featured
  1. Haberler
  2. YAZARLAR
  3. ÖRFENE PİLAVI

ÖRFENE PİLAVI

ÖRFENE sözcüğü Anadolu’da birlikte çalışmak, üretmek anlamında kullanılır.
Bir anlamda Örfene , İmece’dir.  Birlikte üretip , birlikte paylaşmaktır.  Anadolu kadim medeniyetlerin ve muhteşem güzelliklerin yaşandığı toprağımız.
Vatanımız.
Anadolu sevdamın, unutulmuşlarını yazayım , eskilere , yıllar öncesinde aralarında büyüdüğüm “Köy Arkadaşlarım”a anılarla bin selam olsun diyeyim şimdi.
Ak yaşmaklı annelerimizin oyalarıyla bezenmiş , “şerli gızı” ( şehirli kızı ) bağlamalarımızda başımızdaki allı – yeşilli yazmalarımızın coşkusunu düşüreyim akıllarına .
Anadolu’nun bir köşesinden çocukluğumun geçtiği 7 yılından aklımda kalanlar. Naipli Köyünün şimdilerde unutulup giden o güzelim coşkulu , bir anlamda “Köy Seyirlik Oyunundan”  söz edeyim.
Geçmişimizin çok güzel dayanışması, birlikteliği ve sonunda çala kaşık yediğimiz, tadı damağımda kalan yemeklerinin  çocuk şölenidir bu yaşadığım.
Unutulup gitti ama , kayda geçsin diyerek çocukların birlikte  topladıkları bulgur ile yapılan “Örfene Pilavını” anlatayım.
Neden unutuldu ki?
1958  en net anımsadığım  yıl.
Biz çocuklar  baharda toplaşırdık. Bir kişi seçerdik. Bu seçilen  anne- babanın ilk çocuğu olmasıydı.  Başının üstünü, yüzünü meşe dallarıyla, yapraklarıyla örterdik.  Harar çuvalını giydirirdik. Tanınmasın diye özen gösterirdik.
Kapıları çalıp , ” anasının ilkisi , babasının tilkisi ” geldik sizeeee.. Bulgur – yağ verin bizeeee..
Köyün içindeki  çocukların toplaşma curcunasının  seyrine doyulmazdı.
Manilerle bulgur ve yağı toplar, birimizin evinde ellerimizde tahta kaşıklarla pilavın pişmesini beklerdik.
O bulgur pilavının tadı başka bir pilavda bulunmaz..
İnanın bulunmaz..

***

60 yıl öncesinin kayda düşen Naipli Örfene Pilavı manileri.

Oy bulgurum bulgurum.
Boş torbamı doldurun.
Çabuk doldurun torbayı.
Ninem bişircek pilavı.

*

Sofra yaydım sofaya.
Bağdaş kurduk köşeye.
Tahta kaşık elimizde.
Pilav gelsin önümüze.

*

Çiğdem çiçek çayırda.
Açıp duru bayırda.
Tez varalım hayata.
Yağmur vardır havada.

*

Koca pınar şarıldar.
Kazan altı harıldar.
Naiplinin kızları.
Sepi serer  oynarlar.
( SEPİ : Gelinin çeyizinin serilmesi )

***

Yıllar önce annem ve babamdan not aldığım maniler ile Naipli kültürünün yok olanlarının kederini nasıl anlatayım?
Köyün tam orta yerindeki bulgur dövülen taşın başında çocukların , köy bakkalı “Kalem Dayı” dan alınan şekerleri üleşmemiz.
Kaba şekerin bölünmesi. Paylaşmamız.
Buğday, susam kavurup, bulgur taşında öğütülen ve  içine konulan toz şeker ile yapılan ” kavruk”  yerken , Yusufff diye birbirimizin yüzüne savruduğumuz kavruk.
Soba üstünde kavrulan Bakla.. Kaynatılan Bakla..
Kaynatılan kaba mısır. Patlatılan “cilveli mısır ”
Baharda ” kirişlik” toplamalarımız.  Yaz sonunda ” ahlat” ,ağaçlarının tepesinde çocukluğumuz.

***

Geçenlerde kızkardeşim Hasene Füsun Öztop’un sıra arkadaşı olan, Naipli’li Bahriye Kandemir’i aradım. Balıkesir’e gidip gelirken Naipli Köyüne  ara sıra uğrarız.
– Örfene günü yaptığımız ” anasının ilkisi – babasının tilkisi” yarenliğimizin manilerinden bildiklerini bana söylesene dedim.

– Zehra abla gari onları yapmıyoz ki. Manileri de unuttum ki. Ben de ona annem ve babamdan not aldıklarımı okuyunca çok şaşırdı.
Bahriye ile çocukluğumuzun anılarında buluşuyoruz. Göçüp giden komşularımızı anıyoruz. Bunları  anarken beni en çok üzen ,dert edindiğim o güzelim köy geleneklerinin artık unutulduğu dur.
Köy düğünlerinin unutulduğu gibi..

2009 yılı çekimi. Kuzey Ege Köy Gelinliği. Bu fotoğraf çekildiğinde tahmini yaşının 120 olduğunu düşünüyorum.

