Onlarca gündür ekranlarda izliyoruz.
Onlarca gündür basında okuyoruz.
Marmara’nın her noktası(ki Kuzey Ege’den itibaren Ege’ye de yayılma çanları çalıyor) müsilaj (deniz salyası) istilası altında…
Gemlik’ten Erdek’e pek çok noktada deniz salyası istilası var.
Ne bekliyorduk ki gerçekten?..
İnsanoğlu, hele hele bu topraklarda yaşayanlar, ne yazık ki öğrenemedi, doğaya yaptığımız hiçbir şeyin karşılıksız kalmayacağını.
Ne kadar mahvederseniz o da size mahvolmuş bir gelecek hazırlar.
Ne bekliyorduk ki?
Onlarca ve onlarca yıl Marmara’yı çöplük olarak kullanmadık ve hatta kullanmıyoruz hala?
Fabrikalar, işletmeler, belediyeler, vatandaş…
Kiri, çöpü, atığı, lağımı akıtmadık, dökmedik mi?
Devam etmiyor muyuz daha?
Ne bekliyorduk ki?
Sonsuza kadar Marmara’nın pırıl pırıl kalacağını mı?
Geçin Marmara’yı, hangi deniz dayanırdı ki o kirliliğe, kirletmeye?
Yıllar ve yıllarca seyirci olarak bakarsanız; çöplük olarak görürseniz denizi…
Açıkçası sonunda deniz bize müsilaj olarak döner.
Kıyılarınız biter.
Balıkçılık biter.
Biyoçeşitlilik biter.
Deniz salyası deniyor ya.
Aslında bir güzel denizin kusmasıdır.
Kiri size geri verir.
“Eseriniz” der.
Doğa; insanın davranışı neyse ona göre hareket eder.
Kötülük yaparsan gün gelir faturayı çıkarır koyar önünüze.
Bilim insanları müsilaja ana sebep olarak denizlerdeki ısınmayı ve kirliliği gösteriyorlar.
Ancak tüm bu olup biten karşısında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı n’apıyor?
Nasıl bir önlem alıyorlar; soruna ilişkin kalıcı ve güvenilir bir çözüm yolu için ne planlanıyor; bir şey duydunuz mu bugüne kadar?
Adında “Çevre ve Şehir” gibi iki zıt kavramı barındıran bakanlığın zaten çevre ve şehirciliği nasıl birbiriyle bağdaştırabildiği bize özgü bir muamma da…
Doğal olarak bekliyor insan en azından bakanlığın isminde “Çevre” olduğuna göre, hop oturup hop zıplaması, çevre için bağırıp çağırması, ciddi ciddi, sert sert “çevreci” olması lazım gelmez mi?..
Bakanlık bazında baktığınızda çevreyi ne kadar koruyor bakanlık allasen?
Yoksa her alınan karar çevrenin aleyhine mi?..
Salda’yı hatırlayın..
Cennetten bir harikayı; inşaat alanına çevirmedi mi bakanlık?
Haliyle…
Çevre Bakanlığı’nın sessizliği ilginç.
Bilim insanları diyor ki: “Kapsamlı bir çalışma halen yok. Marmara Denizi açık fosseptik çukuruna dönmüş durumda. Sorun, 32 yıldır uygulanan atık suların denize deşarjından kaynaklanıyor. Çözüm, bilim ve doğa ile inatlaşmadan akılcı davranmak.”
Deniz salyasının özet sebebi ise şu aslında:
“Koca deniz kirlenir mi yav, sal gitsin, ben mi düşüneceğim” kafası.
Gelmez sanırsın geleceği.
Gelir ama.
Kusar sonra deniz.
Kara kara düşünüyorsun ya şimdi; Marmara’nın üstü salya; sen salya sümük ağlasan ne fayda!