“Yetişen zekaları kitaplarla beslemeyen uluslar, yıkılmaya mahkumdurlar.”
Ovidius
Okuma eğitimleri yaptığımız da bireyin yaşı kaç olur ise olsun, okumasını gerçekten dinlemek ve ölçmek gerekmektedir.
İlk aşamayı özellikle sesli okumayı ölçmek istediğimizde;
“Öğretmenim sessiz çok daha iyi okuyorum ve iyi anlıyorum.” Diyen çok öğrencim oldu. Fakat söz beynin çıktısıdır. Gözün gördüğünü, zihin okur söz ise söyler.
Burada özellikle belirtmek isterim ki sadece görerek zihinsel okuma yapabiliriz. Aslında istenen de budur çoğu zaman ama bunun için göz ve zihin egzersizleri ile göz ve zihin koordinasyonumuzu artırmamız gerekir.
Unutmayalım ki zihin de bir kas ve her kas ancak egzersiz yaparak en iyi performansı gösterir.
İlk aşama da harf hece yutmaları yanlış okumaları kaldırıp tamamen akıcı bir okuma sağlamalıyız. Bu durum ilgili bireyin ya da öğrencinin çalışmasına gösterdiği disipline göre farklı zaman aralıklarında tamamlanabilir.
Akıcı okuma becerisi olmayan bir öğrenci anlama ve yorumlama safhasına geçemeyeceği gibi, test çözme becerisini de yeterince ya da istenilen performansta sergilemeyecektir.
Okumak aslında sadece harflerin birbirleriyle uyumlarından ya da ilişkilerinden çıkartılan ses değildir. Bu durum ancak okuma eyleminin başlangıç noktası olabilir. Bu aşamayı ne kadar hızlı geçersek okuma eylemi zihnimize o kadar iyi yerleşecektir.
Bu aşamada amacımız sadece ve sadece uyumu yakalayıp akıcı bir şekilde ilerlemek olmalıdır.
Okumanın ikinci aşaması ise anlamadır. Bazen ilk bölüme o kadar çok takılırız ki, anlama bölümüne bir türlü geçemeyiz, ya da ilk bölümü mükemmel yapmaya çalışırken anlam kayıp gider zihnimizden…
Anlam, anlamlandırmak zihnimiz ile görmek de diyebiliriz.
Unutmayalım ki Goethe’nin dediği gibi; “Anlayamadığımız şeyler, bizim olamaz.”
Anlam oluşturmak okuduğumuz kelimeler arasındaki ilişkiyi yakalamak anlamına gelmektedir. Okuduğumuz kelimelerin birbiri ile ilişkilendirerek bütünlük sağlamaktır.
Okuma eyleminde en zorlandığımız kısım anlamadır. Çünkü küçük zihinlere okurken takılmamaları, kekelememeleri, akıcı olmaları, parmakları ile takibi bırakmaları konusunda o kadar çok uyarıda bulunuruz ki, maalesef asıl amacı kaçırırız.
Bir zihnin okuduğunu anlamlandırması için öncelikle okuduğu kelimelerin anlamlarını bilmesi gerekmektedir. Kelime anlamları ilk anlamlandırma çalışmalarında oldukça önemlidir. Sonraki süreçte ise kelime anlamı okuduğumuz cümlenin içinde kendiliğinden çıkmaya ya da zihnimizde oluşmaya başlayacaktır.
Hatta bu süreçte, okuma eğitimi verdiğimiz birçok bireye bilmediği kelimeler için sözlüğe bakmamalarını anlam için yorumda bulunmalarını isteriz.
Böyle bir çalışma okuyanın anlama yeteneğini ve okuma hızını da geliştirecektir. Tabii ki aynı zamanda zihinsel egzersiz olarak beynimizin yeni bağlantılar kurup gelişmesini sağlayacaktır.