***

Kına gecesinde, sesi güzel olanların manileri eşliğinde Bakır çalınarak oynanan o güzelim oyunlar..
“Ninaa ninaaaa…
Emizin önü payamlık.
Bubam aldı bayramlık.
Al çiçekli  dakımlık
Ninaaa ninaaa..”
(Dakım: (Takım) Şalvarı ve gömleği aynı kumaştan olan giysi.)
Üç gün süren düğünlerinde biz çocukları en çok sevindiren, “duvak sabahı” denilen , gelinin yeni evinde elimizi öptürerek aldığımız , para kesesi veya oyalı – boncuklu yazmalar olurdu. Gelin büyük –  küçük demeden her gelenin elini öperdi. Eli başına götürülmeden yapılan bu geleneğin kökeninde ne var bilmek isterdim.
Davulların çalınmasıyla sessizliğin ortasından coşkuyla koşuşan biz çocukların şenlendirdiği Naipli / Yalı Kahve..
Ağır hava oynayan erkekler.  Düğün evinde yenen Keşkekler..
Delikanlıların şapkalarının siperine takılan ” ıtır” çiçeği..
Şayak kumaştan dikilen Kilot pantullarının üstündeki yeleğiyle , kızlara kendini gösteren delikanlılar ve gırnatanın coşkusu..

***

Baharın kokusu ile kır çiçekleri doğadan seslendiğinde, Çal tepesinde uçurtmalarımız elimizde.
Elimizde “kaya kınası” ile bahara müjde, elimize kına çalarız..
Birlikte söylediğimiz türkülerin bazılarını babam derledi. Bizlere armağan misali miras bırakıp gitti.
Alacalı Yılan türküsü ile oynadığımız oyunların tınısı şimdi ” Yalı Kahve” de çınlıyor mu ki?

***

Alacalı yılan avluya dolan.
Sevdiğim oğlan buralarda dolan.
Sen susam ekmemişin.
Ek bakam nasıl olcek.
Sen sevda çekmemişin.
Çek bakam nasıl olcek.

*

Babam bakkal açacak.
İncik boncuk satacak.
Ben İbrama vamıcem.

Memet beni alacak.

***

Anadolu’nun bazı yörelerinde ,baharın müjdesi  olan “çiğdem çiçeği”  ile yapılan ” çiğdem pilavı” ile ” Naipli Örfene pilavı ” zamanlama olarak aynı döneme rastlıyor. Baharın başlangıcında yapılıyor.
Yozgat yöresinde ” çiğdem pilavı” Balıkesir / Naipli Köyünde ” örfene pilavı” .
Bu gelenekte ayrışan ise  , örfene pilavı , köy çocuklarının birlikte topladıkları bulgurlarla yapılması.

 Geleneksel  giysileri  ile Türk çocukları ( Nuray Bilgili arşivinden alınmıştır)

***

YOZGAT YÖRESİ ÇİĞDEM PİLAVI.

Çiğdem Pilavı Yapılışı:Tereyağı bir tavada eritilir. Bulgur, bu yağ ile biraz kavrulduktan sonra tavuk suyu ilave edilir. Piştikten sonra üzerine çiğdemin kök kısmı ve çiçeği ilave edilir. Dinlenmeye bırakılır. Kaynak: Yozgat İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Arşivinden

 Çiğdem Çiçeği Pilavı.

***

Baharın ucundan kıyısından umuda günaydın diye umutlanıyoruz garii..
Börtü – böcek uyanırken, ağaçlar çiçeğe durdu.. Matreniçkalarımızı da taktık bileğimize. Dileklerimizi diledik. Gerçek olsun diye umdumuz sürüyor.
Kadir – kıymet bilmeyenlerin içimize bıraktıkları hüzünleri, onlara geri gitsin diye de duadayız.
Bu arada, son iki aydır içimden çıkmayan en büyük kederimdir..
Deprem.
Depremzedelerimiz.
Duyarlı insanlarımızın çabalarına katkı sağlayanları gördükçe, kıvancım artıyor.
Birlikteliğimizin, yardımlarımızın onların yaralarını sarmasını çok isterim.
Yaşadıklarını bire bir dinlediğimde , çok zor zamanlarının geçmediğinin tanığı olmak içimi acıtıyor.
Benim canım bunca yanıyorsa , onların canının yangısını düşünemiyorum bile.
Yardımların arkasının kesilmesi en büyük kaygıları olduğunu duyurdular.
Konteyner yapımı hızlanmalı diyorlar da, yapabiliyor muyuz ?
Ülkemizin  yüzyıllardır  deprem ile sınandığı gerçeğini ve bu gerçekle  yaşadığımızı unutuyoruz.
Depremin sancılarını unutmayınız!.

0
sevdim_bunu
Sevdim Bunu
0
_ok_sevdim_bunu
Çok Sevdim Bunu
0
g_ld_rd_
Güldürdü
0
karars_z_m
Kararsızım
0
bu_ne_bi_im_bi_ey
Bu Ne Biçim Bişey
0
k_zd_rd_n_z_beni
Kızdırdınız Beni
ÖRFENE PİLAVI
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.

Giriş Yap

Balikesir24saat ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!