OKUYALIM AMA NASIL OKUYALIM?

Okuma, en basit tabiri ile gözün gördüğünü beynin anlamlı hale getirmesidir. Bu tanımda okuma genel bir anlam ifade etmektedir. Örneğin tablo okumak, grafik okumak, insan ilişkilerini okumak, doğayı okumak gibi birçok örnek verilebilir.

Okumak beynin yaptığı en anlamlı işlerdendir.

Okumayı hayatımızda çoğu zaman birçok harfin yan yana geldiğinde anlama bürünmesi, ya da beynimiz tarafından anlamlandırılması olarak kullanırız.

Eğitim öğretim süreci tamamen okumanın doğru olarak gerçekleştirilmesi ile olabilecek bir durumdur.

Okuduğunu anlayan, anladığını sorgulayan ve yeni anlamlara ışık tutan bir okuma en doğru okuma şeklidir.

Bir öğretmen ve eğitimci olarak, çocuklarımızda gördüğüm en önemli sıkıntılardan biri aslında tam olarak bu…

OKUMAK…..

Belki de okumak gerektiğine o kadar odaklanıyoruz, bu odak bizi asıl amaçtan saptırıyor.

Eğitim hayatımızda ki başarıyı aslında iyi bir okur olmaya borçluyuz. Başarının birçok çeşidi bulunmaktadır fakat ülkemizde eğitim öğretim hayatındaki başarının esası sınavlarda başarılı olmak olduğu konusunda hem fikirizdir. İstesek de istemesek de çocuklarımıza başarılı diyebilmemiz için girdiği sınavlarda ilklerde olmak zorundalar…

İyi not…

İyi okul…

İyi meslek….

İyi maaş…

İyi bir gelecek…

Peki nasıl bir okuma daha yararlı olacaktır?

* “Okuma” esnasında her şeyden önemlisi konforlu alanda değil masada olmalıyız. Konfor dikkatimizi ve odağımızı okumaktan başka bir yöne kaydıracaktır.

* Masada olmak dikkatimizin toplanmasına ve okuduğumuz materyale daha iyi odaklanmamızı sağlayacaktır. Aynı zamanda okuduğumuz materyalin bütününü görebilmemizi ve daha etkin bir okuma yapmamızı sağlayacaktır.

* Okumanın en temel yapılarından biri bütünü ya da birkaç kelimeyi aynı anda görüp resim olarak hafızaya atıp, gerektiğinde anlamlandırmaktır. Özellikle paragraf sorularında çok gerekli olan bir yöntemdir.

* Okuma yaparken okuduğumuz materyali herhangi bir kalem ya da araç ile takip etmek odaklanmamızı artıracaktır.

* Beyin hareketi sever ve takip eder, eğer biz sadece göz ile okumaya yapmaya çalışırsak, okuma esnasında takip ile hareketi işin içine koymaz isek beyin hareketli alanlara doğru kayacaktır. Bundan dolayı okumaya yeni başlayan çocukların parmak ile yazıyı takiplerinde herhangi bir sorun yoktur.

* Okuma öncesi mutlaka göz kaslarımızı çalıştıralım nasıl spora başlamadan ısınma hareketleri yapıyor isek unutmayalım ki beyin de bir kas ve onunda işine başlamadan önce ön ısınma yapması gerekir.

* Her okuma öncesi mutlaka hedef belirleyiniz. Ne kadar sürede ne kadar okuma yapmak istediğinizi belirlemek okumaya daha fazla odaklanmanızı sağlayıp kararlılığınızı artıracaktır.

* İç seslendirmeyi azaltmak ya da tamamen ortadan kaldırmak. Göz ile okumak aslında iç seslendirme yapmadan okumak anlamına gelmektedir. İç seslendirme yapmaz isek daha hızlı okuruz.

Bunlar sadece okumaya giriş için yapılabilecek çalışmalardan bazılarıdır. Son yıllarda çocuklarımız ile çalışırken hece, kelime atlamaları sık yaşanan sorunlar arasında yer almaktadır. Bu durumun temel nedeni ise okuma hızının beynin çalışma hızının altında kalmasıdır. Bundan dolayı da okuma eğitimi oldukça önem taşımaktadır.

Okuma eyleminin en önemli kısmı ise anlamlandırmadır. Okuduğumuzdan bir anlam çıkartıp, yeni ufuklara ulaşılabiliyor ise evet işte bu iyi bir okuma demektir.

Sınav sürecinde çocuklarımızın en önemli ihtiyacı hızlı okuyup anlayabilmek, anladığını hafızasında tutmaktır.

Okulların akıbetinin belirsiz olduğu bu süreçte çocuklarımız için yapabileceğimiz en önemli çalışma onlara okumanın inceliklerini öğretebilmektir.

Biliyoruz ki Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ömrü boyunca okuduğu kitap sayısı 3 bin 997’dir. Öyle bir hayata, bu kadar okuma sığdırabilmek başardığı işlerin büyüklüğü bir parça anlamlandırmayı kolaylaştırıyor…

Çocuklarımızın okumayı bir eylem olarak gerçekleştirmeleri, okuduklarını anlamlandırmaları, okumanın nasıllarını çözmeleri eğitim öğretim hayatlarının en büyük ve en önemli desteği olacağını aklımızdan çıkarmamak dileğiyle…

Döndü Polat