“Kazdağları kurtuluncaya dek, köklerinden koparılan ağaçlar tekrar yeşerinceye, tüm canlılar evlerinde huzurla yeniden yaşamaya başlayınca dek bu nöbeti sürdüreceğiz”
Türkiye’nin akciğeri olarak tanınan Kazdağları’nda siyanürlü altın madenciliğine karşı başlatılan ‘Su ve Vicdan Nöbeti’ bir yılını doldurdu.
Kazdağları’nda Kanada kökenli Alamos Gold ve yerli iştiraki Doğu Biga Madencilik firmasının yürüttüğü altın madenciliği faaliyetine karşı 26 Temmuz 2019’da beş çadır nöbetine kısa bir süre içinde on binlerce kişi katılmıştı. Maden sahasının Çanakkale’nin içme
suyunu sağlayan Atikhisar barajına yakın olduğunu söyleyen çevreciler, kullanılacak siyanürün içme suyunu zehirleyeceğini öne sürmüştü.
Alamos Gold ise siyanürün altın çıkarma işleminin son aşamasında kullanılacağını, herhangi bir sızıntıya yol açılmaması için tüm önlemlerin alındığını belirtmişti.
Tepkiler sonrası altın şirketinin çalışma ruhsatı yenilenmemişti. Doğa savunucuları çadırlı nöbeti o zamandan bu sürdürüyor. Gelen hep birlikte bu mücadeleyi çadır nöbetini devam edenlerden dinleyelim .
Seçkin Barbaros: Alamos Gold Şirketi’nin ruhsatı yenilenmedi. Şirket Kazdağları’nda tam anlamıyla işgalci pozisyonundadır. Kamu görevlilerinin görevi, şirketi tahliye etmektir. Bölgede yarattığı tahribat için cezalandırması gerekirken bunu talep eden bizlere ceza kesilmesi hukuksuz bir durumdur. Cezalar 400 bin lirayı aşmış durumdadır. Ormana giriş yasağı denerek bize cezalar kesiliyor. Şirket araçları, orman içinde cirit atıyor. Ama hiç bir şey yapıldığı yok.
Ayrıca pandemi sebebiyle ormana girişlerin yasaklanıp AVM’lere girişlerin açık tutulması asıl hedefin bizler olduğunu gösteriyor.
13 Ekim 2019 sonrası iki kez şirket, ruhsatı yenilenmemesine rağmen ağaç kesimlerine devam etti. Nöbet alanında bu durum tespit edildi. Suç duyurusunda bulunuldu. Şuan maden sahasında şirket faaliyetleri durmuş durumdadır. Tahliye işlemi gerçekleşmediği için arka planda ne gibi görüşmeler, kulislerin döndüğünü bilmiyoruz. O yüzden burada şirket faaliyetlerini sahada takip etmeye devam ediyoruz. Nöbet alanına girişler uzun zamandır jandarma tarafından tutuluyor. Nöbete desteğe engel olunmaya çalışılıyor.
TEMA tarafından hazırlanan haritada Kazdağları’nın yüzde 79’u maden şirketlerine ruhsatlandırılmış görünüyor. Bu yapılan, suyunu içip havasını soluduğumuz Kazdağları’na ihanettir. Kazdağları’nda yaşayan ve hiçbir sorumluluğu olmayan boz ayılara, sincaplara, karacalara ve tüm yaban hayat canlılarına ihanettir.
Bu ihanet projelerinden geri adım atılmalıdır. Kazdağları eko sistemi muhafaza altına alınmalıdır.
Bu projeler gerçekleşirse bu coğrafyayı bekleyen bir gelecek olmayacak. Daha fazla hastalık, daha fazla kanser, daha fazla beton, daha fazla siyanür, daha fazla atık, daha fazla insan, daha fazla zehir…
Eğer Kazdağları’nı, ormanlarımızı ve doğamızı muhafaza edebilirsek, projeler iptal edilirse bizi gelecekte bekleyen en doğal haliyle su, hava ve karacalar olacak.
Ferzan Aktaş: 26 Temmuz 2019’da başlayan nöbetimiz ve büyük kamuoyu tepkisiyle Alamos Gold’un 13 Ekim 2019’da işletme ruhsatı yenilenmedi. Fakat 10 aydır ruhsatsız ve hukuka aykırı şekilde hala proje alanını işgal eden , 350 bin ağacı katlederek koca bir eko sistemi tahrip eden Alamos Gold tahliye edilmedi. Biz de bu yüzden nöbetimize bir yılı aşkın süredir tüm zorluklara ve baskılara rağmen devam ediyoruz.