Okuma eyleminin zihnimizi geliştirme özelliği zaten buradan kaynaklanmaktadır. Okurken anlamaya çalışıp bağlantı kurduğumuz her bilgi beynimizde sinaps bağlantılarının kurulmasını ve bu bağların artmasını sağlar. Bu durum da zihin kullanım kapasitesinin artmasını, hafızanın güçlenmesini, öğrenmenin kalıcı olmasını sağlar.
Okumanın üçüncü aşaması ise yorumlamadır. Üçüncü aşamaya geçebilmemiz için ilk iki aşamayı tam olarak yapıyor olabilmemiz gerekiyor.
Şu ana kadar saha da yaptığımız uygulamalar ilk aşamayı geçemeyen yani hala takılarak, harf ya da hece yutarak okuyan bireylerin ikinci ve üçüncü aşamalara geçmeleri mümkün olmadığını göstermiştir.
Okumanın üçüncü aşaması, bireyin okuyup anladığı bilgiyi yakın ve uzak çıkarımlarını yapabilmesidir.
Mesela;
* Okuduğum metin ile ilgili anladıklarımı düşündüğümde verebileceğim ilk örnek nedir ya da nelerdir? (Bu soru anladığımızı örneklendirebileceğimiz ve yakın çıkarımda bulunabileceğimiz bir sorudur.)
* Anladığım bilgi ve verdiğim örneği ilişkilendirebileceğim örnekler ve durumlar nelerdir? (bireyin biraz daha benzerleri ile ilişkilendirmesine ve zihinsel olarak biraz daha zorlu bir işlemdir.)
* Okuyup anladığım metni diğer metinlerden, olaylardan ve durumlardan bir yönüyle ayıran özellikleri nelerdir?
* Okuyup anladığım bilgi, hangi öğrenmenin temelini oluşturabilir?
* Okuyup anladığım bilgi bir araştırmanın sonucu olabilir mi? Evet ise nasıl bir araştırma olurdu?
* Okuyup anladığım bilgileri kullanarak hangi yeni bilgilere ulaşabilirim?
Yorumlama ile ilgili kısmı Bloom taksonomisi aşamalarına göre düşük zihinsel düzeyden yüksek zihinsel düzeye doğru sıralamak yararlı olacaktır. Bloom taksonomisinin aşamalarına bakacak olursak;
* Bilgi seviyesi
* Kavrama (Anlama) seviyesi
* Uygulama seviyesi
* Analiz seviyesi
* Sentez seviyesi
* Değerlendirme
Özellikle okumayı yorumlama kısmında son üç basamak çok değerlidir.
Eğitim üzerine çok kişi yazar, çizer, senaryo oluşturur bitmeyen sorunlar üzerine…
Aslında sadece ülkemizde değil Dünya’da da bitmeyen eğitim sorunları mevcuttur…
Aslını sorarsanız elimizdeki en önemli materyal okuma okumayı bilmeyen, okuduğunu anlamayan ve yorumlayamayan zihinleri eğitmek zordur.
Buraya kadar sahada ki uygulama ve deneyimlerimizden yola çıkarak sizlere aktardığımız aşamaları gerçekleştirebilen insan artık bir okurdur. Bizlerin böyle bir bireye “oku” dememize gerek kalmayacaktır. Çünkü kişi kitapların o derin dünyasında farklı boyut ve zamanları ziyaret etmeyi öğrenecektir. Yani zihin zincirlerini kırıp özgürleşecektir. Unutmayalım ki zihnimizin bir kapasitesi yok doldu diyemeyiz ve zihnimizi ne kadar kullanırsak o kadar gelişecektir.
Kurnaz insan okumayı küçümser,
Basit insan ona hayran olur,
Akıllı insan ise ondan yararlanır.
Francis BACON
Okuduklarınızdan bol bol yararlanmanız dileğiyle…
Okurken müzik önerisi: https://youtu.be/Ef1oHQcKQak
Teşekkürler Döndü hocam
Ben teşekkür ederim Şener hocam