-Hocaaamm olmuyor buu…
-Olmuyorsa güneşe göster kızım…
Ortaokul matematik dersinde Turhan Yeğin isimli bir öğretmenimiz vardı. Olmuyor dediğimiz her zaman böyle söyler, sonra nasıl olacağını gülerek gösterirdi.
Olmayacak bir şey yoktu.
Ama olmayınca da olmuyordu arkadaş.
Yıllar içinde birçok şey olmadı.
Güneşe göstermenin her şeyi olgunlaştırmadığını anladım.
Olmayacak duaya âmin denilmez sözünü de…
Olmayacak şey yoktu ama nasıl olduracağını bilmemek, doğru yolu görmemek vardı.
Bazen de zamanın gelmesini beklemek gerekiyordu.
Zor olsa da beklemeyi de öğretti yaşananlar. En çok da arkadaşlarla buluşmayı, özgürce yaşamı sürdürmeyi bekledik. Çok güneşler doğdu, battı… Bekledik.
Sabırla koruk helva, dut yaprağı atlas olurmuş. Oldu. Olacak…
Biz iki senedir göremediğimiz arkadaşlarla buluştuk İzmit’te.
Olamıyordu, oldurduk. Sadece iki gece ve iki gün birlikteydik. Fırsat yarattık, gezdik.
İki senedir İzmitliyim. Yıllar içinde de birçok kez gelip gittim. Ne çok gezilecek görülecek yeri varmış.
Özellikle Maşukiye tarafları için bir gün az bile geliyor. Dere içinde balık kulağa çok hoş gelse de mevsim uymadı. Şelale Restoran diye bir yeri önerdiler. Telefon ettik. O civarda gezebilecek yerleri de sorduk. Bize bir rota önerdi. Ormanya ile başladık.
https://gezilmesigerekenyerler.com/ormanya-dogal-yasam-parki-hobbit-evleri-kocaeli
Harika bir yer olmuş. Giriş ücretsiz, hobit evleri, ilgi alanınıza göre yürüyüş parkurları, çeşitli hayvanlar için doğal yaşam alanları ve muhteşem bir orman. İsteyen belli bölgelerde kamp yapıyor. Antilop, geyik, ceylan, deve, at, su hayvanları, kuşlar ne ararsan doğal ortamında. Ben ilk kez beyaz kangurular gördüm. Üstelik ceplerinde taşıdıkları yavruları olan anne kangurular da vardı. Keşke daha bol vaktimiz olsaydı diyerek ayrıldık.
Sapanca gölü kenarında birbirinden güzel mekânlar var. Yemek veya çay için oturabilir veya sahilde yürüyüş yapıp banklarda dinlenerek manzaranın tadını çıkartabilirsiniz. Biz yemek için Şelaleye gitmeyi planladığımızdan sadece çay molası verdik. Önerilen tahinli kabak tatlısını da denemeden geçemedik ve iyi ki yemişiz çok güzeldi.
Camlı terasın cam kısmını daha geniş hayal etmiştim. Cam üzerinde yürümekten korkan yetişkinler yanında yerlerde yuvarlanıp yere yapışan, manzarayı yatarak izleyen küçükleri seyretmek eğlenceli oldu. https://gezilmesigerekenyerler.com/kocaeli-ayri-gezegen-cam-teras
Şelale Restoranı bulmak için epey yukarı çıkılıyormuş. Sanırım şelaleye en yakın mekân oydu. Yol boyu birçok yer var. Biz Onur beyle görüşüp ekibimiz için yer ayarlamasını rica etmiştik. Sezon dışı yer bulmak biraz daha kolay olsa da yazın rezervasyonsuz biraz zor olacak. Muhteşem bir yer.
Bizimle ilgilenen servis elemanları neredeyse annenin çocuğuna baktığı gibi ilgilendi. Kiremitte balıkla az önce havuzdan gelmiş. Mantarlar, salatalar hele de çay tam beklediğimiz gibiydi. Akşam hava kararmaya başlayıp serin olmasına rağmen şelale deresinin sesini, çayın ve ortamın sıcaklığını bırakmak zor geldi. Yolu İzmit’e düşen tüm dostlara tavsiyemdir. Güzel bir ortamda lezzetli bir yemek için Onur beyi arayıp önerilerini dinleyebilirsiniz. https://instagram.com/maşukiyeselalerestaurant?utm_medium=copy_link
Gece evimizde pijama partisi yaptık. Yaşın ne önemi var hepimiz lise gezisinde gibiydik. Zaten yatakhane gibi her yerde yatak vardı. Yaşasın arkadaşlık…
Pazar günü sabahtan Seka Park ve civarı müzeleri planladık. Gayret Gemi Müzesi, Atatürk evi ve civarı düşündük. Müzeler pzt kapalı diye salına salına gittik. Müzeler Pazar günü kapalıymış.
