“Anıt Ağaç” sosyal projesini yangından mal kaçırır gibi kaçırmak yakıştı mı?
Derdiniz nedir, bilmiyorum…
Ayvalık’ın bir adım önüne geçmekse ona izin vermeyiz bunu bilin…
Anıt Ağaç konusunda ortaya koyduğunuz tavır, zamanlamasıyla hem çok manidar hem de ciddi bir projeye engel olma adına alelacele yapılmış tam bir çarıklı erkan tavrına yakışır olmuş ancak Ege kültürüyle pişmiş Ayvalık insanı ve kültürü yönünden baktığımız da da çok yakışıksız olduğunu bilin istiyorum.
“Anıt Ağaç” konusunda konu üzerinde uzun süredir çalışan ve yine ilk gündeme getiren (zeytin konusunda duayen bir isim olan Hüseyin Bozkurt) ve devlet bazında işleme koyduran ve ilgili kurumları harekete geçirerek olayın üniversite ayağını da bu projeyle ilişkilendirerek sürecin sosyal proje kapsamında Valilik-Çevre İl Kültür Müdürlüğü ortak çalışmasıyla son aşamasına getirildiği bir sırada ne öyle yırtık dondan çıkan bir tavır ile biz bu işi yaptık, bitirdik demeye getirilen iş güzarlığınız ile bir çuval inciri b.k etmek oldu mu, yakıştı mı şimdi…
Ayvalık’ta 80’inin üzerinde 1000 yaşından büyük zeytin ağacı var. Üstelik bunlardan üç tanesinin yaşı 1500’ün üzerinde.. Bu ortaya çıkarılmış ve üzerinde çalışılıyor. Ve projenin sonuna gelinmiş. Proje kapsamında kentin turizm sektörüne hizmet edecek şekilde hem bu ağaçlara ulaşma yolları devlet tarafından yapılacaktı, yapılırken zeytinlik arası yollarda bir çeki düzen görecekti…
Neye kızdınız bilmiyorum, önden davranarak değerli bir büyüğümüzün bahçesinde bir ağaca plaket çakmakla bilin istedim, çok yanlış yaptınız…
Ayvalık sevgisinde çıkarlarımız önde olmayacak… Buna özen göstereceğiz…
Mordoğan’lı Basri Saka’nın tavrı hepimize örnek olmalıdır…
Biz ülkesine böyle sevdalı insanlar istiyoruz ve onlara çok saygı duyuyoruz… Önce vatan toprağı ve canlıların yaşama arzusuna saygı duymak…
Okuyalım mı…
“2005 yılında henüz zeytin ağaçlarına yönelik bir koruma yoktu. O ağacın bulunduğu bölgeden de yol geçecekti. Ben inşaat hafriyat işleriyle uğraşıyorum ama köylü çocuğuyum. Ağacın kesilmesine kıyamadım. 6,5 metre eni vardı. Taşımaya karar verdim. İzmir’den 20 tonluk vinç getirdim. Kaldırmayınca bu kez 60 tonluk vinç buldum. O zamanlar buralarda uzun TIR yoktu. İzmir’den TIR getirdim. Ağaç yollara sığmadı. Telleri kopararak getirdim. Bahçeme diktim, tuttu. Kaç yaşında olduğunu öğrenmek için uzmanlar getirdim. 2 bin 150 yaşında olduğunu söylediler.” Saka, ağacın yaşaması için mücadele verirken bir profesör kendisini şikayet etmiş ama mahkeme sürpriz bir karar vermiş: “Mahkeme lehime karar verdi. Sonra anıt ağaç olarak kaydettirdim ve Çeşme Müzesi’ne kaydını yaptırdım. Bu ağaçtan dünyanın başka hiçbir yerinde yok.”
Yanlış yaptın Komili…
Bil istedim…
Anıt Ağaç konusunda ortaya çok büyük emek ortaya koyan Hüseyin Bozkurt dostuma çok teşekkür ediyorum. Zeytinciliğimize yaptığı katkılarından dolayı kendisinden Allah razı olsun demek istiyorum. Zeytin bize Allah’ın en güzel hediyesidir. Cumhuriyet devletimiz, zeytin ağacına Hazreti Muhammedin nuru demiş ve korumaya almış ve yetiştirilmesine özel ilgi göstermiştir. Askerimizin o savaş yıllarında sıtmadan kırıldığı o günler de kinin yok ve askerimiz kırılırken bir doktorumuzun mücadelesiyle askerlerimiz kurtulur. Okuyalım mı: “Halk sıtma için kinin türevi olan sülfata denilen ilacı kullanıyordu. Yeterli oranlarda almış olmalarına karşın hastalık iyileşmiyordu. Bu tozdan bir miktar alıp tahlil ettirdim. İçinde çok az kinin bulunduğunu gördüm. Bu duruma çok acil çözüm bulmak gerekiyordu. İlk aklıma gelen çare, ZEYTİN YAPRAĞI oldu. İzmit’e yazdım. ÇUVALLA ZEYTİN YAPRAĞI GETİRDİM. ZEYTİN YAPRAĞINDAN YAPTIĞIMIZ HASTALARA VERDİK. HASTALAR ZEYTİN YAPRAĞI TEDAVİSİYLE İYİLEŞMEYE BAŞLADILAR.”
Zeytin ağacına nankörlük edeni ve keseni, görevi gereği korumayanı rabbim bildiğini yapsın… Gün gelir hukuk da hesabını sorar…
Sevgi ve saygılarımla…
