Millet İttifakı’nın oluşturan CHP ve İYİ Parti’nin ortak mitingi ile bir yaşımıza daha girdik
30 yıllık gazetecilik hayatımda ilk kez iki liderin katıldığı bir mitingi izlemiş oldum.
Özellikle Balıkesir’deki ittifakı özellikle parti ve aday tercihi nedeniyle en başından beri eleştirdim .
Ancak yararları da var.
En azından iki lider için iki ayrı mitinge gitmekten kurtuluyorsun!…
Mitingin ev sahibi İYİ Parti’ydi.
Ama iş İYİ Parti’ye kalsa Kuva-yi Milliye Meydanı dolmazdı.
Mitinge giderken “alanın dörtte üçünü CHP’liler doldurur” diye düşünüyordum
Ancak miting alanına girdiğimde bu rakamı biraz daha arttırmak gerektiğini düşündüm.
İyi Partili arkadaşlarım da bu gözlemimi doğruladı.
İl örgütünde sıkıntı var…
“İyi” bir insan olmakla, “iyi” bir siyasetçi olmak farklı şeyler.
Teşkilatçı olmak, “iyi” bir ekip kurmak ise tecrübe gerektiriyor.
Ne demiştik.
Miting ortaktı ama ev sahibi İYİ Parti’ydi.
İki lider partilileri birlikte selamladı.
İstiklal Marşı hep birlikte okundu.
Bence Andımız da okunabilirdi.
Zira liderler gelmeden önce binlerce kişi hem de iki kez ellerinde Türk bayraklarıyla hep bir ağızdan andımızı okudu ve oldukça güzeldi.
İlk söz konuk liderindi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aklımda kalan sözleri “Bay Kemal” ile ilgili olanlardı.
“Bay Kemal olmak kolay değildir, Bay Kemal olmak için namuslu adam olmak lazım. Bay Kemal olmak için yürekli adam olmak lazım…” diye devam edip giden sözlerine diyecek bir şey yok.
Bence de namuslu ve yürekli adam ama “Bay Kemal” keşke seçim kazanan adam olsaydı.
Keşke ittifak kararını verirken, adayları belirlerken partililerle birlikte seçmeni de biraz dikkate alsaydı.
“Cennet gibi bir ülkeyi cehenneme çevirdiler” sözleri de yanlış diyemem ama bunda ana muhalefet partisinin hiç mi günahı yok?
CHP ilkelerine sahip çıksaydı, sağlam dursaydı, vatandaşa güven verseydi cennetin cehenneme çevrilmesine izin verir miydi?
Kemal Bey kürsüde konuşurken, 3 milletvekili Ahmet Akın, Ensar Aytekin, Fikret Şahin ve il başkanı Serkan Sarı arkasında sıralanıp, kendisini bol bol alkışladı.
“CHP’nin Şahin milletvekili”nin özellikle milliyetçilikle ilgili sözleri ilk alkışlayan olması dikkat çekiciydi.
Adaylığı geri çekilen CHP’li Ahmet Akın ise , sanki biraz da Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun zorlamasıyla Millet İttifakının “Ok gibi adayı” İsmail Ok’la el sıkışıp, merhabalaştı…
CHP 3 milletvekili, 14 belediye başkan adayı, meydanı dolduran binlerce seçmenine rağmen konuktu!
Ev sahibi ise İYİ Parti’ydi.
Tek milletvekili zaten büyükşehir adayıydı.
İlçelerde ise 6 belediye başkan adayı vardı.
Meydanda daha önce yazdığım gibi pek İYİ Partili yoktu.
Ama Meral Akşener performansıyla gerçek ev sahibi gibiydi.
Konuşması CHP liderinden daha etkiliydi.
Erdoğan’a eleştirileri de cesurdu ve akılda kalıcıydı.
“10 araba, 3 helikopter, 3 bin korumayla geziyor. Bir de milletin adamıymış, hadi oradan…”
“Bir Cumhurbaşkanı Ankara, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ile dövüşür mü? Bunların sebebi ne? Tarzan zorda…
‘Sözde İyi Parti’ diyor bize. Hadi oradan be! 5 milyon kişinin oyunu alan bir partiye, Meclis’te sandalyesi olan bir partiye ‘sözde’ diyemezsin.
Kürdistan, dediğin Irak’ın Kuzeyi kadim bin yıllık Türkmenelidir. Önce onu öğren. Fesli’den tarih öğrenirsen böyle olur.
“Geçen gün de ‘Türkiye hukuk devletidir’ dedi. Gülesim geldi, aklıma Rahip Brunson geldi.”
Bu örnekler çoğaltılabilir.
Kısacası Akşener o kadar göz korkutmaya ve tehdide karşın bildiğini söylemekten çekinmiyor.
“Sen konuş Abla biz öderiz” pankartı da kitlelerin her şeye rağmen Akşener’in düşüncelerini dile getirmesini ve konuşmasını istediğini gösteriyor.
Aslında liderlerin birbirlerini suçlayıp, birbirine laf sokuşturmasından çok ülkemizin gerçek sorunlarını konuşması ve çözümler getirmesi gerekiyor.
Karşılıklı suçlamalar arasında işyerlerinin kepenk kapatması, işçi çıkışları, işsizlik, yetersiz ücretler, ödenemeyen kredi kartları, hacizler, EYTliler, yetersiz emekli maaşları, beyin göçü vb. kaynayıp gidiyor.
İki cenahta yer alan partililer, liderlerinin birbirine laf yetiştirmesiyle mutlu oluyor.
KPSS’de 82 puan alan bir genç kız mülakatta sınavı kaybediyor, 55 alan geçiyorsa adalet yok demektir.
Fabrikalar ardı ardına konkortado ilan edip işçi çıkarıyorsa, insanlar işinden, ekmeğinden oluyorsa, bir milyon haneye para girmiyorsa, 7.5 milyon insan işsizse kalkınmadan söz edilemez.
Kürsüye çıkan üç konuşmacı da haram ve haramilerden bahsediyorsa ortada gerçekten yanlış giden bir şeyler var demektir.
Yerel seçimleri “Beka sorunu” haline getirip, bu sorunları görmezden gelmek de çözüm değil..
Kılıçdaroğlu’nun dediği gibi bir ülkede beka sorunu varsa o ülkenin liderinin dönüp kendisine soru sorması gerekiyor.
Akşener’e göre de beka sorunu yok.
Millet İttifakı’na “İllet ittifakı” diyen MHP lideri Bahçeli’nin “Beş harfliler sorunu var” suçlamasını da esprili bir karşılık verdi:
“Beka da bitti. Temel, Meral, Kemal 5 harfli. Hatırlatayım Damat da, Recep de 5 harfli. ‘İçine 3 harfli mi kaçtı acaba?’ diyeceğim ayıp olacak.
Yine İYİ Parti liderinin dediği gibi savaşa gitmiyoruz ve bu sonuçta bir yerel seçim.
“Liderler kavga ediyor diye sizinle aynı düşünmeyen arkadaşınızla, komşunuzla kavga etmeyin”
31 Mart’ta Meral Akşener’i ya da Tayyip Erdoğan’ı değil İsmail Ok ya da Yücel Yılmaz’ı seçeceğiz.
Devlet Bahçeli’yi ya da Kemal Kılıçdaroğlu’nu değil Dinçer Orkan’ı ya da Levent Tellioğlu’nu seçeceğiz
Tayyip Erdoğan’ı ya da Meral Akşener’i değil Hasan Avcı’yı ya da Esin Balıbek’i seçeceğiz…