında da sadece hayal kırıklıkları vardır.
Ne varsa Cumhuriyetten geriye kalan, ya satılarak, ya kapatılarak ya yıkılarak ya da çürümeye bırakılarak adeta intikam alınır.
Ne yazık ki bu konuda epeyce ve oldukça yol alınır.
Atı alanlar Üsküdar’a varır fakat aşamadan orada kalır!
Arkadan gelenler, elbet yakalayacaktır!
Bu tahribatın ve intikamın kötü sonuçları her alanda yaşanmaktadır.
Demiryollarımız ve trenler, bu tahribatın sonuçlarını yansıtmaktadır.
En somut örneği, bir süre önce tarafımdan, doğrudan yaşanmıştır.
Olağan zamanlarda, trenle yolculuğu güvenli, eğlenceli, gözlemli, rahat ve nostaljik bulur, önemser ve çok severim.
14 Ağustos Cumartesi akşamı saat 23.00’te, İzmir’den kalkan Mavi Tren’e Balıkesir Garı’ndan binmek üzere, yarım saat öncesinde hazır bekledim.
Mavi Tren, ne yazık ki 24’ü biraz geçerek, yarım saati aşkın geç geldi ve bindik.
Hava koşulları da rahatken ve herhangi bir dış etki olmaksızın tren, Kütahya’da arıza nedeniyle bir saati aşkın bekledi.
Arıza, bir vagon eksiltilerek giderilip yola devam edildi.
Derken, Eskişehir-Alpu’da yeniden durdu ve yeniden arızalandı.
Bu arada da bekleme sırasında bunaldıkça, birçok yolcu gibi TCDD 444 8 233 numaralı müşteri hattını sıkça arayıp yolda kaldığımızı ve bir çare bulunmasını ısrarla uzun uzun ve defalarca belirttiğimiz halde herhangi bir yardımda bulunamayacaklarını belirttiler.
İki saati aşkın bekledi ve sonunda arıza, bir vagon daha eksiltilerek
yola devam edildi.
Bu arada istasyonların iç karartıcı halini de, bir istasyona ait aldığım fotoğraflarla yazının sonunda belirtmek isterim.
Neyse, Eskişehir’i geçtikten sonra Mavi Trenimiz yeniden arızalandı ve uzun bir süre daha yolda kaldık.
Arızanın nasıl giderildiğini öğrenemeden, uzun bir bekleyişten sonra yola devam edildi.
6 saate yakın bir gecikmeyle tren nihayet, Ankara Garı’na girebildi.
Bu muazzam gecikme, kim bilir kimlerin o günkü yaşamını, derinden etkiledi?
TCDD, ne kimseye en küçük bilgi verdi, ne kimseden bir özür diledi, ne de herhangi bir hesap verdi!
Yüzlerce yolcu, bunca zamanlık gecikmeyi sadece sineye çekti!
Her konuda olduğu gibi üstüne bir şişe su içildi!
Hele hele yüzlerce yolcuyu canından bezdirdi!
Eskişehir-Alpu istasyonundaki o uzun bekleyişte, bir teknik görevliye bu arızaların nedenini sordum.
Aldığım yanıt, çok ürkütücüydü ve korkutucu idi.
Görevli, trenlere gerekli, yeterli ve özenli teknik bakım yapılmaktan kaçınıldığının altını kalınca çizdi.
Rayların dahi gerekli periyodik teknik bakımla güvenli hale getirilmediğini ve tehlike arz ettiğini özellikle ifade etti.
Meğer bu İzmir mavi treni, bir gün önce Ankara’dan İzmir’e geldiğinde, teknik olarak gözden geçirilir.
Sonunda 6 adet vagonu sorunlu bulunarak çıkarılıp, yerine 6 adet yeni vagonlar yerleştirilir.
İşte 14 Ağustosta Ankara için yola çıkan bu İzmir Mavi treninin arızalanıp, yolda çıkarılan üç vagonu da İzmir’de eklenen 6 vagonun üç tanesidir.
