“Ah şu mektepler olmasa, maarifi ne güzel idare ederdim” diyen ve gençlerin inançlarını öne sürerek Darülfünun’un (şimdiki İstanbul Üniversitesi) kapatılmasını, hatta daha da ileri giderek, fizik, kimya, biyoloji derslerini faydasız bularak eğitim programlarından çıkarılmasını isteyen Maarif Nazırı Haşim Paşa’yı (1852-1920) tam da şimdi hatırlamamak mümkün mü?
Ve 9.Eylül.2024 tarihi itibariyle okullarımız açıldı.
OKULLARIMIZ BUNA HAZIR MI?
Okul hammaddesi insan olan koskoca bir fabrikadır ve geleceğe yapılan en büyük yatırımdır.
İyi bir okul deyince, akla kadrosu oturmuş, sık sık öğretmen değiştirmeyen, çağın teknolojilerini iyi takip eden, öğrenci değerlendirmelerini objektif yapabilen, misyon ve vizyon sahibi, bunu uygulayabilen idealinizdeki üniversiteyi uyguladıkları sistemlerle size kazandıran okuldur.
Bu liste uzatılabilir ama şu andan itibaren iyi okul denildiğinde ilk aklıma gelen şey, bunların yanında sürdürülebilir hijyenik koşulları sağlayabilen bir okuldur. Çocuklarımız sağlık açısından kendilerini güvende hissetme lidirler.
Yanıtlanması gereken sorular şunlar olmalıdır: Yeterli dezenfektan malzememiz var mı?
Yeterli temizlik elemanı var mı? Okulda derin temizlik, bakım, ilaçlama, çalışanların sağlık kontrolleri düzenli yapılmış mı?
Özellikle kalabalık alanlarda mikroplar genellikle ellerimizle bulaştığı için el hijyeni konusunda dikkatli olunuyor mu?
Tasarruf tedbirleri nedeniyle çıkartılan temizlik görevlileri tekrar işe alınmalı, sayısı arttırılmalı, her teneffüsten sonra tuvaletler, çocukların ellediği her yer dezenfekte edilmelidir.
Tasarruf tedbiri uygulamak şöyle dursun, okulların mevcut ödenekleri arttırılıp, okullar maddi açıdan rahatlatılmalıdır Öğretmenler, okul yönetimi, sürekli velilerle iletişimde olmalıdır.
Yaşam hakkı öncelikli insan hakkıdır ve Devlet bunu sağlamalıdır. Sonuç olarak; şu anda yaşadığımız koşullar, hijyen kurallarını ödünsüz uygulanmasını zorunlu kılıyor. Ancak ödünsüz uygularsak çocuklarımızın güvenliğini sağlayabiliriz.
Okullarda hijyenden tasarruf yapılacak en son şeydir.
Tasarruf yapacak onca şey varken yaparsanız ne olur?
Bulaşıcı hastalıkların artması, öğrenciler arasında devamsızlık ve eğitim kaybına neden olur, bu da genel öğrenme kalitesini düşürebilir.
Sağlık sorunları öğrencileri, öğretmenleri ve aileleri psikolojik olarak etkileyebilir ve buda öğrenme motivasyonunu olumsuz etkileyebilir.
Riskleri konuşarak, derdim karamsarlık üretmek değil, çocuklarımız için riskleri en aza indirgemektir. Şunun altını bir kez daha çizmek isterim. , okul, aile, Milli Eğitim Bakanlığı, her birimin üzerine düşen sorumlulukları vardır, Sorumluluklar yerine getirildiğinde başarı sağlanacaktır.
Lütfen tasarruf tedbiri uygulanacak yerler okullar değildir
Çocuklarımızın geleceği ile oynamayın
SERPİL GÜLEÇYÜZ
EĞİTİMCİ