Ormanı korumak asıl görevi olan Orman Bölge Müdürlüğü ve Çanakkale Valiliği, anayasal hakkımız olan yaşam alanlarımızı ve ormanı koruduğumuz için bizlere idari para cezaları kesiyorlar. Çanakkale halkı özellikle bizleri sahipleniyor ve destekliyorlar.
Yaklaşık 10 aydır ruhsatsız ve yasalara aykırı bir şekilde iş makineleri ve tel örgüleri ile Kazdağları’nı işgal eden Alamos Gold, kaldığı yerden devam etmek, ormanlarımızı katletmek, kar hırsı için su kaynaklarımızı siyanürle zehirlemek için fırsat kolluyor.
Diğer yandan millete ettiği küfürle ve Artvin Cerattepe’de yaşattığı yıkımla hatırladığımız Cengiz Holding’de, Halilağa Bakır madeni projesi ile Kazdağları’nın zaten tehdit altındaki eko sistemine yeni bir darbe vurmaya hazırlanıyor.
Cengiz Holding bu projeyle, Muratlar, Hacıdervişler, Hacıbekirler, Osmaniye, Yanıklar, Halilağa köylerinin ortasında, bir bölümü verimli tarım arazisi, bir bölümü ise ormanlık alan olan 603 hektarlık devasa bir alanda bakır madenciliği yapmak istiyor. Toplam ömrü 19 yıl olarak planlanan proje gerçekleşirse, Kazdağları’nın bu bölgesi büyük oranda ormansızlaşacaktır. Bölge halkı kamulaştırmalarla tarlalarını kaybedecek. Su kaynakları ağır kimyasallarla zehirlenecek.
Sonu gelmeyen maden ve enerji projeleri yetmezmiş gibi, neredeyse her gün başka bir orman yangının yaşandığı bölgemizde artık tek bir ağacı bile kaybetmeye tahammülümüz kalmadı. Bu gidişe dur demek için herkesi, doğa savunusunu yaşamının bir parçası yapmaya ve yerli ya da yabancı gözü paradan başka bir şey görmeyen şirketlere karşı bir arada durmaya davet ediyoruz.
Çünkü parça parça yok edilmek istenen Kazdağlarımız, geleceğimizdir.
İnanıyoruz ki birlikte mücadele ettiğimizde Kazdağlarımız kurtulacaktır. Madenler gidecek yaşam devam edecek.
Elif Başaran: Kanadalı firma Alamos Gold ve yerli iştiraki Doğu Biga Madencilik’in Kirazlı Balaban’da yapacakları altın madeni projesine karşı süren nöbetimiz 1 yılını doldurdu. Maden sahasının hemen yanında projeyi durdurabilmek için başlayan nöbeti o günden bugüne sürdürüyoruz. Maden sahasının hemen yanında olduğumuz için usulsüz bir biçimde ağaç kesimini yapmalarını engellemek için alanı gözlüyoruz. Bizim varlığımız hem şirketin herhangi bir çalışma yapmasına engel olması için hem de kamuoyunu gündemde tutması için önemli.
Kazdağları mücadelesini gündemde tutuyoruz. Nöbetin sürdüğünü, bitmediğini gösteriyoruz. Çanakkale merkezde de her cumartesi el ele eylemlerimizi yapıyoruz. Ülkenin her bir yerinde bir talan ve yıkım projesi var. Gündem sürekli olarak değişiyor. Pandemi döneminde bu eylemlerimize ara vermiştik. Normalleşme süreciyle birlikte tüm kurallara uyarak tekrar kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Birçok insanın bir arada kaldığı uzun soluklu bir mücadele sürdürüyoruz. Kolektif bir yaşam biçimini deneyimlemekteyiz. Bu da bizlere farklı bakış açılarından bakmamızı sağlıyor. Pek çok bilgi ve tecrübe kazandırıyor.
Bizi bir araya getiren Kazdağları oldu. Birlikte olmamızın verdiği gücümüz ve Kazdağları mücadelemizin kurtulacağına dair olan inancımızla bir yılı aşkın süredir bir arada kaldık.Mücadeleye başladığımızdan beri hep söylediğimiz bir slogan ‘onlar ormandan gidene kadar biz burayı terk etmiyoruz’ sözü hem bizim için bir motivasyon kaynağıdır. Hem de bir slogandan ibaret olmayan gerçekliği olan bir sözdür . O yüzden Kazdağları kurtuluncaya dek, köklerinden koparılan ağaçlar tekrar yeşerinceye, tüm canlılar evlerinde huzurla yeniden yaşamaya başlayınca dek bu nöbeti sürdüreceğiz. Çiğdem ÇİMEN (balikesir24saat.com)