Bu hafta sizlerle Osmanlı padişahları üzerine sohbet edeceğiz. Osmanlı Beyliği 1299 yılında Bilecik Söğüt’te kuruldu. İlk bey Osman Bey idi. O dönemlerde padişah ünvanı kullanılmıyordu. Osman Bey’den sonra Orhan Bey devleti yönetti.1.Murat’tan itibaren bey ünvanı kullanılmaz oldu. Bunun yanında padişah ünvanı da kullanılmıyordu. Padişah ünvanı Yıldırım Beyazıt döneminde kullanılmaya başlandı. Yükselme devrinde yetenekli padişahlar iş başına gelirken, çapsız padişahlar da işbaşına geldi. Çapsızların eksikliklerini devletin yönetim paradigması kapattı.
Duraklama devrinde sorunlar baş göstermeye başladı. Osmanlı’nın duraklama döneminde Avrupa rönesansı yaşıyordu. Osmanlı bu gelişmelere ayak uyduramadı. Tam tersine Mısır’ın alınması ile İstanbul’a birçok Arap ulema getirilmiş ve devlet yönetim paradigması değiştirilmişti. Yani devlet dogmatizme gömülmüştü. Bu yapı düşünsel gelişmeyi durdurdu ve Avrupa karşısında gerilemesine neden oldu.1600’lü yıllarda Genç Osman reform yapmak istedi ama isyanla öldürüldü. Bu dönemde yetenekli sadece 4.Murat çıktı. Fakat eldeki malzemeye göre o da yapabileceğinin en iyisini yaptı.
17.yüzyıl Osmanlının gerileme dönemidir. Çapsız devlet adamları devleti sürekli geriletti. Teknik bakımdan ilerleyen Avrupa ülkeleri ise sürekli Osmanlı’yı sıkıştırmaya başladılar. Bu yüzyılın başında Osmanlı topraklarına matbaa geldi. Bu yüzyılın sonunda Çeşme baskını ile donanma yakılınca Avrupa gibi asker yetiştirilmesi gündeme geldi ve 1773 yılında Deniz Harp Okulu açıldı. Bu okul laik eğitim veren ilk okulumuzdur.19.yüzyıl Osmanlı’nın Avrupa’ya ayak uydurma çabaları içinde geçti. 3.Selim ile başlayan Nizamı Cedit hareketi 19.yüzyılda da devam etti. 2.Mahmut orduyu yeniledi, kılık ve kıyafet değişimi yaptı. Devletin idaresini eyalet sisteminden vilayet sistemine geçirdi ve devlet memurluğu başladı. Yeni okullar açıldı. Harbiye mektebi kuruldu. Fakat bu yüzyılda ilk defa Avrupa ülkelerinden borç para istendi ve alınan paralarla şaşaalı saraylar yapıldı. Bu yüzyılın başında Yunanistan bağımsızlığın kazandı. Bu yüzyıl içinde günlük gazetelerde yayınlanmaya başlayınca bir aydın kesim doğdu. Bunlar kurtuluşu meşrutiyette gördü ve bu konuda çalışmaya başladılar. Bu yüzyıl içinde de yetenekli padişahların yanında çapsız padişahlarda iş başına geçti.
Abdülaziz ilk ve son olarak yurtdışı seyahat yapan padişahtır.1869 yılında Fransa ve İngiltere’ye seyahat yaptı. Çok güçlü bir donanma oluşturdu. Çünkü denizlerde artık ahşap ve yelkenli teknelerin devri sona ermiş ve onun yerine sac ve buharlı tekneler dolaşmaya başlamıştı. Abdülaziz’den sonra tahta 2.Abdülhamit geçti ve aynı yıl 1.Meşrutiyet ilan edildi. Fakat 2.Abdülhamit meşrutiyete son vererek tekrar monarşiye döndü. Bu dönemde de pek çok okul açıldı. Haberleşmek için telgraf sistemi kuruldu.1908 yılında 2.Meşrutiyet ilan edilerek tekrar meşrutiyete dönüldü.
Osmanlı’nın son padişahı Vahdettin 1918 yılında tahta çıktı. Vahdettin’in tahta çıktığı yıl Mondros ateşkes antlaşması imzalandı. Vahdettin meclisin süresi dolduğundan dolayı seçimleri yenilemedi ve tekrar monarşik sisteme döndü. İngilizler 6.Kasım günü İstanbul önlerine geldiğinde bir tepki göstermedi. Milletin baskısı ile seçimler 1919 yılı sonunda yenilendi ve meclis 1920 yılı başında açıldı. Fakat meclisin kabul ettiği Misakı Milli yüzünden İstanbul 16.Mart.1920 tarihinde işgal edildi. Meclis dağıtıldı. Bunun üzerine yeni meclis 23.Nisan.1920 tarihinde Ankara’da toplandı ve Kurtuluş savaşını yönetmeye başladı. İstanbul’un işgali sırasında da Vahdettin bir tepki vermedi. Tam tersine Ankara hareketini durdurmak için Hilafet ordusu kurdu. Ankara hükümeti Yunan ordusunu yenerken hilafet ordusunu da yenerek saf dışı bıraktı.
9.Eylül.1922 tarihinde İzmir kurtarılınca İtilaf devletleri barış görüşmeleri için Ankara hükümetini barış görüşmelerine davet etti. Ankara’nın yanında İstanbul hükümetini de davet edince BMM 1.Kasım.1922 tarihinde saltanatı kaldırdı. Böylece padişahlık sona ermiş oluyordu. Vahdettin artık padişah değildi.17.Kasım.1922 günü padişah Vahdettin İngiltere’ye müracaat ederek İstanbul’da can güvenliğinin olmadığını söyleyerek sığınma talebinde bulundu. İngilizler Vahdettin’i Malta adasına götürüp bıraktılar. Vahdettin oradan İtalya’ya geçti ve 1926 yılına kadar orada yaşadı. Naaşı Şam’a defnedildi.
Oysa Fatih İstanbul’u kuşattığında Bizans’ın son imparatoru Konstantin kenti terk etmedi ve cesedimi çiğnemeden kente giremezsin dedi. Surlar aşılıp kent fethedildiğinde imparatorun cesedi ölüler arasında mor ayakkabılarından tanındı.
O zaman şunu görüyoruz Bizans imparatoru daha onurlu davranmıştır. Osmanlının 36. padişahı Vahdettin Bizans imparatoru kadar onurlu davranamamıştır. Bugün hala bu padişahı övenler var. Şaşırıyorum. Osmanlı padişahları kendilerini halife olarak tanımlarken hiçbirisi hacca gitmemiştir. Çoğu da saraylarında içki içmiştir. Anadolu devrimi eli temiz devrimdir. Elini padişah kanına bulamamıştır. Daha sonra padişahların soyları da yurt dışına çıkarılmıştır. Oysa Fransız ihtilalinde ve Bolşevik devriminde kralın ve çarın idamları gerçekleştirilmiştir. Tarihimizi iyi bilelim. Saygılar.
18.Kasım.2024
Sinan Kahyaoğlu