Heceleri düzgün bölmek nafile; yanlışlar ve ayıplar evi olmuş Balıkesir Öğretmenevi; her gün anlatıla anlatıla bitirilemiyor.
“Eskiden” diye başlayalım pek sevmesek de…
Eskiden lise yokuşunda bulunan “o Öğretmenevi” vardı ya; kültür ve sosyal hayat için Balıkesir’in önemli noktalarından biriydi bir zamanlar…
Babamızın da öğretmen olmasından dolayı sık sık gittiğimiz, gazete – kitap okuduğumuz, satranç oynadığımız dolup taşan bir sosyal mekandı.
Bugün; “emekli” olan öğretmenlerimizden yüzüne sorsak, “Öğretmenevi’ne gidiyor musunuz?” diye;
90’ı “gitmiyorum, tadı tuzu yok” diyor.
Neden tadı tuzu yok?..
Nasıl tadı tuzu gitti?
Valilik başta olmak üzere Milli Eğitim Müdürlüğü’nün bunu biraz olsun kendisine “dert etmesi” gerekmez mi?..
Duymuş olanlarınız vardır muhakkak; duymamış olanlarınız da…
Yeni Öğretmenevi Binası yapılsa da öğretmenler daha çok yine eski binayı, lise yokuşundakini tercih ediyorlar…
Gidenler anlatıyor, biz dinliyoruz…
Onlar üzülüyor, biz –artık- şaşırmıyoruz…
Bir süre önce Öğretmenevi’nde bazı gazetelerin alınmaması kararı verilmiş.
Gerekçe sıradan ve basit: “Tasarruf!”
E hiç almayın o zaman, birer tablet koyun her masaya, maliyet daha ucuza gelir zaman içinde!!!
Oysa fiziki gazete başkadır.
Gazetelerde tasarruf yapılacaksa ve seçim yapılacaksa, bu konudaki karar, oranın ziyaretçilerine bırakılmalıdır, idareye değil.
Doğrusu budur.
Talep neyse o gazeteyi alırsın ille “tasarruf”u bahane edeceksen.
Lakin başka tasarruf kalemi kalmadı mı demek de mümkün elbet.
Alınmamasına karar verilen gazeteler “Cumhuriyet ve Sözcü” gibi gazeteler imiş.
Öğretmenevi müdürünün, tepki gösteren emekli bir öğretmeni odasından kovduğu ve “ben okumanızı yasaklamadım ki, kendi paranızla alıp okuyabilirsiniz” dediği ifade ediliyor.
Lütfetmiş kendileri…
Okumayı veya herkesin kendi alacağı gazeteyle binaya girmeyi de yasaklayabilirdi!
Yasaklayabilir miydi?!..
Oysa dediğimiz gibi, Öğretmenevi, eskiden kültür yuvasıydı, herkes dilediğini okur, gazete alımında tasarruf gibi gerekçelerle ayrım yapmaya tenezzül edilmezdi.
Anlaşılan o ki THY’ye özenmiş Öğretmenevi.
Okunması gereken gazeteleri kendisi belirlemiş.
Akit ve Türkiye gibi gazeteler serbest; farklı renklere ışık yok, öyle mi?..
Aklımıza tam da bu noktada; eski adı Polis Meslek Yüksek Okulu olan okullarımız geldi de orada üç yıl ders verdiğimiz dönemde de gazeteler gelirdi öğretim görevlileri için…
Bol miktarda “Zaman” da bırakılırdı.
İsteyen istediğini okurdu ama “Zaman”ın daha sonra başa neler açtığı anlaşıldığında çok geç olmuştu değil mi?..
Balıkesir Öğretmenevi Müdürlüğü, “tasarruf” gerekçesine sığınmasın, “yukarıdan böyle talimat geldi” gibi gerekçelerle mazeret de üretmesin.
Öğretmenevi dediğimiz kurum için bunların hiçbiri geçerli kabul edilemez çünkü.
Daha bunun yankıları geçmemişken, geçtiğimiz günlerde değerli eğitimcilerimiz sosyal medya üzerinden bir başka ayıbı gün yüzüne çıkardılar:
Atatürk portresi ve sözünün bulunduğu duvarda artık boza satışının başladığına dair ilan ile çay çeşitleri ve fiyat listesi asılmış.
Batmış demek ki orada da Atatürk!
Şimdi eleştiriler tufan olunca denecektir muhtemel: Yenisini asacaktık da ondan indirdik…
“Yenisini asacaksan o zaman indirsene eskisini” deseniz buna verilecek cevap da yok oysa!
2019’u yaşarken zamanın 100 yıl gerisine düşmek; yeni bina yaparken köhnemiş bakışla kendi düşüncesi doğrultusunda kurumları şekillendirmek, kafaları yenileyememek…
Öğretmenevi, “ayıplar” manzumesine dönmüş…
Kelimeyi nasıl bölerseniz bölün; düzgün hecelenecek hali kalmamış!