İkinci şoku da Gayret Gemi müzesinde yaşadık:
-Randevunuz var mı? Ne randevusu? Önceden randevu falan alınmıyordu. Kapısında bir kâğıt asılmış. Randevusuz girilmiyor. Ee bizimkiler öğleden sonra ayrılacak. Kapıda rica ediyoruz, erler ne yapsın. Bir telefon numarası var bari konuşup ne yapabiliriz ona bakalım dedik. Sekiz Öğretmen. Kimi çalışıyor kimi emekli. Gelip kapıya dayanmışız. İçeride kimseler yok ziyaretçi adına. Ama az önce içeriye bir araç girdi, komutan ve misafirleriymiş. Biz kapıdan ayrılmıyoruz. Kedinin ciğere baktığı gibi içeri bakıp duruyoruz. İçeriden de bize bakıyorlar. Neyse biz ısrarla telefon çaldırıp epey bir dil döktükten sonra izin verildi. O an kimse olmayışı, gözlerini denizaltı ve gemiye dikmiş kadınlar ve asıl komutanın kendisiyle telefon konuşması yapmış olmamız şansımız oldu. https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/kocaeli/gezilecekyer/tcg-gayret-muzesi—zmit
Kesinlikle gidip çoluğunuza çocuğunuza göstereceğiniz bir gerçeklik. Müze demeye dilim varmıyor. Gidin ve konforlu evlerinizde yan gelip yatarken, sere serpe açık havada dolaşırken o daracık yaşam alanında savaşa katılan askerlerimizi düşünün. Bu vatan her cephede nice zorluklarla kazanıldı. Ne kadar zorluk olduğunu ancak görürseniz, bir an için bile olsa o yaşamın baskısını hissederseniz takdir duygularınız kat kat artacak.
Ne acıdır ki takdir etmek bir yana küçümser bakışlar çoğalıyor. Sivaslı bir er rehberlik yaptı bize. Profesyonel rehber gibiydi. -Sizler bayrağımızı selamladınız, ben sizlere zevkle anlattım dedi. Anladık ki birçok kişi giriş ve çıkışlarda bayrağı selamlama konusunda saygısızlık yapıyormuş.
Hayret bile edemiyorum. Kızıyorum. Bayrak sıradan bir kumaş parçası değildir. Torunum küçük yaşlarda bayrak Atatürk demek diyordu. Belki de Atatürk’ü hatırlattığı için zor geliyordur bazılarına. Ne acıdır ki kendi değerlerimizi değersiz hale getirmek gibi bir hatamız var.
Denizaltıda dolaşırken Dumlupınar denizaltısında yaşananları düşünmeden geçemedik. Ve rehberin sesi –Sigara serbest! İle içimiz bir kez daha hüzün doldu.
Ah bir ataş ver cigaramı yakayım…
Lütfen yolunuzu düşürün de gidin. Sakın randevusuz gitmeyin. Komutanla karşılaşmak şansımızdı. Ve şartlar uydu. Her zaman olmaz. Randevu alın. Gidin ve bayrağımızı selamlarken düşünün ki o bayrak kırmızı rengi nasıl aldı. Bu vatan bizim.
İçimden çok şeyler geçiyor; kızgınlık, öfke, minnet, hayret… Aklım almıyor gördüğüm şükürsüzlükleri… İçim acıyor…
Şimdi dışarı çıkın. Evdeyseniz pencerenizden, balkonunuzdan gökyüzüne bakın. İçinize derin bir nefes çekin. Onlar bunu yapamadı. Kurtuluşları olmadığını biliyorlardı. Son sözleri vardı:
-Vatan sağ olsun!
Hepimizin yapacak bir şeyleri vardı;
Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.
Demiş Orhan Veli Kanık
Hep yapacak bir şeylerimiz vardı, hep olacak.
Olmuyorsa güneşi görmemiş, zamanı gelmemiştir. Biraz sabır biraz çaba. En önemlisi de geçmişini unutma, unutturma. Kimse -Sigara serbest! Dememeli…
Vaktiniz varken içinize bol hava alın, sağlıkla kalın…
Yazarimizla beraber gezdiğimiz halde canım arkadasim duygularımıza tercüman olmuş.Tekrar heyecanlandım okurken.gezi programını zevkle hazırlamış.her program süperdi. İnşallah İzmire gezmeye gidenlerde bu rotayı uygulansa çok memnun olacakları kanaatindeyim.sivasli rehber erimiz Bi profesyonel olarak gemiyi ve denizaltı gezdirdi..görmeden hiç bir şey anlamiyorsunuzaskerlerlmizin denizaltinda yaşadıklarını.Allah askerlerimize güç kuvvet versin.Sehilerimize rahmet.Gazilerimize acil şifalar diliyorum.,sigara serbest en acı söz.Allah bir daha bu kelimeyi söylemeyi nasip etmesin.Ne Mutlu Türk\′üm Diyene.