Belli ki İzmir’de çıkarılan vagonlar gibi eklenen vagonları da eskidir ve yetersizdir, tehlike arz etmektedir.
Alpu’da değiştirilen vagonun altında bulunan helezonik görünümlü cihazdaki arızanın, çok kritik bir şekilde oraya kadar idare ettiğini, eğer seyir halindeyken korkulan şekilde gerçekleşseydi, olacakları düşünmek bile istemediğini ifade eden görevli “Allah esirgedi” dedi.
27 Ağustosta da, Ankara Garı’ndan Balıkesir’e gelmek üzere yine 20.30 Ankara-İzmir Mavi Treni’ne bindim.
Özellikle Kütahya’dan sonra Balıkesir’e kadar Mavi Tren adeta kaplumbağa hızı ile geldi.
Görevlilere sorulduğunda, rayların bakımsızlığından, risk yaratmamak için yavaş ve dikkatli gidilmek zorunluluğunu ifade ettiler.
Sabah saat 05.00 veya 05.30’da Balıkesir’de olması gereken trenimiz, Balıkesir Garı’na geldiğinde, saat 09.00’u bulmuş ve 3 saati aşkın bir gecikme olmuştu.
Balıkesir çevresine gitmek için önceden bilet alan birçok yolcunun hem otobüsleri kaçtı hem de biletleri yandı.
Mavi Tren, yolcularını yine canından bezdirdi!
Her şeye karşın halkın Mavi Trene olan ilgisi oldukça yüksektir.
Bütün seferlerinin dolu oluşu bunu göstermektedir
Ekonomik oluşu halkın ilgisinin en önemli nedenidir.
Yolculuk süresi ve gecikmesi dışında iç düzenine ve konforuna da gelince; Mavi Tren sanki çoktan gözden çıkarılmış da, gözden düşmesi için tam olarak yüz üstü bırakılmış gibiydi.
Koltuk aralıklarının sıkışıklığı, tuvaletlerinin ve lavabolarının gerekli hijyen ve temizlik koşullarını taşımayışı büyük sorun.
Görevlilerinin ifade ettiklerine göre iktidar, TCDD-Mavi Trenleri, belli ki özelleştirme peşinde.
Bunun için uygun olan ilk fırsatta, tetikte beklemekte!
Bu zamana kadar uyguladığı taktiği, burada da göstermekte!
İktidar niyetini, TCDD Genel Müdürünü önceki gün gece yarısı görevinden alıp, yerine atadığı kişiden belli etmekte!
TCDD’nin yeni genel müdürü, Ulaştırma Bakanlığı’ndan demiryolları için ilk özel yolcu taşıma lisansını alan Sun Group şirketinin başkanı. TCDD’yi özelleştirme işini hazırlayıp hızlandırması için atandığı belli.
TCDD Mavi Trenlerinde yaşanılan kalitesizlik, yetersizlik, yolcu memnuniyetsizliği, yönetimsizlik ve denetimsizlik gibi sorunlar öyle rastgele değil, bilerek-isteyerek ve taammüdendir.
İktidar bu konuda kötü niyetli olup bahane oluşturmaktadır.
Maksat, özelleştirilmesi için önceden zemin hazırlamaktır.
Halkın zihninde, özelleştirilmesi için haklılık yaratmaktır.
Oy tren Mavi Tren, bellidir seni bu hallere düşüren?
Cemil bey olayı çok net ve bütün çıplaklığıyla anlatmışsınız.
Bu durumun böyle yapılması çok açık, kasıtlı ve bence üç nedeni var: 1- Atatürk’ün bu konuda da izini yok etmek, 2- Özelleştirilmesinde yeni zeminler hazırlamak, 3- Yaptığı oto yollara taşımacılığı kaydırma ki, bu konuda ” bak ne kadar haklıyım” diyebilmek. Ama hepsi nafile,güzel günler görme ümidimi katlayarak. Saygılar…